3.

25 1 1
                                    

"Geldik.." dedi Çınar her zamankinden farklı soğuk bir sesle. Arabaya bindiğimizden beri onda ki değişikleri anlamıştım ama görmezden geliyordum. Canı sıkkındır diye düşünmüştüm ve daha sonra canının sıkkın olmasının beni alakadar etmediğini hatırlayarak boşvermiştim.

"Yemek yiyeceğiz demiştin.." dedim önünde durduğumuz terk edilmiş binaya bakarken. Oda benim gibi kafasını camdan çevirip baktığında bugün kaç olduğunu sayamadığım şekilde iç çekti.

"Gel.." dedi.

Normalde onunla yemeğe çıkmak gibi bir şey yapmazdım ama Kemal Çağıran'ın bakışları altında ezildiğim bir sofradan daha çekilebilir gelmişti.
Arabadan inerek kapıyı kapattım ve rüzgarın tenimle temasına gülümsedim.

Soğuktu.

Bugün içinde bulunduğumuz yılın son günüydü. İnsanlar yeni yıla girmenin telaşı ve yeni yıl partileri için büyük bir heyecan içerisindeydi ama Çınar ve bizim için sıradan bir gündü.

O'nsuz gireceğim bir yılbaşı,benim için değersizdi.

Çınar deponun önüne geldiğimizde elimi tuttu. Geri çekmeye çalıştım ama elimi o kadar fazla sıktı ki,canımın acısından küçük bir inilti bile çıkarmıştım.
"Bırakır mısın elimi!?" diye çıkıştım elimi yeniden ellerininden çekmeye çalışarak.

Çınar bugün bir kez daha derin bir iç çekti ve gözlerimin en içine bakarak,hafifçe yutkundu.
"Seni iyi hatırlamak istiyorum..." dedi fısıltıyla. Cümle kurmakta zorlanıyor gibiydi. "Bana elini tutmayı çok görme.."

Daha ne olduğunu algılayamadan önünde ki kapıyı açtı ve dışardan farklı olmayan bir soğuk karşıladı bizi.
Depomsu yer kapkaranlıktı. Tek bir çıt bile çıkmıyordu ve öylesine ürkütücüydü ki,az önce Çınar'ın elimi tutmasını istemeyen ben bile şu an ona iyice sokulmuştum.

Çınar ona sokulmama hafifçe kıkırdayarak,gözlerimin içine baktı.
"Şimdiden.." dedi. Sustu ve bir müddet izlemeye devam etti. "Şimdiden yaptığım her şey için özür dilerim. Sevdiğim kadına bunları yapmak benim için hiç kolay olmadı.." dedi ve elimi elinden çekerek kapıyı kapattı.

Kapıyı kapattı ve kapının hemen yanında ki düğmeye basarak boş sandığım depoyu aydınlattı.

Gözüm bir kaç saniyeliğine kamaştığında onu gördüm.
Bir sandalyenin üzerindeydi. Elleri  ayakları bağlıydı ve gözü morarmıştı.
Kaşı patlamış ve kaşından çenesine doğru akan kan kurumuştu.
İzi öylece duruyordu.
Ağzı bağlı değildi. Ses çıkarmıyordu.

Korkuyla ve endişeyle ona doğru bir adım attığımda Çınar derin bir nefes alarak önüme geçti.

"Daha değil karıcığım.." dedi.

Kalbim hızla atıyordu. Nefesim sanki ciğerlerime yetmiyordu ve Ediz kafasını kaldırıp yüzüme bile bakmıyordu.
Doğrudan Çınar'a bakıyordu. Gözlerinde ki duyguyu seçemiyordum. Kin ya da öfke değildi. Nefret olduğunu söylemeyemezdim. Boş bakıyordu.

"Ç-çınar.." dedim korkuyla..

"Geç bakalım karıcığım.." dedi 'karıcığım' kelimesinin üzerine bastırarak.

Korkuyla nefes aldığımda eliyle Ediz'in tam karşısına geçmemi işaret etti ve ben işaret ettiği yere geçene kadar gözünü kırpmadan beni izledi.

for milačekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin