Telefonum titriyor. "Zzzz Zzzz"
Arayan Cemil.Aynı semtte oturuyoruz. Nerdeyse otuz yaşına gelecek hala düzenli bir işi yok. Şehirdışına Arkeoloji okumaya gitmişti bir sene sonra bıraktı çünkü maddi durumu iyi değildi. Arada sırada hadi gidip define arayalım şehir şehir gezelim ben bu işi biliyorum der. Bir hayalden ibarettir bu.
Üniversiteyi bırakınca dayısının yanına pazarda çalışmaya başladı. Onun da para kazanması gerekiyordu sonuçta. Bir sabah pazara gidiyor Cemil , dayısı 20 kasa kadar domates almış ona , pazarın girişine indirmiş kasaları gerisini sen halledersin diyip kamyona binip gitmiş.
Garibim kesin halleder. İçine kapanık sesiz sakin bir adam Cemil. Pazarın girişinde domatesleri bırakıp bir yer bulup kiralaması gerikiyor. Biraz içlere doğru ilerleyince ufak kiralık bir yer buluyor. Sahibi minyon bir dayı. Cemil dayının yanına gidip ;
"Selamün aleyküm dayı yer lazım bana bura kiralık herhalde ne kadar istiyorsun"
Dayı Cemile bakarak ;
"Aleyküm selam oğlum 120lira ver ben gideyim"
Cemil pazarlık filan etseydin be kardeşim ticaretle uğraşacaksın artık yap bu işleri. Yok Cemo çıkartıp 120lirayı dayıya veriyor. Dönüp domatesleri taşımaya başlıyor.
Pazarcılık zor iştir. Kar kış yağmur dinlemez . Kasaları taşındıktan sonra iki direk dikiyor ipler filan tezgahın üstüne bir branda çekiyor tabi düşe kalka yarımyamalak yapabiliyor bunları. Domatesleri tezgaha diziyor zaten yarısı çürük malın. Garibim Cemo çürükleri ayıklayıp çöpe atıyor.
Çoğu pazarcı bu çürük mallardan para kazanır aslında. Tezgahın önüne kallavi domatesleri dizer kale gibi kalenin arkasına da çürükleri, seçme filan yok kardeşim. Gelen müşteri kaleyi görür iki kilo ister pazarcı da kalenin arkasındaki çürükleri doldurup müşteriye verir.
Cemo tezgahı hazırlar birde etiket yapar şekilli şüküllü kilo 3 lira...
Geçer tazgahın başına ya Allah Bismillah.
Gerçi 120 lira dayıya verdi malın yarısı da çöpe gitti sermayeyi kurtarırsa kâr sayılır.Başlar bağırmaya ;
"Gel abla gel kilo 3 kilo 3 "
Bu bağırma işi görüldüğü kadar basit değildir. Meziyet ister gırtlak ister özgüven ister bağırırken kendini kaybetmelisin sanat yapıyor gibi hissetmelisin...
Cemo affedersiniz odun gibi adam .Birkaç müşteri geliyor Cemo tartıyor bakıyor 999 gram bir domates daha atıyor poşete 1.079 gram. Buyur ablam diyip uzatıyor.
Buradanda kaybediyor her kiloda 100gram yirmi kasa malda 20 kilo yapar. Cemo garibim 60 lira daha içerde . Ah dürüst Cemo ahh.Dürüst ve inatçı kardeşimiz emek veriyor uğraşıyor didiniyor malın nerdeyse tamamını satıyor. Herilan sana Cemo.
Biraz vakit geçince üstünde önlük ile biri geliyor. Cemoya bakarak ;
"Selamün aleyküm birader burada bir daha domates satamazsın"
Gelen iki tezgah ötede kalabalık aile olarak pazar işi yapan başka bir domates satıcısıdır. Cemo acemi olsa da çürüksüz uygun fiyata mal satınca müşteriler tercih etmeye başlıyor. Buda diğer tecrübeli satıcıları rahatsız etmiş olacak. Bir daha burada tezgah açmasını istemiyorlar.
Cemo kısık bir ton ile ;
"O neden ki ?" Diye soruyor . Ve curcuna başlıyor. Bir iki tekme tokat yiyen Cemoyu etrafta bulunanlar kurtarıyor. Ah Cemo vah Cemo.Gün biterken dayağını da yiyen Cemo dayısının yanına gidiyor. Malı ona dayısı almıştı. Borcunu ödeyecekti.
Dayısı oturmuş çay içerken Cemoyu görünce ;
"Bitirdin mı malı yigenim" diyor"Bitirdim dayı ne kadar sana borcum" diye yanıtlayan Cemo gün sonunda masrafları düşünce 360 lira toplamıştı.
Dayısı;
"Aferinlan sana aslan parçası. 350 lira ver ban gerisi senin kârın"
Garibim Cemo sesini çıkarmadan 350 lirayı çıkartıp dayısına veriyor.Sonuç olarak;
Bel ağrısı,ses kısıklığı,burun akıntısı, birkaç morarıklık, yorgunluk ve karşılığında kazanılan 10 lira iki çay içersin artık Cemo boğazın yumuşasın aslanım...
Bir daha ki hafta pazara çıkmadı Cemo. Pazara gitmeyince dayısı annesine ;
"Bu mıymıntıyı bir daha yanıma gönderme" demiş.Ah Cemo vah Cemo .
Telefonu açtım. Cemo heyecanlı bir ses ile ;
"Yırtık kivre yırtık!"...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YIKIK MIKIK
General FictionBana sorarsanız iki türlü düşen vardır; -Düştüğü yerde çürüyen -Düştüğü yerde yeşeren Bakalım bizim hikayemiz hangisi olacak.