"Dünyadan Uzak."

14 1 25
                                    

Ana rahmine düştüğümüzde ve küçücük bir sıvı tanesiyken,bu acımasız dünyaya gelmek için 9 ay kadar bekliyorduk. İnsan 9 ay'da gelişimini tamamlıyor ve 9 ay sonunda doğuyordu.

Bu benim ikinci doğumumdu. 9 ay sonra,yeniden sevdiğim adamın kollarında  hayat bulmuştum.

Bugün sanki ay daha parlaktı ve gözlerim sanki bugün sadece Ediz'in gözlerini görmek için yaratılmıştı.

Ediz'in kendisinden başkası sanki bugün yoktu ve bu dünya sadece ikimizin etrafında bugün dönmeye başlamıştı.

Masanın üzerinde ki fotoğrafları ellerime alıp incelerken,Ediz'in hâlâ beni ayakta durduğu yerden izlediğini hissedebiliyordum.
Elimde ki fotoğraf karesine burukça gülümsedim.
"Bugünü hatırlıyor musun?" dedim yüzümü Ediz'e dönmeden.

"Unutmadım,unutmam da ama olurda unutma ihtimalime karşı hep göz önünde bulunduruyorum.."

Elimde tuttuğum fotoğrafta ben ağlıyordum,saçlarım darmadağındı,gözlerim o kadar çok şişmişti ki yüzümde fazlalık gibi duruyorlardı. Ediz ise benim tam aksime çok büyük bir gülümsemeyle gülüyordu,keyifliydi ve benimle dalga geçmek onun keyfini ikiye katlıyordu.

"Üzücü bir filmdi." dedim yeniden omuz silkerek. Ediz yanıma yaklaşıp otururken hafifçe kıkırdadı ve beni alaya alarak "Tabi.." dedi. "Film 2 saatse sen üç buçuk saatini ağlayarak geçirdin güzelim."

"Ama üzücüydü.." dedim yeniden omuz silkerek. Ediz yeniden tebessüm ettiğinde bende elimdeki fotoğrafları bırakıp onun gibi koltuğun üzerine yerleştim. Aramızda anlamadığım bir çekingenlik oluşmuştu ama sanırım bu benden kaynaklıydı çünkü ben kendimi rahat hissedememiştim.

"Aç mısın?" diye sordu Ediz başını kanepedeki yastıklardan birine yaslayarak. Gözleri direkt gözlerimdeydi ve tek bir saniye yanlışıkla bile  başka bir yere uğramıyordu.

Elimi karnımın üzerinde birleştirerek avuşturdum. "Kurt gibi."

"Ne gibi ne gibi?" dedi alayla Ediz.

"Kurt?"

"Kızım sana evde yemekte mi vermedi dedem? Doyurmadılar mı karnını senin.."

"Alındım bak. Gücendim bak." dedim dilimi çıkararak.

Ediz yine tebessüm ettiğinde,cebinde ki telefonu çıkartıp bana baktı. "Ne yersin?pizza ister misin çok seversin sen."

"Vay unutmamışız."

"İster misin?" dedi tekrar direterek. Omuz silktim,sonuçta bugün benim günümdü ve dokuz boyunca bana yaşattıklarının bedelini ödemesi gerekiyordu. Bu yemek hazırlamak gibi basit bir şey olsa bile canım onunla savaşmak istemişti.

"Sen hazırla pizza istemiyorum."

"Başka bir şey? Hamburger?"

Yine aynı şekilde omuz silktiğinde telefonunu hafifçe koltuğun üzerine bırakıp sitemle bana döndü. Gözlerinden anladığım bir mahçupluk vardı ve bana yeterince tepki gösteremiyordu. Bunu sevmiştim. Bugün Ediz Çağıran,Pınar'dan korkmalıydı.

"Güzelim benim.." dedi sakin tutmaya çalıştığı sesiyle. "Güzeller güzelim benim. Canım Pınar'ım.."

O her cümlesini bitirdiğinde ve gözlerimin içine sabırla baktığında ben kafamı onunla dalga geçmek için sallıyordum ve bu onu daha büyük bir zorluğa itiyordu.

"Ben ne anlarım yemek yapmaktan? Sipariş etsek olmaz mı?Hem daha hızlı olur. Sende kurt gibi açsın zaten."

Kafamı iki yana sallayarak sözünü kestim ve "Yoo, o kadar da aç değilim aslında bekleyebilirim." dedim.

for milačekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin