Kahya Kim, huzurlu uykusundan telaşla uyandığında saat sabahın üçünü gösteriyordu. Alelacele üstünü giyip ne olduğunu görmek için sarayın bahçesine çıktı. Bütün saray halkı bahçede toplanmıştı. Buradan bile gecenin karanlığında yükselen cayır cayır alevler ve duman gözüküyordu. Kahya Kim ömründe bu kadar şiddetli bir yangın gördüğünü hatırlamıyordu. Yangın saraydan epey uzaktaydı ama yangının yansıması ta buradan görülüyor ve insanları paniğe sürüklüyordu. Sokaklar da insanlar dışarı çıkmış ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı.Kahya Kim kafasını kaldırıp sarayın bu tarafa bakan balkonuna baktı. Prensesler oradaydı hemde üzerlerinde ince geceliklerle. Ve hepsinin yüzünde de aynı ifade vardı. Dehşet.
Kahya, koşa koşa içeri girdi ve merdivenleri çıkıp elinden geldiğince çabuk prenseslere bu gecenin ayazında üşütmemeleri için şal götürmeye gitti.O gece Sougin büyük bir patlama sesi ile uykusundan uyanmış ve ne olduğunu anlamak isteyen halk pencerelere yahut dışarıya koşmuştu. Aynısı Prensesler içinde geçerliydi. Balkona çıktıklarında gördükleri görüntü hepsini dehşete düşürmüştü. Başkentin sınırında bulunan bir yer patlamış ve şimdi de için için yanmakta idi. Sowon orada ne olduğunu çok iyi biliyordu.
Başını eğip kendi kendine mırıldandı.
"Cam fabrikası..."Umji ablasının sesini duymuştu. O da orası olduğundan emindi.
Sowon hışımla dönüp Sinb'ye seslendi.
"Askerlere emir ver, hemen yangının olduğu bölgeye gidip söndürülmesine yardım etsinler. Eunha sende oradaki durumdan haberdar olan bir muhbir bul. Ne gerekiyorsa yardım edebilmek için.""Peki abla."
"Peki abla."İkiside hızla içeri girdi. Hemen ardından Kahya Kim elinde kalın şallar ile balkona girmiş ve aceleyle onları Prenseslerin üzerlerine örtmüştü.
"Kraliçem, prenseslerim lütfen içeri giriniz. Bu ince şeylerle burada kalmaya devam ederseniz hasta olacaksınız."
Hiçbiri bu sözlere aldırış etmedi. Gözleri pür dikkat önlerindeki yangındaydı. Kahya da onları içeri sokamayacağını anlayınca pes edip onlara sıcak içecekler hazırlamaya gitti.
"Biri yaptı..." dedi Yerin mutsuzca. "Birileri yaptı değil mi? Kendi kendine böyle patlaması mümkün mü?"
Umji kafasını salladı.
"Kendi kendine patlama ihtimali her zaman vardır fakat fabrika gecenin bu vaktinde çalışmıyorken patlaması mümkün değil.""Sende mi kundaklama olduğunu düşünüyorsun?" Diye sordu Yuju
"Evet" dedi Umji "Ama bunu anlamak için iyice araştırılması gerek."
Sowon çok sessizdi. Kızlardeşleri onun ne düşündüğünü merak ediyorlardı. Yüzü solmuş hatta bembeyaz olmuştu. Yerin ablasına yanaşıp omzundan tuttu.
"Sowon abla, iyi görünmüyorsun. Biraz içeri geçip dinlenmelisin."
Sowon kafasını salladı.
"Ben iyiyim."Sowonun kafasında ne olduğunu kimse anlayamıyordu ama çok üzgün olduğunu görebiliyorlardı.
Yangının söndürülmesi gün ağarana kadar sürdü. Sonunda geride bir tek dumanlar kalmıştı. Yangının nasıl çıktığını araştırmak için Umji ertesi gün oraya gitmiş ve ipucu aramıştı. Ama herşey yangında yanıp kül olduğu ve olayda şahit de olmadığı için hiçbir şey bulamamıştı.
Olayın üzerinden bir hafta geçmeden bu sefer de taş madenleri bir anda çökmüş ve bazı işçiler altında kalmıştı. Aynı ilkinde olduğu gibi bunda da bir kanıt bulunamamıştı. Tam bu olaylar yatıştıktan sonra bu seferde halkın mektupları çalınmaya ve orda burda yakılmaya başlanmıştı. Hergün mektupları almaya gelen görevliler kuşları bomboş buluyor ve bir zaman sonra mektuplar boş arazilerde yanmış halde bulunuyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOUGIN EFSANESİ
Fanfictionimparatorun 6 güzel kızı. Sougin Kralı'nın her biri bir yeteneği temsil eden kızları en küçüğü 16 yaşına bastıktan sonra herkesin dikkatini çekmeye başlar. Yedi diyardaki diğer prensesler o zamana kadar belli başlı ün kazanmıştır. Fakat zaman geçtik...