wtf

8 0 0
                                    

Kapı açıldığında herkes bir anda gülmeye başladı, bende dahil. Ama onlar komik göründüğü için gülüyorlardı. Ben ise bu kadar tatlı olacağını tahmin etmemiş, şaşkınlıktan garip bir biçimde gülüyordum. Pembe barbie desenli tişörtü, leoparlı taytıyla karşımızdaydı.

İçeri geldi ve sohbet etmeye başladık.
Bütün akşam boyunca.

Herkes kendince gülüp içerken, biz Midoriya ile içiyorduk. O benden daha fazla içmişti ama benim de kafam yerinde değildi. Konuşmaları da hatırlayamıyorum pek.

"Ya bu karpuz çok güzel değil mi ya? "
"Hangi karpuz? O şeftali değil mi? "
"Sen nasıl ona şeftali dersin! Bak ağlattın onu! O bir karpuz. "
"Özür dilerim,özür dilerim evet o bir karpuz ben yanlış görmüşüm! "
"Tamam ağlama minik karpuz sen bir karpuzsun ismin de karpuz. "
"Bu çok güzel bir isim! Tanıştığıma memnun oldum karpuz! "
Karpuza bakarken üzerime çöken bir ağırlık hissettiğimde soluma baktım, midoriya kucağımda bayılıp kaldı. Ne yapıcam? Onu odasına mı götürmeliyim? Kendi odama da götürebilirim. Neden? Onu kendi odasına götürsene!

Bunları düşünürken kendi odama gelmiştim bile. Kucağıma midoriya yi almış kapıyı açmaya çalışıyordum. Nihayet başardım ve onu yatağıma yatırdım. Bende koltukta yatmaya gidecektim ki bir anda kolumdan tuttu ve "Gitme. Yanımda yat" dedi.

Ben bunu bir daha Türkiye'ye götürmeyeceğim, gitmesine de izin vermeyeceğim. Dizi falan da yok bundan sonra ona. Ne sanıyor kendini Türk dizilerindeki fakir kız zengin oğlan mı?

"Tamam, tamam ama sen yatınca giderim. " yanına uzandım, elleri tişörtümden içeriye kaydı, "Hey?" dedim. Ne yapmaya çalışıyor bu?
"Ellerim üşüyor ısıtıcam." dedi ve elleri bu sefer pantolonumdan aşağıya kaymaya başladı.

(sabah)
Titreyerek gözlerimi açtım, tişörtüm nerdeydi? Çıplak mı yatmıştım ben, pantolonum nerede?
Yatakta doğrulduğumda Deku nun da benimle aynı durumda olduğunu gördüm. Kıyafetlerimiz yerdeydi, yoksa?

Aman tanrım, başım cidden feci şekilde ağrıyor. Dün gece ne oldu hatırlamıyorum bile! Sadece yanına uzanmıştım, sonra? İşte o sonrası yok.

Deku nun uyuduğundan emin oldum ve hemen duşa girdim. 10 dakika içinde yıkandım ve çıkıp giyindim. Hava almalıydım, ayrıca başımın ağrısına da bir çözüm bulmalıydım. Saat sabahın 8 iydi ve pazardı bugün. Eczanenin açık olmasını umuyordum.

Nöbetçi eczanelerden birini buldum ve baş ağrısı için ilaç aldım. Sağ olsın kral su da verdi. İlacımı da aldım ama yatakhaneye dönmeye hazır değildim. Yarım saat bile oyalansam kârdı benim için. Deku hep 9.30 da uyanır kahvaltıya inerdi. Saat kaç? 9.15.

Başımın ağrısı nihayet geçtiğinde bu sefer başka düşünceler kapladı aklımı. Ben onun suratına nasıl bakacaktım? Dün geceye dâir hiç bir şey hagırlamıyorum. Ya zorla yaptırdıysam? Ya o benim gibi unutmamışsa? (...)

Yeterince oyalandığımı düşündüm ve saate baktım. 10.08. Tanrım! 10 dakika içinde gitmezsem kahvaltıyı kaçıracağım ve bu en son isteyeceğim şey!

Koşturararak vardığımda saat 10.17 iydi. 3 dakikacık. Dekuyu göremedim ama kahvaltıma ulaştım. Zaten zaman geçse bile alabiliyormuşsun. O gün odamdan çıkmadım evet odamda yoktu ve çarşaflar falan toplanmıştı. Kitap falan okudum akşama kadar. Gerçi aklıma da girmiyordu ki sürekli dekuyu düşünüyodum. Beğenmedim zaten kitabı.

Saat 7 ye geliyordu. Ama hala kitabı yarılayamamıştım. Kapı çaldı. "Buyrun!"
"Benim" karşımda dekuyu görünce yerinden fırlayarak ayağa kalktım.
"Bir şey mı oldu?"
"Bir şey yok merak etme, ama dün akşam... "
"Ah evet şey ben ne olduğunu bile hatırlamıyorum ve ne yaptığımızı da. Eğer yanlış bir şey yaptıysam özür dilerim!"
"Cidden mi? Özür mü dilersin? Hiç bir şey mi hatırlamıyorsun? Tek bir şey. "
"Üzgünüm. Açıklayabilir misin? "

Yanıma, yatağa oturdu ve konuşmaya başladı. (Şey kısmını geçiyorum) "sonra sen kafamı omzuna yasladın ve ellerini yüzüme dayadın. 'Gözlerin çok güzel kokuyor biliyor musun? ' dedin! Çok güldüm! Saçlarımı bile taradın sana dur dedim ama ördün! (...) "

Lafı bittiği an ne diyeceğimi bilemedim. Ne diyebilirdim? Hiçbirini hatırlamıyorum bile. "Bir şey demeyecek misin?"
Bu nasıl bir cesaret bilmiyorum ama bir anda dudağına doğru eğildim ve dudaklarımı dudaklarına değdirdim. Şaşkın şaşkın bakarken çok tatlı görünüyordu. Ne yapabilirdim ki başka?

Todoroki ve reçelin mükemmel uyumu 😌✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin