"Neden kimse bir şey söylemiyor Eren. Babannem nasıl ? İyileşecek değil mi ? Lütfen bir şey söyle." diyebildim titreyen sesimle.
"Sakin ol küçük hanım. Babaannenle doktorlar ilgileniyor. Her şey çok güzel olacak. Bana güvenebilirsin."
"Çok korkuyorum Eren ona bir şey olmasından anlıyor musun?"
Başımı okşuyordu.
"Emin ol seni çok iyi anlıyorum." dedi , hüzünlenmişti. Sesindeki huzursuzluğu anlayabiliyordum. Başımı okşayarak sözüne devam etti.
" Her pazar akşamı mutlaka aile yemeği yerdik. O akşam hiç olmadığımız kadar eğlenmiştik. Anneannemin doğum günüydü. Birlikte yediğimiz en keyifli aile yemeğiydi. Herkesin kahkahası odayı inletirken bizi bölen anneannem oldu. Bir anda fenalaştı. Bu olay yaşanırken 15 yaşındaydım. Tuhaf olan ne biliyor musun ?"
Kafamı kaldırdım ve ona baktım. Tekrar beni göğsüne yatırdı ve devam etti.
"Hastahaneye gittiğimizde onun kanser olduğunu ögrendim. Bunu benden saklamışlardı. Herkese o kadar kızgındım ki. En kötüsüde ben bunları yaşarken başımı okşayacak kimsem yoktu. "
Kafamı kaldırdım ve hafif bir tebessümle ona baktım. O sıra da Eda yanımıza geldi. Buğra'nın Ereni'i çağırdığını söyledi.
Eren gideken onun elinden tutup bana dönmesini sağladım.
"Kötü bir şey mi oldu ? Benden bir şey saklamıyorsunuz değil mi ?
"Her şey yolunda küçük hanım " dedi ve Eda'ya döndü.
"Eda onu tuvalete götür. Yüzünü yıkasın."
"Tamam abi ben hallederim."
Tuvalete gittiğimizde aynadaki yansımama baktım. Ağlamaktan gözaltı torbacıklarım oluşmuştu. Pek iyi göründüğüm söylenemezdi. Biraz olsun rahatlamıştım. Geri döndügümüzde hala gelmemişlerdi. Eda bana dönüp;
"Ne anlatıyordu."
"Anneannesinden bahsetti."
"Ciddi misin ?"
"Neden ?"
"Normalde kimseyle bu konu hakkında konuşmaz." dedi ve hemen ardından Buğra ve Eren geldi.
Hemen ayağı kalkıp heyecanla ne olduğunu sordum.
"Merak etme küçük hanım. Doktorun yanından geliyor. Babaannen ufak bir kriz geçirmiş. Bu yaşlarda sıklıkla görülürmüş. Ama her şey yolunda. Yarın taburcu olacak. " dedi Eren. Cümlesi biter bitmez istemsizce gidip sarıldım.
"Teşekkür ederim. Teşekkür ederim. "
"Sakin ol bakalim. Şimdi dinlenmeli sen. Gözlerin ne halde. " diye araya girdi Buğra.
Bu haber beni çok rahatlatmıstı. Eda ile birlikte hasta bakıcı odasına gittik ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.
.................
Sabah gözlerimi açtığımda bir çift mavi gözle karşılaştım.
"Good moorning " dedi hafif bir tebesümle.
"Good moorning. Aaa günaydın yani. " dedim.
"Nasıl diyo siz. Aa.. Dalgın sen. Hadi bakalım. Artık eve gitme zamanı biz."
"Babaannem, babaannem nasıl ?"
"Babaanne iyi. Eren ve Eda onun yanında. Seni bekliyo biz."
"Hemen gidelim çabuk ol"
Aaaa.. Dikkat etsene Melisa ya. Bacağımı sehpaya vurmamla bir çift mavi gözle karşı karşıya kalmam bir oldu.
"Sakar Melisa. " dedi yine o tebessümle.
Oduncuğumun kucağına düşmemle Eda'nın içeri girmesi bir oldu.
Ben toparlanmaya çalısırken Eda'nın keskin bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum.
Buğra ile çıkışa yönelirken Eda beni durdu.
"Ondan uzak dur ! "

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karadeniz'li ODUN !
Novela JuvenilOtobüste tanışmak zorunda kaldığım bir çift mavi gözün Karadeniz`li ODUN`um olacağını nereden bilebilirdim ki..