Merhaba değerli okuyucularım biraz geciktiğimin farkındayım ve sizi Beklettiğim için Üzgünüm. Umarım bu bölümü beğenirsiniz. İyi okumalar:):):)
Bir de sakirbartutural ismindeki bir akrabam Dehşet isimli bir hikaye yazıyor. Henüz 9 yaşında olduğu için biraz kısa yazıyor ve anlatım bozuklukları var. Yine de bu ilk hikayesi ve hikayesine bakarsanız sevinirim...
Çok konuştum değil mi? Dağa fazla vaktinizi çalmayayım. İyi okumalar:):):)
Merhaba acılarla dolu öykümü gözyaşları eşliğinde öğrenecek Yoldaş,Ya da merhaba bu mektubu okumayan kimse...
Bugün de yorucu bir şekilde geçti. Ayrıca beni bu duvarlara köle eden gardiyanımın ve diğer adamların acımasızca ve bana acı çektirmek için verilen emirleri hiç olmadığı kadar canımı yaktı. Önce gardiyanım için elli kere kuyudan su doldurup getirdim. Ve her kova getirişimde gardiyanım suyu başımdan aşağı döktü. Daha sonra başka bir gardiyan için zindanın yanındaki meyve bahçelerinden sepetlerce meyve topladım. Kaç kere ağaçtan düştüğümü saymayı bıraktım bir yerden sonra. Bitti mi? Tabi ki hayır. Zindanın ana mutfağını baştan aşağı temizledim, yerleri silip süpürdüm. Akşam yemeğinde o aç gözlü adamların iştahlı bir şekilde kızarmış tavuklarını yemeleri ve içki fıçısının içine düşmüş gibi sarhoş olmaları için onlara tavuk ve içki servis ettim. Haddini bilmez adamların saçma sapan konuşmaları bir saatten sonra başka yönlere kaydı. Sarhoşlukları gözlerinden okunan bu kaba adamların cüret kar ve kaba bir şekilde daha fazlasını istemeleri ise beni delirtmeye yetti. Elimdeki şarap bardaklarından birini bana beraber geceyi gecirmek istediğini söyleyen beyinsizin kafasında kırdım. Ardından ceza aldım ve hayatım boyunca başıma gelmesinden korkacak olduğum şeylere engel olamadım. Adamın birisi beni taciz etti. Ellerinin ve alkol kokan nefesinin boynumda dolaştığı aklıma geldikçe kendimden tiksiniyorum. Adam ellerini daha da aşağılara kaydıracaktı ki gardiyanım bana acıdı ve beni küçük zindanıma getirdi. Bir süre gözlerinde pismanlik belirten parıltılar ile bana baktı. Ben ise hıçkırıklarım da kaybolmuştum ve en son düşünecek olduğum şey gardiyanımın pişman olup olmadığıydı. Gardiyanım bir süre daha göz yaşlarımın dinmesini beklemişti. Ama ben sadece bu akşam olanlar için değil geçmişte yaşadığım o acı gece içinde aglamıştım.
"-- Shane, neredesin? Shane sana ihtiyacım var. Haykırışlarımı kontrol edemiyorum. Kendimi onun güvenli kollarında bulmama ihtiyacım vardı.
-- Aşkım neredesin? Sana bir şey söylemeliyim. Diyebildim hayal kırıklığına uğramış ses tonumla. Tam evde olmadığını zannedip geri dönecektim ki-tabi babamın beni evden kovduğu düşünülürse gidecek pek bir yerim olduğu söylenemezdi- içeriden küçük bir inilti ve kahkaha sesleri geldi. Hemen aklıma dolan kuşkuları yok ettim ve sırayla her odaya bakmaya başladım. En son yatak odasının kapısını açtım. Ve işte oradaydı. Esmer pek de güzel olmayan ama fiziki güzel olan bir kadınla, bizim yatağımızda, sevişiyorlardı. Kapıyı sert bir şekilde çarptım ve ancak o zaman ayrıldılar hülyalarından. Shane bana çikolata kaçırırken annesine bakan çocuk gibi bakıyordu. Ve o an tek Hissettiğim şey oraya ait olmadığımdı. Shane biraz zorlanarak da olsa yatağında doğruldu ve yakıcı bakışlarıyla gözlerimi taramaya başladı. Yanındaki kadın ise eğlencelerinin bölündüğüne oflayıp duruyordu.
-- Kia burada ne işin var?
Omuz silktim.
-- Yorucu bir gündü ve seni görmek istemiştim. Tabi ben daha başka manzaralar hayal etmiştim. Dedim oldukça sert bir ses tonuyla.
-- Ah bebeğim seni öyle çok özledim ki... Diyip bana yaklaştı ve bana sarıldı. Tam beni öpecekken suratına tokat attım ve benden biraz uzaklaştı. O sırada orada olmaması gereken kadın yanımızdan ayrıldı.
-- Uzak dur. Dedim kendimi sakin tutmaya çalışarak. Birlikte geçirdiğimiz o güzel günler, hayatımın anlamı olmuş olan anılar bir film şeriti gibi gözümün önünden geçti. Demek ki anılarımız sadece benim için önemliydi.
-- Ne eksikti Shane? Söylesene sana neyi veremedim de iki günlük yokluğumu fırsat bilip başka kadınlara sarıldın? Dedim haykırarak.
-- Kia böyle yapma...
-- Nasıl yapmayayım? Nişanlısını başka bir kadınla birlikte basan o kadınların yaptığı klişe konuşmayı mı yapalım? Bunu mu istiyorsun? Söylesene neyim yetmedi? Ya da dur söyleme. Fakirim diye değil mi? Senin gibi zengin olmadığım için mi?
-- Kia bunun zenginlikle alakası yok. Sadece ben kendimi son günlerde çok yalnız ve bunalmış hissediyordum. Yoksa sana olan duygularının değiştiği yok.
-- Ya ben? Ben nasıl hissediyorum? Seninle yaşayabilmek için evden kaçtım. Nikahımıza gelmeleri ve beni affetmeleri için iki günlüğüne ailemin yanına gittim. Ne Dediler biliyor musun? Artık onlar benim ailem değilmiş. Ben bunlarla boğuşuyorken sen ne yaptın? Dedim son sözcükleri fısıldayarak.
-- Kia ben böyle olmasını istemezdim. Yalnızca sana aşık olmadığımı farkettim ve seni en az üzerek senden ayrılmak istedim.
-- Keşke benimle açık açık konuşsaydın Shane. O zaman seni anladım ama bunları söylemek için geç kaldın Shane. Dedim ve Parmağımaki saf elmas yüzüğü yüzüne fırlattım. Tam odadan çıkacakken aklıma gelmiş gibi:
-- Bu arada beni üzdün Shane. Hem de çok üzdün. Ama ben sadece bugün için üzüleceğim. Sen her gün üzüleceksin Shane. Çünkü kimse senin için ailesinden vazgeçecek kadar çok sevmeyecek bir daha seni. Dedim ve bir daha adımımı atmayacak olduğum evden çıktım."
-- Kiara daha iyi misin? Dedi gardiyanım ve ancak o an sıyrıldım geçmişin kötü anılarından. Aniden Müjgan Suna'nın bir şiiri geldi aklıma. Gardiyanımın sorusuna o şiirle karşılık verdim.
Hani içi acır insanın bilir misin?
Yüzeyde kan yoktur ama can paramparçadır
Anlatmak için tek kelime Üzgünüm
Liğme Liğme kalp, canından can kopmuş
Duygular dargın, biraz kızgın.
Diyebileceğim Üzgünüm...
Arkadaşlar üstte açıklamayı unuttum. Yukarıdaki şiir Müjgan Suna'nın Üzgünüm şiirinden bir kesit. Çok güzel bir şiir devamını okumanız dileklerimle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanımdaki Aşık
RomanceYağmur yağıyordu, eskilerin deyimine göre gök ağlıyordu. Aynı ben gibi. Aynı benim gözlerim gibi. Etrafı yoğun toprak kokusu sararken, gecenin karanlığında gölgeler sanki kol geziyordu. Her yer karanlıktı. Ay bile parlamıyordu. İçeride bir sessizlik...