4•

17 1 19
                                    

Acı.

Kesinlikle hissetiğim bu değildi. Vücudum sert bir şekilde zemine çarptığında vücudumun hiçbir yerinde acı hissetmiyordum ama korku tüm hücrelerime yayılmıştı. Bu hayatta kaç kişi gözünü kırpmadan kendi kafasına sıkabılırdı ki?

Soğuk vücudumla temas ettiğinde aslında ölmediğimi,silahın boş olduğunu anlamıştım ama şu an kulaklarımda duyduğum Çınar'ın kahkaha sesi bunu inadına daha da kanıtlamak istiyor gibiydi.

Gözümü açmıyordum.

Ölümden korkmuyordum ama gözümü açmaktan deli gibi korkuyordum.

Çınar bir kaç atıp yanıma geldi,ayak sesleri tam baş ucumda durdu.
Gözümü açmasamda hissedebiliyordum,yavaşça yanıma doğru eğiliyordu.

Küçülmek ve unufak olmak istiyordum ama gözümü açmaya bile cesaretim yoktu. Sadece ağlıyordum. İçim çıkına kadar ağlıyordum ama sesimi bile çıkarmaya cesaretim yoktu.

Çınar biraz daha eğildiğinde,saçlarımda ellerini hissettim. Ediz şu an ne yapıyordu? Ediz şu an neden sesssizdi? Çınar'ın elleri saçlarımda biraz daha gezindikten sonra daha deminkinin aksine hüzünle gülümsedi.
"Aşk aptallaştırır derler,Pınar.." dedi sesinin titremesini aldırmadan.

"Sana bir silah verdiğimde bunu ilk önce bana doğrultursun sanmıştım. Ediz'e değil,kendine hiç değil."

Bir müddet daha ağlamamın kesilmesini bekledikten sonra,Çınar'ın hiç beklemediği bi anda gözlerimi açtım. Gözlerimiz birleştiğinde Çınar bir kaç saniyeliğine afallamıştı ama belli etmeden gözlerime bakmaya devam etmişti.

Uzandığım yerden doğrularak,ilk önce Çınar'ın ellerini sertçe saçlarımdan indirdim. Çınar,zorlamamıştı. Bir kez daha saçlarıma uzatmamıştı ellerini ama gözlerimin içine öyle bakıyordu ki; birazdan ağlayacağına yeminler edebilirdim.

"Silahı sana doğrultmadım çünkü katil değilim." dedim daha demin ki korkaklığımın aksine gür ve kendimden emin bir sesle.

Çınar kafasını aşağı yukarı salladı. Sessizdi.

Sanırım hala Ediz için,tek bir saniye tereddüt etmeden kafama sıkmama şaşkındı.

Benim henüz gözlerimi çevirip,Ediz'e bakmaya cesaretim yokken ve Ediz ben tetiğe bastığımdan beri tek bir ses çıkarmamışken Çınar Ediz'e döndü;

"Kuzen..." dedi kafasını Ediz'e doğru çevirip. İç çekti,söyleceği cümlenin yükü altında eziliyordu. "Ne büyük aşk." dedi ardından.

Ediz yine tepkisizdi. Ediz yine ve yine  ses çıkarmıyordu.

Gözlerimi ona çevirdiğimde ne bana ne de Çınar'a bakmadığını gördüm. Doğrudan duvara bakıyordu. Doğrudan duvara bakıyor ve gözlerinden akan yaşların sakallarına doğru inmesine izin veriyordu.

Kalbim acıyla sıkıştığında,nefes almadığımı hissettim. Ediz şoktaydı. Büyük ihtimalle şu an ortamda ki hiçbir şeyi algılayamıyordu. Bizi görmüyordu,bizi duymuyordu.

Korkuyla yerimden kalktığımda,Çınar da benimle birlikte yerinden doğruldu. Ediz göz ucuyla bile bize bakmıyordu.

Karşısında ki duvara bakarak usulca ağlıyordu. Ama sesini bile çıkarmıyordu.

Ediz'i bu ikinci kere ağlıyorken görüşümdü. 1.'sinin üzerinden daha 15 dakika geçmemişti.

Bir kaç adımda yanına yaklaştığımda,korkarak onun bağlı olduğu sandalyenin hizasına eğildim. Dizleri titriyordu.

for milačekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin