Part 3: Görev

240 17 6
                                    


İyice akşam oluyordu. Güneşin son ışıkları ile görmüştün resmi de. Yaketseku'nın okul fotoğrafında sen nasıl yer alabiliyordun? Eğer onunla aynı sınıfa gittiysen onu tanımaman mümkün olamazdı. Fakat nasıl? Tüm bunlar nasıl olabiliyordu? Kapının açılma sesiyle birlikte albümü yatağın yanına fırlatman bir oldu. Hisoka içeri girmişti. 'Selam arkadaşım. Napıyorsun?' 'Hiç- sadece, düşünüyorum.' 'Neyi düşünüyorsun acaba?' 'Çok fazla şey.' 'Oh, peki arkadaşım kendini çok yorma. Pek konuşmadık, sormak istediğin bir şey var mı?' Durdun ve ardından 'Söylesene, bunlar kimin eşyaları?' 'Ah! Artık senin.' 'Önceden kimindi?' 'Ne önemi var ~' 'Bu eşyaların sahibine ne oldu?' 'Ne de çok soru soran bi kuklam varmış. Bence bazı şeyleri bilmemesi daha iyi olur.' 'Ben neden buradayım? Neden söylemiyorsun hiçbir şey? Neden önceden de söylemedin ki?' İç çekti 'Beklemem gerekiyordu.' 'Neyi?' Gözlerine bakarak ciddiyetle 'Birinin gelip gelmeyeceğini.' 'Kimler?' Oturduğu yerden yaklaşarak 'Artık sesini kesecek misin yoksa bir çözüm mü bulmam gerekiyor?' dedi ciddi bir ifadeyle. Daha önce hiç böyle bir ifade takınmamıştı ve bu yüzden şu anki ifadesi seni korkutmaya yetti. Biraz daha geri çekildi. 

Başını geriye yasladı, gülümsedi ve konuşmaya başladı 'Neyse, yeterince bekledim. Artık görevinin ne olduğuna geçebiliriz.' Ellerini ensesinde birleştirip gerinerek 'Birini öldüreceğiz.' Dedi, donakalmıştın. 'B- birini mi...' Sana doğru yaklaşarak 'Ahh bu kadar ani söylememeli miydim yoksa?' dedi dalga geçercesine. 'Ben kimseyi öldürmem.' Ayağa kalkıp, ellerini biraz yukarı kaldırarak 'BEN KİMSEYİ ÖLDÜRMEM. BEN BİR KATİL DEĞİLİM. OLMAYACAĞIM DA. ŞU AN NAPIYORSUN BİLMİYORUM AMA BEN YOKUM!' yavaşça ayağa kalktı. Senden çok uzun olduğundan dolayı rahatça elini bileğinden tutup indirerek fısıldadı 'Sen demedim biz dedim. Bak, bir daha bana karşı gelmeni istemiyorum. Anlaştık mı?' 'Karşı gelinmeyecek şeyler söylemiyorsun ki' 'Yoksa olacaklar benim sorumluluğumda değil.' Onu sinirlendirdiğini hissettin. Bunu hiç istemezdin. Yatağa oturdun yeniden.

 Ayağa kalktı ve gülümseyerek 'Ahahaha! Teşekkürler arkadaşım! İkimiz için de böylesi daha iyi, emin ol.' Dedi. Odada dolanarak anlatmaya devam ediyordu. 'Bir otelin hizmetli katında uyanacaksın, İngiltere'de. Hizmetçi olarak işe alındın. Tebrik ederim arkadaşım! Bir şekilde Sir. William'ın işini bitireceğiz. Ama bedeni bana lazım. Nasıl öleceğini sen bulursun. Ama dediğim gibi, bedenine hiçbir şey olmasın, yoksa onun bedeni yerine başka birininkini kullanmak zoruna kalırım.' Dedi. Seni fazlasıyla korkutmuştu bu cümle, 'başka bir beden' sen olabilirdin. Birini öldürmek hala istemediğin bir şey olsa bu normal bir durum değildi. Kaçırılmış ve bunu yapmaya zorlanmıştın. Bu durumları göz önünde bulundurarak bunu yapacağını kendine kabul ettirdin. 'Sana ne zaman yapman gerektiğini, bedeni nereye getirmen gerektiğini söyleyeceğim. Ama gerisine karışmam' deyip gülümsedi. 'Eğer yakalanırsan bu senin için kötü olur ama, istediğim zaman istediğim yerde bedeni göremezsem daha kötü olur.' Sana doğru gelerek 'Anlaştık mı arkadaşım?' dedi. Kabul etmek zorundaydın, 'Anlaştık.' Kapıyı kapatarak çıktı. Artık yapman gereken bir görev vardı. İnsanlık dışı, ama gerçek. Tüm gece bunu kendine kabul ettirmeye çalıştın.

Hisoka ve Sen 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin