"Senin yüzünden dikkati dağılıyor, onun sonu olacaksın, bunu anlamıyor musun?" Kel adam yüzündeki öfkeyle sarışın kızın endişeli bakışlarını delip geçti. Elinde tuttuğu silahla bilinçsiz bir şekilde silahın tetiğini çekti. Bunu yapmayı bilmiyordu, yani silahı ateşleyebilmek için tetiği çekmesi gerektiğini bile bilmiyordu ama görmüştü, defalarca savaşa girdikleri gök halkının silahları nasıl kullandığını gördü ve sarışının silahını alarak onu sarışın üzerinde denemeye karar verdi.Komutan ona çok kızacaktı, onu affetmeyecekti ve belkide hayatına mal olacaktı ama kel adam bunu düşünmek istemiyordu. Düşünebildiği tek şey komutanın yeniden o yola girdiği ve bir an önce rüyadan uyanması gerektiğiydi. Sarışın elini kaldırdı ve kel adamı sakinleştirmeye çalıştı. Yanlış bir şey yapmasından korktu, komutanla olan sıcak anlarından sonra Arkadia'ya dönmek zorunda olduğu için ayrılmasından sonra karşılaştığı kel adam dolayısıyla afalladı. Korktuğunu gizleyemedi. Komutana karşı olan bazı kendine halen itiraf edemediği duygulardan sonra kel adamın onu öldürme düşüncesi onu yerle bir etti, daha yeni böyle duygularla karşılaşmıştı ve duyguların ne olduğundan emin olana kadar hatta emin olduktan sonra bile kendisiyle kalmasını isteyecek kadar hak ettiğini düşündü. Kendi sözleriydi, daha fazlasını hak ettiler. Komutana bunu ilk söylediğinde onu oldukça yumuşak ve kendisine özel olup olmadığını bilmediği kadar sıcak dudaklarının dudaklarına dokunma hissi, sarışın belki de eriyip gidebilirdi. O an neden esmerden dudağını ayırdığını bilemedi.
Kalbinde bir çarpıntı oldu ve bu alışılmadıktı. Bir kez daha hatırladı.
"Belkide yaşam hayatta kalmaktan fazlasıdır ha, daha iyisini hak etmiyor muyuz?" Sarışın daha ne diyeceğini bilemedi. Kendini ağzına düşen bu cümleyi söylemek zorunda hissetti. Esmerin yaşama karşı nefretini gördü, yaşadığı ve yaşamadığı davranış biçimlerine karşı olan korkusunu gördü. İlk defa güçlü ve herkesin korktuğu on iki klanın komutanının bir şeyden korktuğunu gördü. Ve evet, komutan yaşamaktan korktu, ama bu yaşamaktan kastım nefes alarak, nefes vererek, ölmeyecek kadar yemek yiyerek, özgürlüğün için zaman geldiğinde tereddütsüz savaşarak, yeri geldiğinde halkın için fazlaca fedakarlıklar yapmak değildi. Bu yanlıştı, komutanın daha fazlasını hak ettiğini görememesi belki de görüpte bundan korkması yanlıştı. Sarışın, esmerin her zaman halkına karşı kendini belkide on adım geride tuttuğunu biliyordu, ama esmer çok daha fazlasını hak etti. Kendisini onu buna ikna etmek zorunda hissetti.Ve pekala, içindeki komutanın yaşamdan korkma duygusu onu mahvetti ve kelimeler hızla ağzından döküldü. Belkide bu yanlıştı, belkide haddini fazlasıyla aştı. Derin bir nefes alacak vakti bile yoktu. Kalbi ortamın havasının birden değişimi karşısında hızlandı. Olacaklardan haberi varmış gibi göğe yükseldi. Bu sefer o korktu, komutan inancı halen tam anlamıyla olmasa bile buna inanmak istedi, sarışının sözleri ona ilham verdi, az sonra sarışının dudaklarından çalacağı öpücük için ona cesaret verdi. Daha iyisini hak edip etmediğini bilemedi, ama bildiği bir şey varsa sarışın her şeyin daha iyisini hak etti. Ve ona elindeki her şeyi, yer yüzündeki her şeyi, dünyayı vermek istedi.
Sarışın haddini aştığını düşünürken içine bir ürperme girdiği için esmerin sonraki hareketini yakalayamadı. Dudaklarındaki sıcak dudakların hissi dudaklarından kalbine doğru ilerleyen yolun fokurdamasına ve beyninde havai fişeklerin çatışmasına yol açtı. Esmerin daha iyisini hak ettiğini düşündü, bu yüzden dudaklarını onunkine bastırarak ona cesaret vermek istedi.
Dudaklarının birbirine olan, birbirlerini tamamlayan bir yapboz parçası gibi dans etmeleri ikisini de hayrete düşürdü. Bu mümkün olamayacak kadar güzeldi, çok iyi hissettirdi. Öpücük o kadar utangaç başladı ki, esmer sarışının tepkisine öylesine korktu ki, sarışının, esmerin daha iyisini hak ettiğinden bu öpücük yüzünden vazgeçtiğini düşündü. Bu düşünce beynini silahla vurulmuştan beter etti, öylesine kanser bir düşünceydi, onu hasta etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Second Chance
FanfictionHiç bu denli çaresiz hissetmedi, pekala onun ölümünü ele almazsak daha önce böylesine elinden hiçbir şey gelmiyormuş gibi hissetmedi. Onun ölümünü, hızla kan kaybedişini ve kendi sözlerine olan inancını sürpriz söyleyişini hatırladığı her dakika göz...