0.3

1K 110 20
                                    

Merhabalar. Yeni bölüme hoş geldiniz. Yanlışlarım varsa özür dilerim. Elimden geldiğince güzel yazmaya çalışıyorum. İyi okumalar...

                                 

Yaşadığım süre boyunca ne zaman mutlu olsam başıma kötü birşey gelirdi. Ailemle çok mutluydum, ailemi kaybetmiştim. Erkek arkadaşımla mutluydum, onu da kaybetmiştim. Şuanda da mutluydum ve bu mutluluğun elimden gitmesinden korkuyordum. Kötü olduğum zamanlarda da işime sarılmıştım. Ben mutlu olmuyorsam en azından başkasının mutluluğu için çalışırdım. İşimi bu yüzden seviyordum. Düzenlemesini yaptığım evi insanlara gösterince yüzlerindeki mutluluk beni de mutlu ediyordu. En azından başkaları mutluydu.

Çalan telefonun sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. Telefonu elime alıp arayana baktım. Taehyung'tu. "Efendim Taehyung." Karşı taraftan bir hışırtı sesi duyuldu. Büyük ihtimal hala yataktaydı. "Oy oy oy benim güzeller güzelim, günaydın. Sen ve karnındaki o minik nasılsınız? Dayısı kurban ona. İyisiniz değil mi?" Söyledikleriyle güldüm. Beni güldürmeyi iyi bilirdi. "Çok iyiyiz dayısı. Sen nasılsın?"

"Sağlığınıza duacıyım. Ama çok özledim be kızım seni. Burnumda tüttün resmen. Ay bu ne kadar saçma bir cümle. Neyse. İş çıkışında sizi alayım mı? Gerçekten çok özledim." Bende çok özlemiştim. Son zamanlarda görüşemiyorduk. Biraz vakit geçirsek fena olmazdı. "Bende çok özledim Taehyung. Tamam gel çıkışta al beni. Biraz vakit geçirelim." Telefondan kıkırtı sesleri gelmeye başladı. Taehyung  'özledim'  kelimesini çok severdi. Sanırsam mutlu olmuştu. "Oh be bir an hayır diyeceksin sanmıştım. Kendine ve miniğe çok iyi bak. Çok yorulma. Çıkışta görüşürüz."

Taehyung için her zaman umursamaz, sadece eğlence amaçlı bir çocuk derlerdi. Ama hayır. Konu sevdiklerine gelince Taehyung'un içinden bambaşka biri çıkıyordu. Sanırım en sevdiğim özellikleri arasındaydı.

Aynada kendime son kez baktım ve çantamı alıp aşağıya indim. Ablamla vedalaşıp evden çıktım ve önceden çağırdığım taksiye bindim. Bir süre sonra şirkete geldiğimde ücreti ödeyip taksiden indim. Temkinli adımlarla asansöre binip odama çıktım. Jisung odada yoktu. Sanırsam işi vardı. Çantamı asıp koltuğa oturdum ve bilgisayarı açtım. Bazı mailler vardı onlara cevap vermem gerekiyordu.

Birkaç mailden sonra kroki çizimimi elime aldım. Henüz bitmemişti. Ama aklımda bir fikir vardı. Kısa sürede bitirirdim. Krokide bazı yerleri daha anlaşılır çizdim. Çünkü birazdan Bay Jeon'a gösterecektim. Benim çizimimden sadece ben anlardım. Diğer insanlara göre biraz daha karmaşık çiziyordum. Böyle çizmeyi üniversite hocamdan öğrenmiştim. Ayağa kalkıp çizimimi elime aldım ve Bay Jungkook'un odasına ilerledim.

Normal adımlarla Bay Jungkook'un odasının önüne geldim ve kapıyı çaldım. 'Gel' sesini duyduğumda kapıyı yavaşça açıp içeri girdim. "Bay Jeon müsait misiniz? Çizdiğim krokiye bakacaktık." Bay Jeon önündeki sandalyeyi işaret edip konuştu. "Evet Rosé müsaitim gel otur. Bakalım neler çizmişsin." İşaret ettiği yere oturdum ve elimdeki büyük dosyayı ona uzattım. Elimden aldı sonra açıp içine baktı. "Rosé birşey sormak istiyorum. Bu tarz çizmeyi nereden öğrendin?"

"Üniversite hocam Bay Choi'den." diye yanıtladım Bay Jeon'un sorusunu. "Demek sende ondan eğitim aldın. Sanırım benim anlamayacağımı düşünüp biraz değişiklik yapmışsın. Ama bu tarz çizimi nerede görsem tanırım." İkimizinde aynı hocadan eğitim almasına şaşırmıştım doğrusu. Yurtdışında okuduğunu düşünmüştüm. "Evet, genelde insanlar çizimimi gördüklerinde daha açıklayıcı çizmemi isterler. Bu sebeple bende anlamayacağınızı düşünüp biraz değiştirdim. Ama aynı hocadan eğitim aldığımızı bilmiyordum."

A New Future Together • rosékook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin