.7. | Kurtuluş

2.3K 244 307
                                    

Yine büyük hapisanemdeydim.

Dün olanlardan sonra aynı evin içinde Taehyung'dan kaçıp durmuştum. Gece her ne kadar beraber uysak da, sabah erkenden kalkıp oturma odasına inmiş, o oturma odasına inice mutfağa gitmiş, o mutfağa geldiğinde ise salona gitmiştim. Onunla yüz yüze gelmek istemiyordum.

Aslında bütün gün karşısında durup yanağımda oluşturduğu kızarıklığı onun gözüne sokmak isterdim fakat cesaret edememiştim işte.

Yuna'nın "Efendim size bir yorgunluk kahvesi yapmamı ister misiniz?" Diyen sesini duyduğumda elimi yanağıma yaslıyormuş gibi yaptım ve yanağımı gizledim. "Hayır, teşekkür ederim Yuna."

Bana küçük endişe barındıran bir şekilde bakmış ardından gülümsemişti. "Siz nasıl isterseniz."

Taehyung aşağı katta sabah kahvaltı etmediği için yemek yiyordu büyük ihtimalle çünkü çatal kaşık sesleri geliyordu. Ben ise o aşağı katta olduğu için yukarı kata çıkmıştım. Yatak odasında yatağa uzanmış dizlerimin üstünde ki kitaba garip bakışlar atıyordum. İlk aldığım zaman konusu güzel gibi gelmişti ama şimdi hiç ilgimi çekmiyordu.

"Ah cidden..." diye bıkkınlıkla mırıldandım ve yataktan kalktım. Kitabı komidinin üzerine bıraktım ve ani bir aşağı inme kararı verip merdivenlere ilerledim. Adımlarım temkinliydi çünkü ayağımı zorlamamaya çalışıyordum.

Taehyung ise iner inmez karşıma çıkmıştı. Benim inmemi mi bekliyordu cidden! "Sonunda yanıma geldin demek?" Dedi beni küçümsediğini belli ederek.

Onunla, onun aptal tartışmalarının içine girmeyecrktim bu sefer. Umursamadım ve oturma odasına gittim. Koltuğa yavaşça kurulduğumda onun da benim peşimden geldiğini görmüştüm.

Karşımda ki tekli koktuğa oturmuş yüzümü inceliyordu. "Yüzümün neyini inceliyorsun Taehyung? Az mı zarar vermişsin çok mu onu mu kontrol ediyordun?" Dedim aynı onun umursamazlığında.

"Cesaretinle gurur duydum açıkcası." Alaycı alkış sesi kulağıma ulaştığında kafamı onun tersi yöne çevirdim. Katlanamıyordum ona.

En az onun alkışında ki alay kadar alaycı bir şekilde konuştum bende. "İnan ne sen, ne de gururun umrumda değil."

Küstah gülüşü zaman geçtikçe daha da yok olurken onun daha da sinirlendiğini anlmak benim için hiç zor olmamıştı. "Umrunda olmadığı için mi hâlâ bizim evimizdesin? Hani şu hapis olduğun evimiz? Hah, açıkca korktuğunu söylesene sen." 'Evimiz' diyerek vurgu yapmış ve gülmüştü. Beni sinirlendirmek için yapıyordu, başka bir açıkşaması olamazdı bunun!

"Çok sevgili kocacığım Kim Taehyung, beni eve kilitlediği ve beni darp ettiği için korkuyorumdur belki de? Olabilir değil mi?" Kelimelerimi tek tek seçiyordum cümle kurmak için. Bir tartışmaya daha sebep olmak istemiyordum, aksi takdirde zarar alan tel taraf ben oluyordum çünkü.

Gözlerini kıstı ve harelerini göz bebeklerime sabitledi. "Ailenin yanına mı gitmek istiyordun? Oh üzgünüm, gidemezsin değil mi? Çünkü onlar daha senin evli olduğunu bile bilmiyorlar. Gerçekten çok yazık, adına çok üzüldüm..." yapmacık sesi zaten sinirli olan beni daha çok sinirlendiriyordu.

Ya da kırıyordu mu demeliyim?

