1. BÖLÜM/ BULUŞMA

234 6 0
                                    

Gözlerinden okuduğum pişmanlık... Neydi bu? Neden bunca yıl sonra gelmişti? Neden tam bu zamanda. 5 yıl olmuşken tekrar çıkmak niye? Sonunda dilimin bağı çözülmüştü. "Senin burada ne işin var?" Gözlerimin dolmasını engellemiş olsamda sesimin titremesini engelleyememiştim. Gözleri farklı bakıyordu. Üzgün ama değil. Pişman ama değil. Peki ne? Cevabı olmayan bir soru kelimesi gibiydi.

"Sadece seni özledim..." sesindeki o ifade ve ton beni yerden yere vururken korktuğum şey olmuştu. Gözlerimden düşen yaşlar ona ulaşmak istemezcesine hızla akıyordu. Durmak için mücadele veriyordu. Fakat galip gelemedi. Gözyaşlarım usulca akmaya devam etti. Gözlerine kenetlenmiş gözlerim suskunluğunu koruyordu.

Sonunda sessizlik onun dudaklarından  düşen kelimelerle bozuldu. "Çok pişmanım... Özür dilerim.  B-ben sana bunları yaşatmak istemedim. Ben sadece... Ah! Bilmiyorum. Seni çok özledim. Dayanamadım." Güldüm. Bu gülüş mutluluktan çok alaycı bir gülüştü. "Senden her gün daha fazla nefret ettim. Biliyor muydun? Bunu yaparken. Ben sokakta kalırken. Hiç mi aklına gelmedi? Hiç mi sevmedin beni? Acıyla bağıran gözyaşlarım seni hiç mi yolundan döndürmedi? Bunun  olacağını biliyordun. Senden nefret edeceğimi. Neden geri geldin? Onu benden koparmak için mi? Ne saçmalıyorum? Sen onu hiç istemedin ki!"

Titreyen sesim onun kalbine ulaşmış mıydı? Bilmiyorum. Fakat bana acıyla bakan gözleri dolmuştu. Ve bu beni susturmaya yetmişti. Kendimi topladım. Güçlü görünmeliydim.

"Senden sadece bir ricada bulunacağım. Merak etme bu son olacak. Sadece buradan geldiğin gibi sessizce git. Ve onun karşısına çıkma.  Çünkü beni ondan ayıran sen olamazsın. Bunu kimse yapamaz. Lütfen git."

Kendimi onun karşısında güçlü göstermek istesem de olmamıştı. O günkü kadar saf ve aptaldım. Şuan ona sarılmak istesem de kendimi tutmalıydım. Kapının açılma sesiyle ikimizin kafası da kapıya döndü.  O... O gelmişti.  Elim ayağıma dolanırken onun gözleri odayı taradı. Beni bulduğunda durdu ve bana doğru koşmaya başladı. Hızlıca üstüme atladı ve kollarını sıkıca sardı.

"Anneciğim. Sen ağladın mı? "

Sesindeki masum ton beni yerden yere vurdu. Üstümden indi. Gözlerini Yağız'a dikti. "Hey İzmirli! Benim annemi sen mi ağlattın?" Konuşurken işaret parmağını tehditkar bir şekilde salladı.

Yağız'ın şaşkına dönmüş yüzü bana odaklanırken ona bakmakta ısrarcı olan gözlerim benden bağımsız bir şekilde onun tam gözlerinin içine baktı. Ve Yağız'ın gözlerinde hiç gormedigim bir duyguyu yakaladı.  Heyecana karışmış şaşkınlık.

Deniz yanımdan ayrıldı ve Yağız'a doğru koştu. Ona sarılması beni şaşkına çevirirken Yağız inanamadığım bir şekilde mutluydu.

"Yağız sen annemin çokkk eski bir arkadaşısın. Bu yüzden senden bir şey isteyeceğim. Babamı bulmama yardım eder misin?"

SECRETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin