Bu gece de korkuyorum. Ağlamak istiyorum ama göz yaşlarım kurumuş. Bir kurumuş yaprağım sanki. Sanki herkes üstüme basıyor, beni eziyor.. Bu gece de içimde kıyamet koparken dışım sakin. Biliyorum hırçınlığın bana zarar getireceğini. Yaralarıma bir yara daha ekleneceğini. Bu yüzden sessizim.
Sanki kör olmuş gözlerim, her an karanlığa bakmaktan. Sanki nem kaptım duvarlardan. Hasta mıyım, bilmiyorum; üzgün müyüm, bilmiyorum. Belki de buruk bir mutluluk yaşıyorumdur. Bilmiyorum! Ne duygularımdan eminliğim var.Ne de düşüncelerimden. Doğum günümü bile hatırlamıyorum bu dört duvar arasında.
Hayatın zalim rüzgârında savrulmuş bir yaprak gibi hissediyorum. Nedenini bilemem diyemem, nedeni kalbimde. Bir ara ağlayacak gibi olmuyor değilim bu zifiri karanlık zindanda.
Kalbim teklemeye başladı. Sanki muhafızların sesini duyuyorum. Bana bayat ekmek, su ve çiğ pirinç yemeği getiriyor olmalılar. Onlara zorluk çıkarmadan durduğum için bana eskisinden daha iyi ye mek veriyorlar. İnanın bana daha kötüsünü de yedim...
Her neyse işte. Uzatmaya gerek yok, hayatın bu tuhaf zindanında kayboluyorum ve beni arayan yok. Sesimi duyurmaya çalışıyorum ama dinleyen yok. Ve bildiğim tek şey bu zindandan asla kurtulamayacak olmam. Çünkü ben bu zindandaki tek mahkumum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanımdaki Aşık
RomanceYağmur yağıyordu, eskilerin deyimine göre gök ağlıyordu. Aynı ben gibi. Aynı benim gözlerim gibi. Etrafı yoğun toprak kokusu sararken, gecenin karanlığında gölgeler sanki kol geziyordu. Her yer karanlıktı. Ay bile parlamıyordu. İçeride bir sessizlik...