1•

39 1 10
                                    

Gece karası,hırçın saçlarına mısralar döşediğim adam,

Yeşil gözlerini, bana bakarken mi,kızarken mi daha çok sevdiğime karar veremediğim adam,

Gözleri,gözlerime çarptığında,beni alaşağı eden,beni mahveden,beni kendine milyonunca kez aşık eden adam,

Kar beyaz yanaklarında ki çillerin her bir tanesine ayrı ayrı aşık olduğum adam,

Nefes aldığım dudaklarından,adımı bir kerecik duymak için ölüme razı olduğum adam,

Gülüşüne,sesine,duruşuna,ismine,nefesine,varlığına gecelerce şükrettiğim adam,

Ben ki senin için kendimden vazgeçmişim; senden geçememişim.

20.01.20; Salı. 15:30

Oturduğum masanın üzerinde ki dosyalara umutsuzca bakarken derin bir nefes aldım.

Onu görmeye dayanamıyordum. Onun bana aşkla bakan gözlerinde şimdi saf nefret görmeye dayanamıyordum ve bu kalbimi o denli yakıyordu ki her şeyden vazgeçip karşısına çıkmak istiyordum.
Karşısına çıkmak ve her şeyi anlatmak...

Aşkı bir zehirdi benim için. Onun için ne ifade ettiğimi bilmiyordum ama bende ki terimi buydu. Ben,benden vazgeçmiştim ama sadece o bir yerlerde nefes almaya devam etsin diye onun benden nefret etmesine göz yummuştum.
Yumduğum gözlerimi kan çanağı olmuş bir şekilde açmıştım ama bundan ben hariç hiç kimsenin haberi yoktu.

Beyaz gömleğimin yakalarını biraz daha genişleterek,derin bir nefes aldım. Biraz sonra yine burada olacaktı,yine karşıma oturacak bu hayatta en nefret ettiği insan olan dedesinin yanında ki bana,dedesinden daha büyük bir nefretle bakacaktı.

"Pınar Hanım.." dedi Leyla. Kemal Çağıran'ın sekreteriydi. Kendisiyle pek bir diyaloğumuz yoktu ama patronunun gelini olduğum için bana ekstra bi saygı duyuyordu.

"Toplantıya geçiyorlar,birazdan Ediz Bey'de gelecek. Kemal Bey sizi çağırmamı istedi.." dedi ardından açtığı kapıyı yarım bırakarak çıktı.

Topuklu ayakkabılarından çıkan tok ses koridorda yankılandığında,söylediği şeyleri daha yeni idrak etmiş gibi yerimden hışımla kalkarak aynanın önüne geçtim.

Ediz,saçlarımı dalgalı sevmezdi. Saçlarım şu an dalgalıydı ve aynada ki kendime öyle uzak bakıyordum ki,gözlerimin dolduğunu yanağımda minik bir ıslaklık hissettiğimde farketmiştim.

"Güçlü ol.." dedim mırıldanarak. "Yeter ki o yaşasın,sen güçlü ol.."

Gözümde ki yaşı elimin tersiyle sildikten sonra parmağımda ki yüzüğe bakarak bir damla daha yaş düşürdüm. Yüzüğün tek taş olan kısmını avucumun içine döndürerek saklamaya çalıştım.

Ama nafileydi, zaten Ediz ilk yüzüğümü görmüştü. İlk yüzüğümü görmüş ve bana bir daha eskisi gibi bakmamıştı.

Elimi yüzümden aşağı indirip avuçlarımı sıktım. Yüzüğün pırlanta olan kısmı avuçlarıma batıyordu ve canımı acıtmak yerine bana yaptığım şeyi hatırlatıyordu.

"Hadi bakalım, Pınar Çağıran.." dedim kapıya doğru ilerlerken.
Topuklu ayakkabılarımdan çıkan ses ve oldukça kendimden emin yürümeme rağmen içim kıpır kıpırdı. Bunu engelleyemiyordum.

Toplantı salonunun önüne geldiğimde derin bir nefes alarak kapıyı açtım. Etrafa bakmaya cesaretim yoktu. Ama kapıyı açar açmaz,karşımda onu görüceğimi tahmin etmemiştim.

for milačekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin