.prologue. | Yabancı

7.3K 300 188
                                    

♣

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Soğuk rüzgar, sevgili eşimin yoğun isteği üzerine boyanan sarı saçlarımın arasından süzülüyor, boynuma değip vücudumu titretiyordu.

Oturduğum bankın neredeyse her yeri boş kalmıştı, zayıf bedenim yüzünden. Az ileride olan çocuk parkından gelen, çoğu kişi için ürkütücü ama benim için huzurlu sesi dinledim. Esen yel salıncağı sallıyordu. Yavaş sallanan eski salıncaktan gıcırtılar çıkıyor ve bu, kulağıma hoş geliyordu bir şekilde.

Boştu park. Başlamak üzere olan yağmur ve huzurlu seslerle yalnız başımaydım.

Neden burada olduğumu bilmiyordum, sadece nefes almak, kaçmak istemiştim evden. Adeta hapis olduğum koca ev, eskiden bana mutluluk verse bile şimdi mahkum gibi hissetmeme neden oluyordu. Derin bir nefes aldım. Soğuk hava boğazımı üşütse de ciğerlerime soludum yavaşça.

Daha sonra ise bankın diğer tarafında bir beden hissettim. Kapalı gözlerimi ağırca araladım ve korkakça baktım kim olduğuna.

Bir yabancıydı.

Yüzünde nereden geldiğini bilmediğim samimiyeti ile dolu bir gülümsemesi ve esmer teni dikkatimi dağıttı önce. Daha sonra ise yanından ayrılmak için ayaklandım güçsüzce. Bu hareketime karşı kaşlarını çattı yabancı.

Gülümsemesi hafifledi ve oturduğundan dolayı kısalan boyu yüzünden kafasını kaldırdı. Yabancı, en az kendisi kadar yabancı olan bakışlarını gözlerime değdirdi.

Gözlerimi kaçırmakla yetindim sadece. Parktan ayrılmak istemiyordum, kaçtığım için büyük azarlar yiyecektim eğer eve gidersem.

Az önce kalkmış olduğum, yabancının oturduğu bankın boş yerine geri yerleştim. Bir sorun çıkmamasını istiyordum; tam şuan eşimin gelmesi gibi. Kendimi yanlış bir şey yapıyormuş gibi hissettim bir süre ikimizde sessizce otururken. 'Sadece oturuyorsunuz' diye mırıldandım defalarca kendimce.

Sadece oturuyorduk.

Sessizlik ikimizi de esir almıştı fakat bundan şikayetçi değildim, huzur bulmuştum. Oturduğu andan itibaren bakışlarını üstümde hissediyor olmam ise beni geriyor ama korkutmuyordu. Normalde tanımadığım biri ile göz göze geldiğinde bile ürküp ortamdan kaçan ben aynı bankta bir yabancı ile oturmuş sessizliğe gömülmüştüm.

"Yüzünüze ne oldu hanımefendi?" Derin sessizlik yabancının derin sesi ile bölündüğünde kesik bir nefes aldım. Onunla susmuş olabilirdim ama konuşmak fazlaydı benim için.

Kabalık etmemek için bakışlarımı ürkekçe yabancıya döndürdüm, karşımdaki yaşlı ve rüzgarda sallanan dallarının oluşturduğu tabloya benzer görüntüyü izlemeyi bırakıp. "Yara." Diye mırıldandım. Kendim bile zor duymuşken sesimi , başkalarına duyurmama da imkan yoktu ki.

Ancak yabancı beni duymuştu.

"Bir kaza mı geçirdiniz?" Çekingen bir şekilde konuşmuştu. Beni kırmamak için çabaladığına inanmak istedim o an. İnsanları kırmayan kişilerden biri ile konuştuğum için tanrıya şükretmeliydim.

O böyle söylediğinde ince parmaklarım yüzümdeki yaralara ulaştı. "O kadar kötü mü gözüküyor?"

Ve gülümsedi yine. 'Güzel gülümsüyor' diye düşündüm. Güzel gülümsüyor, bu yabancı.

"Hayır, her türlü güzelsiniz, hanımefendi." Gülümsediğinde dolgunlaşan elmacık kemikleri yakışıyordu ki ona, 'yabancı' demek istedim. 'Güzelsin.'

Bana iltifat ettiği için konuşamadığım da kıkırtısını duydum. Bu, duyduğum en güzel gülüştü. Daha sonra devam etti. "Biraz meraklıyım." Dedi. "Güzel yüzünün bir kısmını kapatmış yaralar nasıl oldu, hanımefendi? Kusuruma bakmayınız lütfen." Sürekli beni incitebileceğini düşünüp kelimelerini değiştiriyordu, bu kibar yabancı.

Ona cevap vermek için dudaklarımı aralıyordum ki pahalı arabasının kapısını sinirle çarpan ve bize doğru gelmeye başlayan eşimi gördüm. Gözlerim şokla büyüdü anında. Yabancı bu hâlimi görmüş baktığım yöne çevirmişti bakışlarını.

Sevgili eşiminin yabancıyı yanımda görmüş olabileceğini düşündüğümde nefesim kesilmiş ve yerimden adeta fırlamıştım. Hızla parkın diğer çıkışına doğru koşmaya başladım.

Arkamda bıraktığım yabancı neler olduğunu anlamamış "Hey! Hanımefendi nereye gidiyorsunuz?!" Diyerek bağırmıştı bana.

Arkamı dönmeden hızımı arttırdım. Yabancıyı endişelendireceğimi düşünüp ona doğru bağırdım. "Teşekkürler yabancı!"

Ve hızla parktan çıktım. Nereye gittiğini bilmediğim sokaklarda sevgili eşimden kaçtım tüm gün boyunca.

keep quiet, rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin