Kapıdan içeri girdin. Sabah ilk iş temizlik. Birkaç aydır burada çalışan suratsız biri sana temizlik malzemelerinin yerini gösterdi ; paspas atılacak.
Kovayı aldın tuvalette su dolduruyorsun, boş boş kovanın içinde köpüren suyu izlerken düşünüyorsun; ben burada ne yapıyorum?
Krem rengi geniş laminet parkeler. Paspası her ileri geri salladığında aklına burada biraz çalıştıktan sonra neler yapacağın düşüyor. Bir anda ürperiyorsun ya hep burada kalır her sabah bu işi yaparsam ?
Paspas işinin bitmesi ile az önceki suratsız bitik eleman tekrar geliyor ve sana yapacağın işi gösteriyor. Çok basit müşterilerin deneyip almadığı ürünleri katlayıp eski yerlerine koymak .
Suratsız yaklaşık yedi aydır burada çalışan bir bayan eleman. İktisadi birimler fakültesinden mezun. İş bulamamış ve oda buraya girmiş kasiyer tanıdığı vasıtası ile. Umudunu kaybetmeye başlamış, burada kalıp belki müdür yardımcısı ardından müdür olabilirim diye düşünüyor. Tabi bir 7-8 yıl sonra filan herhalde .
Saat ilerledikçe müşteriler gelmeye başlıyor. Bitmek tükenmek bilmeyen istekler;
"Bunun pembe renkli olanı var mı acaba?"
"L beden getirir misin?"
"Dar paça bulabilir miyim?"
"Bunun fiyatında indirim yapma imkanınız var mı""Hemşehri sayılırız yap birşeyler"
( Nereli olduğumu bile sormamıştı.)Küçük çocuklar ortalığı dağıtıyor. Ergen yaştaki arkadaşlar soyunma kabininde sayısız kıyafet deneyip fotoğraf çekiyor.
Dayılar imkansız taleplerde bulunuyor.
Kilolu arkadaşlarımız XXXXL beden soruyor;
"Maalesef beyefendi" dediğimde bana tepki olarak;
"Bu ne biçim işletme kardeşim" diye hayıflanıyorlar.Sanki ben dikiyorum anasını satayım ben ne satınalmayım ne de işletmeci benim tek yetkim reyon dizmek.
Öğlen saati gelene kadar affedersiniz ama bokum çıktı. Oradan oraya koşmaktan,bitmek bilmeyen sorulara yanıt vermekten, azarlanıp hakaret edilmekten...
Hani sadece reyon dizecektik basit bir reyoncuyduk biz...
Öğlen oldu yemek saati geldi oldukça yoruldum ve acıktım. Suratsız yanıma gelerek;
"Hadi git yemeğini ye gel senden sonra ben gideceğim geç kalma"Yemek yemenin belli bir saati ve süresi yok. Sürekli gelen giden müşterilere yemek saati mağaza kapalı deme şansınız yok tabiki.
Hemen dışarı çıktım ekmek arası birşeyler yaptırdım hızlıca yedim. Saatlerdir sigara içmiyordum. Başıma ağrılar girdi. Hemen yaktım şerefsizi. Sağlam bir asıldım izmarite "cosss" hızlıca kaymaya başladı sigaranın üzerindeki kırmızı kor. İş saatleri içerisinde sigara içmek yasak. Hayattaki en sevdiğim aktiviteye bile ambargo koydular.
Mağazaya girdim çalıştığım kata doğru merdivenlerden ilerledim. Suratsızın yanına vardığımda bana kızmış gibiydi tipsiz.
Ve konuşmaya başladı;
"Çok geç geldin! Bir daha tekrarlanırsa müdür yardımcısına iletirim" dedi ve gitti.Mübarek bu nedir ? Sanki bana cenneti vereceklermiş gibi nefes almadan çalışmamı talep ediyorlar hayır dikte ediyorlar... Verecekleri ücret kira ve fatura giderimi ancak karşılayacaktı.
Akşama kadar aynı hengame devam etti. Sigarasızlık iyice kafama vurmaya başlamıştı. Bir ara suratsızı boğacak gibi oldum. Avucumun içi ile alnıma bir şaplak patlatıp kendimi sakinleştirmeye çabaladım.
Başım dönüyordu. Etrafındaki kalabalık hızla hareket edip bir anda duruyor, bütün sesler birleşip beynimin içerisinde bir uğultuya dönüşüyordu.
Kendimi hızlıca yangın merdivenine attım . Elimi cebime atıp bir sigara çıkardım. Hızlıca ağzıma götürüp çakmağı ateşledim. "Cosss"
Sakinleşiyorum. Kaygı seviyem düşüyor. Beynime nikotin girince kendime gelmeye başladım. Yarın sabah burada olmayacağım. Kesinlikle gelmeyeceğim. Hayır !
Akşam olur olmaz. Direkt mağazadan dışarı attım kendimi . Hemen eve doğru yol aldım . Bir daha değil buraya gelmek önünden bile geçmeyeceğim.
Lanet olsun ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YIKIK MIKIK
General FictionBana sorarsanız iki türlü düşen vardır; -Düştüğü yerde çürüyen -Düştüğü yerde yeşeren Bakalım bizim hikayemiz hangisi olacak.