Beş Dakikalık Yıl

318 35 24
                                    

Yavaşça defterime ilk mürekkebimi akıttım. Sağ üst köşesine '31.12.2015' yazdım. Kalemimin sayfaya dokunduğu her an, acılar da benim kalbime dokunuyordu; yavaşça harf harf biten mavi mürekkep gibi, geçen her an, saniye saniye ümidimi bitiriyordu. Alışmıştım gerçi her 31 aralık gecesi, aynı camın önünde, loş bir ışıkla bu defterde buluşmaya. Düşünmek yerine, sadece yazmaya karar verdim. Belki bu son kalem tutuşum olacaktı.

'Sevgili kitap diyemeyeceğim kadar kısa, sadece yazılmış birkaç sayfadan oluşan ölü canlı. Evet ölü canlı. Her şeye anlam yüklemek ruhumda var. Yazdığım bu sayfa, bir zamanlar belki de koca bir çınar değil miydi? Şimdiyse bizlerin acısını yazması, seslerin yetmediği yerde harflerin yaşama tutunması için kullanılan bir yaprak. Bizim için kendini feda eden ağaç, sen duy bari sesimi. Ya sen, ya o. Seninle her yıl aynı gün buluştuk sayfalarında. İçimi döktüm sana. Merhaba yine umut dolmaya çalışan umutsuz bir aralık gecesi.

Belki de benim sınavım oydu, Kerem'di. Kerem'le tanışmadan önce hayata anlam yüklemezdim. Sadece yaşardım. Düşünmez hiçbir şeyi, herkesi yargılardım. Çocukları sevmez, saf küçük varlıklar derdim. Halbuki şimdi çocuk bir ruha sahip olmayı ne çok isterdim. Aşka inanmaz, beyinde oluşan duygusal bir hastalık derdim. Şimdiyse acı veren bir aşkın vücut bulmuş haliydim. Fazla fazla güler, kimseyi ciddiye almaz, acısı olan abartıyor sanıp dalga geçerdim. Ama şu an acı beni hem ayakta tutan hem de yıkan, benliğimin en ironik parçasıydı. Ama en önemlisi yılbaşından nefret ederdim. O yılbaşı ruhu ne hiç tatmamıştım. Ziyafeti insan her gün çekebilir, her gün partilerde eğlenebilir, her gün birbirine hediye alabilir derdim. Sonra o geldi, yine bir yılbaşı gecesi beni hem kendine hem yılbaşına aşık etti. Herkesin benim gibi imkanları olamadığını, insanların yılın son gününü kendilerine özel kılmak için maddi manevi ne kadar şey biriktirdiğini gösterdi. O an kendimden nefret etmiştim, ne kadar bencilim diye. Ta ki :

'Kendinden nefret etme, sen kendinden her nefret ettiğinde; başka biri daha kat kat kendinden nefret etmeye başlıyor.'

diyen Kerem'i duyana kadar. Merak etmiştim. Kim ki o diye sormuştum.

'Senin yaşadığın her duyguyu ben on kat daha fazla yaşıyorum. Hadi gel sen kendini bir sev, ben seni on seveyim. Senden nefret etmemi istemezsin değil mi? O zaman hem kendini, hem beni çokça sev.'

İşte bizim hikâyemiz böyle bir yılbaşı gecesi saat tam 23.55'de başlamıştı. Bizim yılbaşımız 23.55'di. Hep, 'Nazar değmesin bize, adım adım yaşayalım her şeyi.' derdi. Bu yüzden yılbaşını bile yarım kutlar, yılbaşına beş kala dururduk. O beş dakikayı dolu dolu yaşardık. Bizim bir yılımız herkesten erken başlardı.

Şaşırmıştım gerçi onun gibi soğukkanlı biri beni nasıl sevebilir diye? Hiç birini sevecek bir tip değildi Kerem. Sonra öğrendim ki, onun bu yaşına kadar tek sevdiği şey yılbaşıymış. Yılbaşı ruhundan bir parça koparıp, benim için aşk yapmış.

Fakir bir ailede doğmuştu Kerem. İstediği oyuncaklara, kitaplara kavuştuğu tek gece yılbaşıymış. Her zaman dışlanan biri olmuş. Küçüklükten gelen bir güç, soğukkanlılık vardı onda. Ailesini gururlandırmak için, hayallerini gerçekleştirmek için çabalamış. Adli tıp görevlisi olmak, ilginç ama onun en büyük hayaliymiş. Öyle de olmuştu zaten. Ben gazeteci, o adli tıptayken, bir haber için karşılaşıp tanışmıştık.

O yılbaşı gecesinden sonra, farklı bir yola girmiştik. Ben hayatımda duygulara yer vermiştim, o da kendi yılbaşı ruhundan bir tutam aşka. Her şey güzeldi, umut vardı. 31 aralık geceleri neşeyle, aşkla doluydu. Saçlarım tarçın kokardı. Sırf bu yüzden tarçınlı kurabiye yapardık yılbaşında. Çikolatalı kurabiyelere yer yoktu bizim için. Bizce kış en güçlü mevsimdi, kışın havaya inat ruh bulan kardelen kıştan da güçlü, en sevdiğimiz çiçekti. Ve mum da insanlığın sembolüydü. Her yılbaşı oturup bir mumun sönüşünü izlerdik. Çünkü mum fedakardır, kendi kendisine faydası olmaz. Ama bunu bilerek yanmaya devam eder. Git gide küçülür, kısalır ama çevresine ışık verir. Çevresini aydınlatmak için kendini yavaş yavaş ölüme terk eden mum... '

Yılbaşına Beş KalaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin