Defterde okuyacak başka bir şey kalmamıştı. Ortada durması hiç iyi olmaz diye düşünüp yerine kaldırdın. Kesinlikle yazarım demişti, günlüğe yazmaması için çok büyük bir şey olması gerekirdi. Tüm bunlar tek bir şeye işaret ediyordu, o, Yaketsuku öldürül- 'Selam arkadaşıım! Yemişsin yemeğini.' Sana doğru bakarak 'Ahh ne oldu?' diye sordu. 'Moralin neden bozuk?' Moralini bozan şeyin Yaketseku olacağını düşünüyordu Hisoka. Çekmecenin yanına doğru geldi, deliği gördü, yanılmadığını anlayıp gülümsedi. 'Yoksa fareler mi rahatsız etti seni? Ah,fareler... işleri olmayan her yere giriyolar. Ne kadar sinir bozucu değil mi? Aslında üstlerine bastığın anda işleri biter ama-' 'Ona ne oldu?' dedin. 'Ha? Kime?' 'Yaketseku Itada. Ona ne oldu?' bir kahkaha attı. 'Sen de mi bir 'kahraman'sın acaba? Ahh çok sinir bozucu. Asla arkadaşımın bir 'kahraman' olmasını istemem.' 'Kahraman falan değilim, sadece, ona ne yaptın?' içinden düşünüyordun. 'Sorularımla onu sıktığım çok belliydi. Ama onu sinirlendirmiş olmak umurumda değildi. Tek öğrenmek istediğim Yaketseku'ya neler olduğu. Çünkü her an sonumuz aynı olabilirdi. Zaten sorularımın hiçbirine cevap vermiyor, aklımda kapkara boşluklar kalmasına sebep oluyordu. Meraklı bakışlarla gözlerimi gözlerine dikmiş bekliyordum. O ise yüzünde her zamanki ifadesiyle gülümseyerek bakışlarıma karşılık veriyordu. Sessizliğin ardından birden gülerek cümleye başlayınca ufaktan sıçradım. "Aah~ Sanırım artık açık konuşmanın zamanı geldi,". Aniden yüzüme ciddiyetle yaklaştı, uzun parmaklarıyla alnıma düşen saçlarımı kulağımın arkasına aldıktan sonra "Her işe burnunu sokma, fare." diyerek fısıldadı kulağıma ciddi bir ifadeyle. Hayatımın en uzun, en korkunç ve en gergin 4 saniyesiydi. Cümlesini bitirdikten sonra geri çekilmesini beklerdim, ancak bir süre daha kaldı olduğu yerde sessizlik eşliğinde. "Na-a-a-aa~, arkadaşım sakin olmalısın." Göz kontağı kurduktan sonra devam etti, "Kalbin... çok hızlı atıyor." dedi sanki korkumdan zevk alırcasına. Sonunda geri çekildi. Gerinerek odada dolanmaya başladı 'Görevini anlatmaya geldim. Dün de söylediğim gibi Sir. William. Saray sınırları içinde yaşayanlardan birisi. Zamanının çoğunu sarayda geçiriyor. Sarayın genel mali işlerinden sorumlu. Onu en fazla beş güne malzeme odasında istiyorum. Neyin nerede olduğunu öğrenmek, kendine bir yol seçmek, onu hazır etmek falan, her şey için beş günün var.' Durdun. Soruların vardı ama sormaya korkuyordun. Bunu anlamış olacak ki şunları söyledi: 'Ahh bu konu hakkında soru sorabilirsin arkadaşım.' 'Bana yardım edecek misin?' bazı küçük yardımlar edebilirim. Ama işin çoğunu ben yaparsam lanet büyü bozulur ve hiçbir olasılığım kalmaz.' Dedi ellerini çaresiz bir şekilde kaldırarak. Hisoka ilk defa amacı hakkında konuşmuştu. Fırsat bu fırsat deyip sordun bir soru 'Neden onu öldürmemi istiyorsun?' 'Ahh... Yaşamak için öldür işte.. bilirsin.' Bunu gerçekten beklemiyordun. Şansımı daha fazla zorlamaktansa daha gerçekçi bir soru sormak istedin. 'Yapamazsam ne olur?' Koca bir kahkaha attı 'Muhtemelen görmediğin şeyler görür, yaşamadığın şeyler yaşarsın... arkadaşım'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hisoka ve Sen 2
FanfictionBu hikaye bir önceki Hisoka ve Sen'den farklı olsa da bağımsız değildir. Öncelikle Hisoka ve Sen 1'i okumanız önerilir x3 https://www.wattpad.com/980839160-hisoka-ve-sen-hisoka-part-1