"Söylesene" dedim yerimde doğrulurken. "Beni zayıf noktam olan ailemden vurup, sonra yıkılışımı izlemek sana zevk mi veriyor?" Dedim. Oldukça ciddi, gergin, biraz da kırgındım.

Kafasını salladı ve beni onayladı. "Evet, oldukça zevk alıyorum." Ardından güldü.

İnsanların duygularını önemsemeyen adî herifin tekiydi.

Tam bir şeyler söylemek üzere ağzımı aralıyordum ki zil çalmıştı. Taehyung'ın bakışları anîden kapıya döndü aynı benim gibi. Bildiğim kadarıyla bir misafir beklemiyorduk, yani en azından ben beklemiyordum.

Kapıyı açmak için bir hamlede bulunmadım çünkü Taehyung asla kapıyı açmama izin vermezdi ve bu konuda herkesi uyarmıştı. Beni kimseyle görüştürmüyordu bile, daha ötesi yoktu zaten.

Hafifçe yerinden kalktı. Benim ise az önce söyledikleri yüzünden gözlerim dolmuştu. Ben kırılgandım, öabucak ağlardım ve bunun üstüne ailem, benim için çok özeldi ve o bunu biliyordu. Hiçbir zaman beni bununla vurmakta çekinmezdi.

Taehyung'ın kapıyı açtığında ki "Buyrun?" diyen hayretler içinde sesini duyduğumda merakla gözlerim kapıya dönmüştü. Gördüğüm polis uniformalı görevlilerle gözlerim ve ağzım şaşkınlıkla aralandı anında.

"Kim Taehyung?" Dedi en önde duran polis. Taehyung'ı neden soruyorlardı ki? Cidden burada ne oluyordu?

"Evet, benim?" Dedi Taehyung ve polislere hayretler içerisinde bakmaya devam etti. Daha fazla dayanamadım ve oturduğum koltuktan kalktım. Taehyung'ın yanına doğru ilerlerken polislerin gözü beni bulmuştu.

Berbat bir haldeydim ve bu yüzden bir süre takılı kaldı bakışları bende. Daha sonra ise Taehyung'a tekrar döndüler.

"Eşiniz Kim Chaeyoung'a şiddet uyguladığınız gerekçesi ile bizimle karakola gelmelisiniz."

Hemen ardından kulaklarımda çınlayan kelepçe sesi ve hızla üstüme çekilen Taehyung'ın şaşkın bakışları ulaştı bana.

"Ne? Böyle bir şey yok komiser bey! Kim beni şikayet etti, ne oluyor- hey o kelepçeyi daha hiçbir şey kesin değilken takamazsınız!" Her ne kadar itiraz etse de kelepçe ait olduğu bileklere takılmıştı.

Ben ise olanları salonun ortasından donmuş bir şekilde izliyordum.

"Chaeyoung bir şey söylesene! Benim öyle bir şey yapmadığımı söyle onlara!" Dedi Taehyung içindeki tehdidi sadece benim anlayacağım şekilde.

Onu korumak için bir şey söylemedim. Söylemem gerekiyorsa dahî söyleyemedim çünkü en ufak bir mimiğimi bile hareket ettiremiyordum. Saniyeler içinde gerçekleşen olaylar, cidden benim için zamanı durdurmuş gibiydi.

Polis memurları Taehyung'ı götürmek için ensesinden tutmuş ve kapının önündem ayrılmışlardı.

Polislerin hemen arkasından ise çok alışık olmadığım tanıdık yüz bakış açıma girdi.

Yabancı.

Yabancı?

Zaman sadece benim için durmuş, duygularım elimden alınmıştı sanki tepki vermemem için.

Gözümde akmayı unutan göz yaşları eşliğinde, "Yabancı?" diye fısıldadım uzun zaman önce yapmam gerekeni yapıp.

Sürekli hayal ettiğim şey gerçekleşmişken neden acı çekiyorum, Yabancı?

Neden acı çekmeye mahkûmum?

Sonra ise gülümsedi bana verebileceği en büyük ve en anlamlı hediyeyi vererek.

Tanrı cidden bana oyun oynuyordu.

Sonunun iyi bitmesini istediğim bir oyun.

Kurtuluşu olmayan bir oyun.

Kitabın başından beri bu bölümü hayal ediyordum, umarım beğenmişsinizdir♥

keep quiet, rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin