Hikayem yeni o yüzden ilk bölüm biraz sıkıcı gelebilir ama devam edip okursanız sıkılmayacağınıza ve seveceğinize eminim. Bu kitaba şans verdiğiniz için teşekkürler.
Şuraya bir tarih alalım mı?
**Gelecek ve geçmiş hangisi bizim için daha değerli**
Elimdeki dondurma hızlı bir şekilde eriyordu. Tepemizdeki güneş annemin bardağında ki buzları yok etmeye başlamıştı. Abim de yemeğini bitirince kalkıp arabaya bindik ve babamı beklemeye başladık. Havada yanık tekerlek kokusu vardı. Abim ve annem telefonları ile uğraşıyordu babamda gelince yola devam ettik biraz tuhaf hissediyordum bu duyguyu nasıl anlatacağımı bilmiyorum sanki yazdığımız bir sayfayı kopartıp yeni baştan yazmaya başlamak gibi işte böyle ;yeni bir ev, yeni bir şehir beni heyecanlandırıyor kim heyecanlanmazdı ki
Hava alanına geldik ve bir kaç pasaport işlemleri de bitince bavulum ile annem ve babamların peşinden gittim. Bu ilk uçağa binişim değil daha önce İzmir'e Anneannemgil'in yanına giderken binmiştim alıştım tabi binmeye, Ama ilk uçağa bindiğim hâlimi hala hatırlıyorum da öyle yoğun bir duygu içindeydim ki heyecan mı yoksa korku mu yaşadığımı ayırt edememiştim. Uçak yavaş yavaş kalkış yaptığında her zamanki gibi ağır bir basınç yüzümü ezdiğini hissettim uçak tamamen kalktığın da bu basınç kayboldu ve artık bulutların üstündeydik. Burası dünyanın 1. Harikası olması lazımdı o kadar güzel ki herkes ölmeden önce uçağa binip bu manzaranın tanını çıkarması lazım mutlaka.
Uçak iniş yaptıktan sonra yola koyulduk;
"Önceden babanız ile gelip bazı yerleri yaptık dizayn ettik ama bir kaç oda kaldı yine de yaşanmayacak gibi değil ev, umarım mutlu olursunuz çocuklar " dedi annem"Teşekkürler anne, baba sizin olduğunuz her yer cennet zaten bize " dedim. Annem ve
Babam küçük bir tebessüm ile bana karşılık verdi.En sonunda siteye gelebildik evler birbirine çok benziyordu, bolca ağaçlık alanda vardı, çok sevmiştim şimdiden burayı .Ve güzel bir Villa'nın önünde durduk arabadan çabucak indim.
"Vay canına burası müthiş inanılmaz hangisi bizim evimiz "
"Hemen karşındaki tatlım"
Bizim evimizi diğer evlerden daha çok sevdim çünkü evin hemen karşısında kumsal vardı. Havası çok güzeldi burada kendimi bir peri masalında gibi hissediyordum. En güzeli de bunların hepsinin gerçek olması ve bizzat benim yaşamam.
Evimize hayran hayran bakarken arkamdan birisi omuz atarak geçti ve sizin de bildiğiniz gibi bu gıcık abim, başka kim olacak ki;
"Aptal" diye bağırdım o evin bahçesine girerken, bana arkasını dönüp sahte bir kızgınlık ile
"Ne dedin sen abine ""Aptal dedim var mı diyeceğin "
"Evet var, saf saf eve bakacağına bavulunu al ve işe koyul ağzını da kapat sinek girecek "
O gülerek içeri girerken bende homurdanarak bavulumu alıp harika evimize girdim. Eve girdiğimde buranın peri masallarından dan çıkmış olduğunu düşündüm. Burayı tasarlayan iç ve dış mimar paralarını hakkıyla alıyorlardır inşallah. O sırada;
"Odalarınız üst katta " diyerek giren babamı dikkatte alarak üst kata çıktım, yavaş bir şekilde üst kattaki koridorda gezerek odamı buldum bulmam kolay oldu çünkü üstünde süslü bir kartla "Asya'nın odası" yazıyordu bir saniye bile beklemeden kapıyı açtım, ama keşke açmaz olsaydım çünkü o an hayallerim Osmanlı devletinin çöküşü gibi çöktü
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Deniz
ChickLit🍀 Bu dört yapraklı yoncaların hikayesi Ben sadece tatlı bir kızdım Pembiş hayaller dünyasında gerçeklerden uzaktım Ama kim bilebilirdi ki pembe dünyamın siyah bir acıya bulunacağını ve benim bunun altında yavaşça can çekişeceğimi Hayat dardır,ama...