Çık kafamdan...

708 61 78
                                    

Bunu düşünmeyi bırakmalıyım.
Onu düşünmeyi bırakmalıyım.
Neden aklımdan çıkmıyor?
Neden onunla aşk hikayeleri düşünüyorum?

Odadan çıkıp biraz hava alsam iyi olur. İyi gelir.
Bu düşünce ile odadan çıktım. Dışarı çıkabilmek için 4 kat inmem gerekiyordu ve üşenip asansöre doğru ilerlediğimde farklı bir kapı gördüm. Kiliti üzerindeydi ancak açılmıştı. Merak edip kapıya ağır adımlarla yürüdüm ve içerden sesler duydum netleştirmek için yaklaştım ve Recep Bey'in sesini duydum. Yanında bir adam daha vardı.

-Bunu kimseye söylemeyeceksin aramızda kalacak.
-Tamam efendim. Bundan kimsenin haberi olmayacak.

Böyle bir konuşmadan sonra kim merak etmez ki? Odanın yakınında hizmetlilerin çarşafları topladığı kapısı açık bir oda vardı oraya ilerledim ve çıkmalarını bekledim. Uzun sürmedi. Odadan çıktılar bu şekilde konuşmalarını daha net duyabiliyordum.

- Odadan çıktı. Muhtemelen buralardadır. Onu henüz görmediysek merdivenlerden inmiş olmalı. Onu karşılamak istiyorum. Söylediğim gibi bundan kimsenin haberi olmayacak.

Recep Bey'in söylediklerini yanındaki adam çok dikkatle dinliyordu. Benden bahsetiyorlar gibiydi, hissetmiştim.

-Tamam efendim. Siz hiç merak etmeyin. Aramızda kalacak.

Kapıyı kitleyip merdivenlerden indiler. Onlara yetişmem için asansöre binmem lazımdı ama o odayı çok merak ediyordum. Odayı açmaya çalışsam zaman kaybederdim. Orada olmazsam göze batar ve şüpheli görünürdüm. Bu nedenle asansöre bindim. Kapıyı bir şekilde açmam lazımdı ama anahtar olmadan yapamazdım. En bilindik yolu tel tokasıydı ve aklıma gelen ilk kişi Uraraka oldu. Önce hızlıca bahçeye inip bir banka oturdum. Yaklaşık otuz saniye sonra Recep Bey otelden ( saray demem lazımdı değil mi? ) çıktı. Gün batıyordu ve güneşin ışığı yüzüne vuruyordu. Ne yalan söyleyeyim harika görünüyordu ve onu sanki ağır çekimde görüyordum.

Yanıma geldi ve sanki benim burada olduğumu bilmezmiş gibi şaşırdı ve yanıma oturdu.

-Merhaba
-Merhaba

Çok mu resmi konuştum? Selam mı demeliydim?

-Yürüyüş mü yapıyordun?
-Evet. Hava almak için çıktım, ayrıca burdan gün batımı çok güzel gözüküyor.
-Burayı daha önce fark etmemiştim. Bazı güzellikleri görmek için başka güzel insanlar lazım demekki.

nE? Bunu bana mı demişti? Ben onun için güzel birisimiydim? Kelebekler uçuşuyordu içimde! KELEBEKLER! 🦋

-İltifatınız için çok teşekkür ederim.
-Ne demek. Bu arada ne zaman müsaitsin? Bu akşam bir yemek yiyelim mi?
-Olabilir. Diğerleri de olacak mı?
-Beraber oluruz diye düşünmüştüm. Baş başa .

AMAN TANIRIM! HAYAL MI GÖRÜYORUM?! BAŞ BAŞA MI DEDİ?!

-Olur. Müsaitim. Saat kaçta?
- Dokuz uygun mudur?
-Uygun. O zaman ben odama geçeyim. Sanırım biraz kitap okuyacağım. Dokuzda görüşürüz.
-Görüşürüz.

Bu bir randevu muydu? Şaşkınlığımı ve mutluluğumu belli etmemeye çalışarak koridora yöneldim ve saate baktım. Saat yediye geliyordu. Odama çıkarken tel toka almak için Uraraka'nın odasına gittim içeride bizimkiler vardı.

-Aşk olsun beni neden dışlıyorsunuz?
-Yorgunum dedin. Bizde dinleniyorsun diye düşünmüştük.
-Senden çok iyi yalancı olur be!
-Ne yalan mıydı?
-Tamam tamam itiraf edelim. Yorgun olduğun için ve senin odan üst katta. Çıkmaya üşendik.
-Yazıklar olsun size! Bu arada..
-Ne oldu?
-Asansör diye bir şey var bilir misiniz?
-Asansör mü var! Ciddi olamazsın! Biz o kadar merdiveni boşuna mı çıktık?!
-Evet. Oh canıma deysin!
-Sen var ya !
-Sen neden geldin? Bir şey mi oldu?

Uraraka konuyu değiştirmek istiyor gibiydi. Tel toka istediğimi söylesem kız derler bunlar bana. Ne demeliydim bilmiyordum aklıma ilk gelen şeyi söyledim.

-Ben ebru gibi kendim resim yapıyorumda çubuk yok. Bana bir tel toka verebilir misin?
- Tel toka ile resim mi? Neyse bunu sorgulamayacağım.

Masasının üzerindeki kutudan bir tel toka çıkardı ve bana verdi.

- Alabilirsin.
-Gel sende otur kanka. Kek de var.
-işin gücün yemek.
- Size katılmak çok isterdim hanımefendiler ve beyfendiler ama ben istenmediğim yerde durmam. Ayrıca işlerim var.
-Aklın sıra trip atıyorsun yani. Ne işiymiş ki o?
-Söyleyemem beyfendi. Yeri gelince öğrenirsiniz.
-Bir şey saklıyor bu belli.
-Her neyse ben gidiyorum görüşürüz
-Görüşürüz

Böylelikle o odanın yanına çıktım ve etrafı kontrol ettim. Kimse gözükmüyordu. Tel tokayı büktüm ve kapıyı açmaya çalıştım. Kilit öyle bildiğimiz kilitlerdendi. Dandik. Açıldı hemen! Böyle bir odan varsa ve herkesten saklıyorsan daha sağlam bir kilit bulman lazım. Olmaz böyle!
Kendi kendime kıkırdarken kapıyı sessizce açtım ve içeriye girdim. Normal bir oda gibiydi açıkçası üzüldüm. Ne bileyim böyle gizli bilgiler falan beklerdim! Bunları düşünürken kitaplığa yaslanıyordum ve kitaplıktaki bir kitap geriye doğru yerine oturdu ve sanki düğmeye basmışım gibi bir ses geldi. Kitaplık geriye doğru ilerledi ne olduğunu anlayamadan başka bir odada buldum kendimi. İşte bu! Filimlerde gibiyim! Işığı açtım ve bir kapı gördüm, açtım. İçeride bilgisayarlar vardı. Dikkatli bir şekilde baktım.

DUR NE?!

Bu bölümü 700 kelime ile tamamladım. Umarım beğenirsiniz görüşmek üzere :)

Todoroki ve reçelin mükemmel uyumu 😌✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin