Roseanne Park Chaeyoung.

153 30 34
                                    

"Neden anlatmıyorsun Kiraz Çiçeği? Kim yapraklarını incitti, kim kokuna huzursuzluk işledi? Söyle bana, söyle ki hayat olayım kurumuş çiçeklerine. Yeminler olsun ki yüreğim kanıyor, yeminler olsun ki bu siyah, küt saçlarıma hayali aklar düştü."

Ellerini hiddetle ellerimden çekiyorsun. Bu eller hiç bu kadar aciz hissetmemişti. Kızacağını, çok kızacağını düşünüyorum. Boyun eğerek sessizleşiyorum.

"Lalisa."

Kırık bir serçe. Titrekçe cıvıldıyor kulağıma. Serçe neden ağlıyor bilemiyorum. Fakat serçe ağlamamalı. Serçeler ağlarsa ölür.

"Neden beni sevmiyorsun?"

Esen yeller dona kalırken bütün serçeler ağlamaya başlıyor. Omuzlarıma konan melekler fısıldamaya başlıyor, "Sana inanmıyor, sana güvenmiyor!". Hayır, onlar şeytan. Kiraz Çiçeği bana ve aşkıma inanır.

"Ne diyorsun Kiraz Çiçeği'm, dediklerini kendin duyuyor musun?"

Kafanı hızlı hızlı iki yana sallıyor, sana attığım her adımda geriye doğru gidiyorsun. Boş köprü şimdi gecenin ayazı, bir de sevgilinin gazabı ile titriyor. Üşüyor adım attığın yerler.

"Beni sevmiyorsun sen! Kurduğun kadını seviyorsun, sen Kiraz Çiçeği'ni seviyorsun."

Kurduğun cümleler öyle ağır ki. Şimdi bütün kelâmlar mânâlarını yitirmiş. Yutkunup devam etmeni bekliyorum.

"Ben dediğin gibi narin bir kadın değilim, içten veya kırılgan hiç değilim! Ben duygusal iki kelimeyi bile bir araya getiremem senin aksine."

Bana doğru bir adım atıyor, gözündeki yaşları siliyorsun.

"Bana verdiğin isimler... Ben klasik müzik sevmem. Bir arkadaşım gelemeyecekti, bileti yanmasın diye ben geldim dinletine. Zaten taktığın, gün boyu seslendiğin parçaların bir çoğunu hiç dinlemedim."

Bir adım daha atıyorsun.

"Ben çiçekleri sevmem, Lalisa. Çiçekler acizdir. Güzel kokmasalar, güzel görünmeseler kim umursar ki? Kiraz çiçeklerini severim ben sadece. Görüntüleri özel geldiğinden."

Bu konuştukların gerçek gelmiyor, senin hakkında ne düşünmeliyim bilemiyorum...
Sen kimsin?

Bir adım daha attığında tam önümde duruyorsun.

"Ama ben senin kahve içerken büzdüğün dolgun dudaklarını seviyorum. Ben senin küt ve yumuşak saçlarını seviyorum. Ben senin müzik kültürünü ve kemanı çalan parmaklarını seviyorum.
Ben seni seviyorum."

Elini saçlarımın arasına geçiriyorsun.

"Pembe tutamlarımı kestirip boyasam hâlâ sevgilim olur muydun? Kiraz Çiçeği'n değil de bu kadın olsaydım da sever miydin beni?"

Herkesleşiyor, gözümde basitleşiyor karşımda dikilen beden. Süzüyorum onu. Uzun saçları, beyaz teni, temiz yüzü.

Hiçbiri özel gelmiyor artık.

Elimi boynuna götürüp nabzını bulduktan sonra bir süre bekliyorum. Heyecanlanıyor, nabzı hızlanıyor. Kısa süre sonra geri çekildiğimde beklentiyle bakan gözlerine sabitliyorum kendiminkileri.

"Yokladım. Uzunca yokladım, bulamadım. Ölümümü ve yaşamımı senin nabzında bulamadım. Affet."

Ve bugün, bu kadının ismi Roseanne Park Chaeyoung.

Fleur De Cerisier | ChaeLisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin