8. Bölüm - Kıskançlık

622 47 225
                                    


Uyarı! :Bangtanpink içermez.

Keyifli okumalar ;')

Huzur nedir? Sözlüğe göre insanın içinde duyumsadığı rahatlık duygusu, gönül rahatlığı, iç rahatlığı, baş dinçliği, rahatlık içinde bulunma durumu, dinginlik, çekişmesizlik. Bu cümleler şuan beni temsil ediyor.

Karşımızda bir çizgi film açıktı. Yoongi artık on yaşında olsa bile kucağımda, güneş açık perdelerden ve aralık camların arasından süzülürken televizyondan çizgi film izliyorduk. Uyandığımda koltukta oturup çizgi film izliyordu. Beni görünce yanına çağırdı ve sanki kahvaltı etmemiz gerekmezmişcesine oturup bende izlemeye başladım.

Filmin ortasında telefonum çalmaya başladı. Arayanın Jennie olduğunu gördüm. Telefonumu kulağıma götürürken okumayı öğrenen Yoongi kimin aradığını görmüş ve kucağımda diklenmişti.

"Merhaba Jimin oppa~." dedi Jennie.

"Merhaba Jennie. Nasılsın?" diye sordum.

"İyiyim oppa. Sen nasılsın?" dedi.

"Bende iyiyim." diye cevap verirken Yoongi'nin kafasını telefona dayadığını ve konuştuklarımızı duymaya çalıştığını fark ettim.

"Oppa seni çok özledim. Bizim kızlarda evde yok. Çok sıkıldım. Bugün beraber kahvaltıya gitsek olur mu~? Hem uzun zamandır yalnız kalmamıştık. Müsait misin?" dedi.

Aslında düşününce müsaittim. Bugün stüdyoya gitmem gerekmiyordu. Yoongi'yi Seokjin, Hoseok ya da Taehyung'da bakabilirdi birkaç saatliğine. Canının sıkılıcağını sanmıyordum. Bu yüzden olumlu bir cevap verdim.

"Olur Jennie. Bende kahvaltı etmemiştim zaten." diyerek onayladım. Yanımda bir hareketlilik fark edince Yoongi'ye doğru baktım. Kaşlarını çatmış, dudaklarını bir büzüyor bir düz çizgi haline getiriyor, elleri yumruk şeklinde ve yüzü kızarmış halde görünce şaşırmıştım. Ne olduğunu anlamadım. Dokunsam ağlicak, dokunmasam yine ağlicak gibiydi. Bu sırada telefonundan ses geldi.

"Ayy! Çok sevindim oppa~! Bir saate hazır olurum. Her zamanki yerde buluşalım! Görüşürüz!"

"Görüşürüz." dedim ve telefonu kapattım.

"Hadi bizde hazırlanalım o zaman." dedi Yoongi.

"Sen gelmiceksin bebeğim. Seni bizimkilere bırakacağım. Merak etme fazla kalmam. İki saate biter işim." dedim.

İlk başta gözleri doldu. Burnunun ucu ve hemen sonra yanakları da kızarmaya başladı. Kaşlarını çatıp yumruklarını sıkarak bağırmaya başladı.

"Bende gelmek istiyorum! Banane! O kızla tek başına yemeğe mi gidiceksin gerçekten! Yolarım seni Jimin! Ya bende geliceğim yada upuzun bir süre boyunca sana sarılmam, öpmem ve konuşmam! Karar senin Jimin bey. Ben şimdi süt içmeye gidiyorum. Gelene kadar vaktin var. Seçimini yap! "diyerek son noktayı koymuştu.

Jimin şok içinde hala Yoongi'nin az önce olduğu noktaya bakıyor ve az önce olan şeyleri sindirmeye çalışıyordu. Az önce ne olmuştu öyle?

Girdiğim transtan çıkınca yaptığım ilk iş büyük bir kahkaha patlatmaktı. Saf görünebilirdim fakat değildim. Yoongi'nin beni basbaya kıskandığını tabiki anlamıştım. Ve bu benim acayip hoşuma gitmişti.

...

Seçimim tabiki Yoongi'yi götürmek olmuştu. Onu daha birkaç saatliğine öpmeden, sarılmadan ve konuşmadan duramıyorken birkaç gün dayanmam imkansızdı. Hem minik kedime karşı koyamazdım. Yoongi ne derse oydu.

Love Medicine - YOONMİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin