Giriş

17.7K 549 101
                                    

Başlangıç tarihi (10.11.2024)

"Mumu üflemeden önce bir dilek tut." dedi Aslı. Dışarıdaki buz gibi havaya rağmen teneffüste bahçeye çıkıp banklardan birine oturmuştuk. Sonra da Aslı benim için kantinden aldığı keki cebinden çıkarıp üzerine de evinden getirdiği mumu dikmişti.

Bu bizim İlkokuldan beri yerine getirdiğimiz bir gelenekti ve her zaman aynı şeyi dilerdim. Lütfen annemle babam artık kavga etmesin.

Ama dileğim hiçbir zaman gerçekleşmedi. Annemle babamın kavgaları yıllarca devam etti ve ben lise son sınıfa başladığımda nihayet boşandılar. Ama boşanmaları da kavgalarını sonlandıramadı çünkü boşandıktan sonra da velayetim için tartışmaya başladılar.

Onların kavgalarının hiçbir zaman sona ermeyeceğini kabullenmiştim. Bu yüzden ilk kez farklı bir dilek diledim. Annemle babamın kavgalarının sona ermesinden bile daha imkansız olan, asla gerçekleşmeyecek bir dilek.

Lütfen Nicholas gerçek olsun.

Nickholas benim favori kitabımdaki favori karakterimdi ve kendisine uzun süredir aşıktım.

Dileğimi tuttuktan sonra üfleyip mumu söndürdüm. Sonra da doğum günü kekimi ikiye bölüp yarısını Aslı'ya uzattım. Keklerimizi yedikten sonraysa çalan zille birlikte ayağa kalkıp sınıfımızın yolunu tuttuk.

Matematik dersi her zamanki gibi hocayı dinlemeye çalışıp hiçbir şey anlayamamamla sonuçlanırken içimi çektim. Matematikten nefret ediyordum ama istediğim üniversiteyi  kazanabilmek için kendisiyle bir an önce iyi geçinmeyi başarmam gerekiyordu.

Bir kez daha dikkatimi hocanın çözdüğü soruya vermeyi denediğimde sınıfın kapısı açıldı ve içeriye giren kişiye öylece bakakaldım.

Favori kitabımdaki tüm karakterlerin çizimlerine hakimdim ve sınıfa giren kişi de kitabın en sinir bozucu karakterinin insan hâli gibi görünüyordu resmen.

Ben ona öylece bakmaya devam ederken göz göze geldiğimizde ürperdim. İnsanların mor gözleri olabiliyor muydu ki? Aslında albinoların mor gözlerinin olabildiğini duymuştum ama bu çocuğun saçları simsiyahtı.

Afallamış bir hâlde etrafıma bakındığımda kimsenin çocuğa bakmadığını gördüm. Sınıfın içinde yürüyüp sıramın yanındaki duvara yaslandığında da kimse ona dönüp bakmadı. Kollarını göğsünde kavuşturup, "Neden beni diledin?" diye sorduğundaysa kimse onu duymamış gibi görünüyordu.

Bunun iki anlamı olabilirdi. Ya sınıftaki herkes bana bir oyun oynuyordu ya da ben şizofren olmuştum.

YANLIŞ NİCHOLAS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin