10 • Tütün
Finding Hope - 3:00 AM
*saltation için bir spotify çalma listesi oluşturdum. profilimdeki linkten bakabilir ve isterseniz bölümleri oradaki şarkılar eşliğinde okuyabilirsiniz*
-
Hayatı belki de tam bir karmaşa olabilirdi, ama Jimin gerçekten de bu öğretme işini kavramaya başlamıştı, oysa ilk başlarda bunu seveceğini hiç düşünmezdi. Bütün bu durum onu birazcık da olsa gururlandırıyordu.
"Geri kalanıyla ne yapacağım?" Diye sordu Dahye. Küçük eli, el yapımı kalemin ucunu çok sevimli bir şekilde kavramıştı.
Jimin gülümseyerek çömeldi ve "Hiç kalmamalı," diye hatırlattı. "Neden arka tarafta tekrar deneyip kontrol etmiyorsun?"
Tombul yanakları dışa doğru öfkeyle şişerken kağıdını çevirdi. Jimin, küçük olanın bölme işlemini tekrardan yaparken gösterdiği hayal kırıklığına gülmek istiyordu.
Dahye ve diğer üç çocuk hâlâ orta düzey uzun bölme işleminde zorluk yaşıyorlardı, bu esnada diğerleri ise çalışma sayfalarında sonraki sayfaları karıştırmakla meşguldü. Jimin, kalanlarla birlikte ondalıklı sayılara geçmeden önce bu dört yavrunun onlara yetişmesini beklemek istemişti.
"Bunlara ne zaman ihtiyacım olacak?" Küçük bir yavru sızlanarak konuştu - Jimin, isminin Jiwoo olduğunu hatırlattı kendisine.
Bu soru Jimin'e ilk kez soruluyordu. Yine de bu yakınma onu pek şaşırtmamıştı. Bunun yerine şöyle bir cevap verdi: "Marangoz olmayı hiç düşündünüz mü? Ya da mutfaklara yardım etmeyi?"
"Mutfak olmaz," diye mırıldandı Jiwoo.
Jimin, onun nasıl bir yol izleyeceğini az çok biliyordu ama bu kelimeler yine de komik gelmişti. "Marangozlar ve aşçılar bolca bölme yapar," dedi sonunda.
"Marangozlar hakkında ne biliyorsun?" Soruyu soran Dahye idi. "Alfa Min'i tanıyor musun?"
Jimin bir deliğe girmek istiyordu - Tanrı aşkına, gevezelik eden bu ağzı - işinde bile Yoongi'yi konuşmaya çekmeyi bırakamıyor gibi görünüyordu. "Ben tanıyorum, Omega Jung'u da tanıyorum," diye ekledi.
"Alfa Min mi sana o işareti verdi?" Jiwoo, Jimin'in boynuna bakarak konuştu. Yüzünden saf merak vardı ve Jimin koşup kaçmaktan utanıyordu.
"Bölmeye geri dönün," diye azarladı onları. Hepsi talimatını itaatkar bir şekilde kabul edip kağıtlarına döndüler, ancak Jimin, vardiyası boyunca kalıcı bir utanç içinde sıkışıp kalmıştı.
Kültürel profesyonellik anlayışının dışarıdaki eğitimle farklı olduğunu biliyordu - Seokjin'i çocukların önünde birçok kez Namjoon'u ne kadar sevdiğini anlatırken duymuştu. Jimin için Yoongi ile bir ilişkisinin olduğu kabul etmekte gerçekten yanlış bir şey yoktu, ama bunu söylemeyi doğru bulmuyordu. Öte yandan Jimin, neler olup bittiği konusunda hâlâ muallaktaydı; Yoongi'nin, en azından, fiziksel olarak onunla ilgilendiğini biliyordu ve duygusal olarak iyiliğiyle de ilgileniyor gibi görünüyordu. Ama diğer yandan Jimin, belirsizlikler beynini kemirse de, bu olanlar yüzünden tamamen çılgına dönmüş hissediyordu.
Alfanın varlığı için biraz çaresiz hissediyordu, oysa Yoongi'yi sadece saatler önce görmüştü - hatta aynı gün, ine girmeden önce Jimin'e gizli bir iyi geceler öpücüğü vermişti. O akşam kesik kesik uyumuş, ara ara uyanıp durmuştu. Bu yüzden uyandığında vardiyasına hazırlanmak için zar zor vakit bulabilmişti. Seokjin ile karşılaştığında Baş Omega boynuna anlamlı bir bakış atmış ve vardiyaya gitmesine izin vermişti, ama Jimin hâlâ alfaya yakın olma arzusuyla baş başaydı. Tutunduğu tek şey, Yoongi'nin bu akşam mobilyalarını getirecek olmasıydı, yine de fiziksel olarak eskisinden daha farklı hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
saltation | yoonmin
FanfictionJimin annesinin, toplumun yüzde birini oluşturan beta varsayılanları belirlenen yerleşim yerlerine götürmesini izleyerek büyümüştü. Annesinin işi, kendisinin de bu yüzdenin bir parçası olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Alfa Min olayların dışında kal...