Burada sizlerle paylaşacaklarım binlerce gencin yaşadıkları olacaktır.
Yeter bu kadar tavanı izleyip hayal kurduğum. Bizim vaktimiz geliyor çıkmam gerek .
Oturduğum daire iki odalı küçük ve eski. Sokak ise dar,dar olduğu yetmiyormuş gibi sağlı sollu arabaların park edildiği, gelir seviyesi düşük her şiveden konuşan insanların olduğu bir yer bu bazen hoş bazen ise çeşitli sorunlara sebep oluyor tabi.
Pencerenin mermerine vuran yağmur tanelerinin çıkardığı sesler sinirlerimi iyice bozuyor. Ama yine de gece yürümekten alıkoyamaz beni.
Siyah düz bir eşofman siyah düz spor ayakkabı ve tabiki siyah bir mont gece dışarı böyle çıkmalısınız . Hem rahat olmalı hemde gecenin karanlığıyla uyumlu . Unutmadan siyah kısa bere kulaklarınızı kapatmayacak şekilde Rus mafyalarının taktığı cinsten biraz .
Hırsız değilim merak etmeyin sadece dışarda yürürken karanlığın içinde dünyadan uzaklaşmış, asfaltın üstünde kaybolmuş başka bir boyutta yalnız başıma dolaşıyormuş gibi hissetmek hoşuma gidiyor.
Yerlerde çukurlar ve içlerine dolmuş su birikintileri üstlerine her yağmur damlası düştüğünde etrafında oluşan halkalar. Yere bakarak yürürken siyah bir düzlem ve üstünde irili ufaklı halkalar oluşup yok oluyor . Aynı aklımdaki sayısız ve anlamsız düşünceler gibi.
Sigara almalıyım bu saate sigara alabileceğiniz tek yer . Petrol istasyonu .Petrolde her gece aynı eleman olur. Gece uykusu görmeyen yüzü solgun beyaz , gözleri kan çanağı, kafasındaki saç telleri sayabileceğimiz kadar .Nerdeyse her gece uğrarım buraya beklendiği üzere sıkı fıkı iki kanka olduk demek isterdim ama muhabettimizin doruk noktası “buyur” ve “sağol abi” neden biliyor musunuz ? Çünkü o benden de yıkık bir herif yıkıklar böyle olur işte.
Tek kelimesi olan “buyur” neler anlatıyor aslında. Hayattan bıkmış belli bir yaşa gelmesine rağmen hiçbir mesleği veya birikimi olmayan bu saatten sonrada olmayacak olan bu yüzdende varoluş sebebini bile sorgulamayan benim tabirim ile yıkık petrolcü.
Yağmurlu havaları oldum olası sevmem. Ama bir sigaranın en güzel dumanı, rüzgarsız yağmur yağan ılık bir gece karanlığında çekilir ki buda sugötürmez bir gerçek.
Şuan sanki bütün İstanbul’u kendim için kapatmış gibiyim.Gecenin körü üstüne üstelik yağmur yağıyor insanlar işe kalkmak için uykularında.Bir kedi gölgesi dahi yok etrafta. Yıkık ve anormal olmanın böyle avantajları var tabi ki sizde hepten bokunu çıkarmayın.
Birazdan güneş doğup karanlığı tamamen yırtıp attığı an bizim evrenimiz yok olacak . Birazdan alarmlar çalmaya başlayacak işte onlar şavaş borozanları . Hep birlikte ayağa kalkıp dışarı boşalan insan seli onlarda bizim huzur dolu sakin medeniyetimize saldıran büyük ordular . Bunu engelleyecek bir gücümüz yok maalesef. Bu durumda yapacağımız olay çok basit güneşin ilk ışıkları ile beraber kendimize korunacak bir sığınak bulup saklanmak . Orası da tabi ki küçük odanızda ki yatağınız. Saklanıp tekrar sizin vaktiniz gelmesini beklemelisiniz . Ordular geri çekildiğinde tekrar kendi dünyanıza çıkıp kendi hayallerinizi düşleyebileceksiniz. Yıkıklar iki şeyi çok sever işte ;
-Gece ve sigara ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YIKIK MIKIK
General FictionBana sorarsanız iki türlü düşen vardır; -Düştüğü yerde çürüyen -Düştüğü yerde yeşeren Bakalım bizim hikayemiz hangisi olacak.