SelamınHELLOOĞĞ. Naılsınız? Ben iyi gibiyim. Dersler biraz zorluyor olsa da iyiyim. Neys konuya dönelim. Öncelikle uzun zamandır bölüm yazmıyordum ve bunu telafi etmeye geldim. İlk önce yazım yanlışları, devrik cümleler, araya giren anlamsız harfler ve hikayenin olayının yetersizliği için özür dilerim... Bunların nedeni acemi olmam ve sizden bir şey isticem. Bölümleri okurken size göre anlamsız olan sözleri, yazım yanlışlarını ve olay döngüsündeki saçmalıklar konusunda beni uyarabilir misiniz? Bu konularda kendimi geliştirmek istiyorum. Neyse bölüme geçelim. KEYİFLİ OKUMALAR <3
MİLLİE DEN
Buraya taşınalı tamı tamına 3 gün oldu ama burası o kadar güzel ki kendimi buraya aitmiş gibi hissetmeye başladım. Sanki ben hep burdaymışım, buraya aitmişim gibi hissediyorum ve bu hiç normal değil. Son zamanlarda bizim grupla çok sık görüşüyorum ve onlarlada en az Noah kadar yakınım. En azından kendilerini başkalarına beğendirmek için yaşamıyorlar ve sanırım onları bu yüzden seviyorum.
Akemi mevzusunda ise hala bir hareketlilik yok. Annem bu konuyu fazla abarttığımı ve onun sadece kafa dinlemek için telefonumu açmadığını düşünüyorum. Hem Kekio teyze doğru söylüyo o bunu hak etti. Neyse 1 saat sonra okul var ve ben daha kombinimi hazırlamadım yaa off. Aslında giyim konusunu fazla kafaya takmam ama yeni okuldaki kızlar o kadar bakımlı ve güzel giyiniyolar ki sinir oluyorum. Bugün daha rahat giyinmek istiyorum bu yüzden buraya gelirken sipariş ettiğim ve dün gelen yeşil örgülü hırka ve beyaz bir crop seçtim. Zaten hırkanın önünü kapatacağım için crop olduğu belli olmicak. Altına ise yüksek bel normal paça bir pantolon seçtim. Altına ise beyaz bir spor ayakkabı aldım. Üstüne ise bej rengi bir ressam şapka ve birkaç gümüş kolye taktım. Çanta olarakta abimin ilk maaşıyla aldığı bebek mavisi çantayı aldım. Bugün makyaj yapmicağım için çantama kapatıcı falan koymadım sadece dudağıma ve yanağıma biraz renk versin diye kullandığım açık pembe ruju çantama attım. Bir miktar para ve telefonumu aldıktan sonra okula gitmek için hazırdım.
Dışarı çıktığımda burnuma yağmur kokusu geldi. Kesinlikle bu dünyadaki en güzel kokulardan birisi. Nemli toprak ve ıslak yolların üzerine düşmüş olan sararmış yapraklar ve yağmur kokusu... Okuldan döndüğümde kesinlikle evimizin ilerisindeki parktaki salıncakta Still With You dinlemeliyim. Bunu aklımın bir köşesine not aldım. Saate baktığımda dersin başlamasına daha yarım saat olduğunu fark ettim. Noah la birlikte okula gidicektik bugün. Noah a nerede olduğunu sormak için telefonumu çıkardım.
Millie: Noaaahh neredesin lan sabahtandır seni bekliyorum.
Noah ama yakuşuklu olanından: Yalanın batsın kapının önündeyim yoksun aq.
Millie: Tüh yaa bu seferde olmadı amk trip atıp sana kahve ısmarlattırıcaktım. Neyse neredesin sen? Yanına gelicem okula birlikte gidelim.
Noah ama yakuşuklu olanından: Dost dedik yılan çıktın bee. Şuan gelme sakın Sadie yanımda onunla yalnız kalmam lazım.
Millie: Az önce bana yılan dedikten sonra hoşlandığın kız için beni satman... Bari lafının arkasında dur amk. Neyse gelmem yanına rahat ol ve bizimkilerden kimin evi benim evime daha yakın?
Noah ama yakuşuklu olanından: Sadie nin ve Finn in evi yakın neden sordun ki?
Millie: Tek gitmek istemiyorum o yüzden yolda Finn i yanıma alırım diye sordum. Finn in evi 2 katlı bebek mavisine boyanmış olan ev mi?
Noah ama yakuşuklu olanından: Müneccim boku mu yedin amk? Nerden biliyosun?
Millie: Finn o evin önünde tam karşımda duruyoda ondan. Neyse hadi bays
Noah: Yakuşuklu çocuğu gördün ya hemen sat beni orsb kız. Neys bay bay.
Noah ın yazdığına gülüp telefonu çantama koydum ve beni daha farketmemiş olan Finn in yanına koştum. O dikkatle evi incelerken arkasında "BÖÖ" diye bağırdım. Eve bakarken o kadar dalgındı ki bu savunmasız anını kaçıramazdım. İlk korkarak geriye sendeledi sonra beni görüp rahatladı. Bu araşar herkes hem ürkek hem gergin diye düşündüm Finn konuşmaya başlayana kadar.
Finn: "Ödüm koptu Mills ya. İnsan öyle korkutur mu?" dedi elini kalbine götürüp dalga geçercesine abarttı. Bir anda ne dediğini fark edip tak kaşımı kaldırıp ona müzip bir gtavırla ona bakup "Mills mi?" dedim.
Bir an afalladı ardından tatlı bir telaşla bana dönüp "Özür dilerim rahatsız olduysan bir daha demem sadece Noah söyleyince rahatsız olmadığın için şey ettim." devamını getireceği anda küçük ama keyifli bir kahkaha attım. Cidden çok tatlı görünüyordu. "Hayır aksine hoşuma gitti. Hemde baya" dedim ona bakıp sırıtırken sonra oda kendini toparlayıp sırıttı.
Farklı bir konu açmam gerektiğini düşündüm bir an yoka ikimizde ayaklarımıza bakıp utangaçlıktan konuşamicaktık. "Neden eve düşünceli düşünceli bakıyordun?"diye sordum açacak konu bulamayınca. Kemikli elini saçına götürüp karıştırdıktan sonra derin bir iç çekip eve doğru döndü evin duvarlarını inceledikten sonra konuşmaya başladı. "Duvarların boyası o kadar eski ki ev berbat görünüyor. Tüm evi boyatmak istiyorum alt kısımlarını ben boyarım üst kısımlarını da ustalara bırakırım ama hala hangi renge boyatıcağımı seçmedim. Sence hangi renge boyatmalıyım?" diyerek bana döndü. "Bence bebek pembesi ve onunla uyumlu durucak bir kahverengi tonu. Bu iki renk birbirlerine çok zıt görünüyolar ama estetik görünüceklerini düşünüyorum." diyerek yanıtladım karşımdaki çilli çocuğu. Tatlı bir tebessümle baktı bana "Severim...Kahgverengini" ona karşı bende güldüm "Bende severim... Kahgverengini"
NOT: Yazılan ilk bölümleri düzenlicem çünkü berbat yazmışım. Bu bölüm kısa ve olaysız oldu biliyorum ama devamını hızlı atmaya çalışıcam bu 1.parttı. Sınavlardan dolayı fazla yazamıyorum özür dilerim ve okuduğunuz için teşekkür ederiiiiiiim. <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İspirational Murder Fillie
ФанфикAslında her katil birbirinden ilham alır. Ama gel görki hepsinin amacı farklıdır. Kimisi yaşadığı yeri temizlemek için adam öldürür Kimisi intikam almak için kimisi kendini korumak için ama bazıları sebepsizce canı istedi diye öldürür. AMA BU KATİLL...