Bölümün ilk partını okumayı unutmayın!
(Okuyanlarınız varsa eğer tekrar ilk partı okuyup sonra buradan, kaldığı yerden, devam etmesini öneririm.)-
Sohyang, Jimin yaşlılar binasındaki odada rahatsız bir şekilde oturana kadar başka bir şey söylemedi.
"Kesin olarak söyleyebileceğim tek şey, kürkün aslen Yoongi'ye ait olmadığı," diyerek açıkladı.
Jimin fazla dekore edilmiş sandalyede rahatsız bir şekilde kıpırdandı. "Ama onun gibi kokuyor."
"Elbette öyle," Sohyang elini havada sallayıp bu dediğini reddederek kahve sehpasının üzerindeki küçük boşluğa buharı tüten bir kupa bıraktı. "En başta, sana vermeden önce onun olmadığını kastetmiştim."
Jimin sormaya karar verirken, "Kimin öyleyse?" dedi.
Yaşlı olan çok süslü bir şekilde boyanmış ve el işi olan kupasından büyük bir yudum alıp- "Büyük Min'in," deyip beklentiyle ona baktı.
İsim tanıdık geliyordu. Jimin bunu hatırlamak istemediği bir ağızdan duyduğunu biliyordu; Alfa Hoseok'un yüzü ve bununla beraber kürkünün tatsız kokusu ve onda uyandırdığı kötü duygular aklına geldi.
Ama sessiz kaldı. Yoongi, tüm bu bileşik içinde bildiği tek Min'di. Jimin burnunu gizlice kürkün yakasına soktu, sadece alfası gibi kokuyordu. Daha gerçekçi olursa Yoongi'nin başka bir alfa gibi kokan bir kürkü giymesine izin vermeyeceğine emindi. Yaşlı kadın dudaklarını büktü. Jimin, onun ince dudaklarındaki tüm kırışıklıkları görebiliyordu.
Duygusuzca, "Ailesi yıllar önce öldü," dedi. "Hatıra olarak babasının eski kürkünü saklamış olamaz mı?"
Sözleri keskin değildi ama Jimin'in yüzüne bir tokat gibi çarpmıştı. Kadın odanın arka tarafına geçip daha yüksek masalardan birindeki kaseleri ayırmadan önce onun cevabını bile beklemedi.
Jimin kendini savunur şekilde kürkün içinde kıvrılarak, "Babasının değil. Olamaz," dedi.
"Öyle." Aralarına büyük bir kase kuru meyve koydu. Masaya geri oturduğunda Jimin onun bileklerini çıtlattığını duydu.
"Giydiğim bu kürk mü?" Jimin, bunun kimin kürkü olduğunu nasıl bilebilirdi ki?
"Bu kürk neredeyse 10 yıllık." diyerek onu bilgilendirdi Sohyang. "Yoongi, ona gerçekten gözü gibi baktı."
Masanın üzerinde uçları birbirine ters duran iki kaşık dikkatini çekti. Kasenin içinde de bir çeşit karışım vardı, tahıl gibi görünüyordu. Yaşlı olan kaseyi karıştırmaya devam ederken hadi ye gibisinden bir şeyler söyledi ama Jimin'in hâlâ soracak soruları vardı.
"O zaman kürkü neden bana verdi?" diye üsteledi. Cevabı zaten bilip bilmediğini merak ediyordu.
"Bunu ona sormalısın." diye cevapladı Sohyang. "Ve öğrendiğinde bu yalnız, yaşlı omegaya eteğindeki taşları dökmeye gelmekten korkma," deyip aralarındaki yemeği karıştırdı. Jimin daha demin eline aldığı kaşığı bir süre çevirmeye devam etti.
"Soracak başka bir şeyin var mı?" Dedi yaşlı olan, dudakları tekrar büzülmüş ve kırışıklıkları gün yüzüne çıkmıştı.
Jimin elindeki kaşığı kaseye değdirip sonra vazgeçti. "Nedenini açıklayabilir misin..." Aklındaki soruyu nasıl doğru ifade edeceğinden emin değildi. "Yoongi kızgınlığımdan sonra neden beni göremiyor?"
"Kesinlikle görebilir ve gördüğünü biliyorum," diye homurdandı. "Sadece birkaç günlüğüne olmaz, görmemesi gerekiyor."
"Pekala..." dedikten sonra ağzındaki lokmayı çiğneyip yuttu. Acı ama tatlıydı. "Ama neden?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
saltation | yoonmin
FanfictionJimin annesinin, toplumun yüzde birini oluşturan beta varsayılanları belirlenen yerleşim yerlerine götürmesini izleyerek büyümüştü. Annesinin işi, kendisinin de bu yüzdenin bir parçası olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Alfa Min olayların dışında kal...