Kiraz Çiçeği.

195 33 35
                                    

Her kalem darbesinden sonra başımı geriye çekiyor, ortaya çıkana bakıyorum. Arkada akmakta sevdiğim klasik müzik parçaları. Bu kafeyi seviyorum.

Saat gece saatlerine doğru geliyor. Kafede benim dışımda bir de garsonlarla kasiyer var. Tepedeki loş, beyaz ışıkla son rötuşları yapıyorum. Gerçekçi olması için elimden geleni yapıyorum.

"Hanımefendi, birazdan kasayı kapatacağız."

Mahçup bir şekilde uzun boylu garsona bakıyorum.

"Mazur görün, birazdan kalkacağım. Ücreti ödeyeli çok oluyor zaten."

Garson önümde eğilip gülümsedikten sonra gittiğinde iyice çizime odaklanıyorum. Son gölgelendirmelerimi yapıp önemli yerlerin üzerinden geçtikten sonra son kez bakıyorum.
Güzel görünüyor.

Çizimin köşesine imzamı attıktan sonra defterimin kapağını kapatıyorum. Bu çizdiğim en gerçekçi kiraz çiçeği çizimiydi. Garsonlara ve kasiyere iyi geceler diledikten sonra kapıdan çıkıp kafeden dışarı adımlıyorum.

Soğuk hava yüzüme çarptıkça damarımdaki kanın yenilendiğini, zihnimin dinçleştiğini hissediyorum. Hatta eve gittikten sonra kemanımla bolca haşır neşir olup yeni parçalar çalışmaya karar veriyorum.

Yolda hiç araba olmamasını bahane ederek kaldırımı değil, asfaltı tercih ediyorum yürürken.

Sapmadan ilerlerken sakin sokakları izliyorum. Kışın son günleri hava aksi şekilde soğumuş, insanları eve tıkmıştı.

Karşıdan gelen ince beden görüş alanıma giriyor. Üzerindeki kıyafetleri az da olsa seçebiliyorum. Kazağı ve pantolonu hariç bir şey giymemiş. Oysaki bu gece yılın en soğuk gecelerinden.

Yaklaştıkça biraz daha inceliyorum onu. Salık saçları omzunun üzerinde bitiyordu ve kâkülleri vardı.
O da bana bakıyor.
Adımları yavaşlayarak duruyor, benimkiler gibi.

Sonunda yüzünü seçebiliyorum. Roseanne Park Chaeyoung.

İçten içe "Yakışmış." diyorum koyu kahverengi saçları için. Yüzü oldukça solgun görünüyordu, sonradan algıladığım mor göz altları da cabasıydı.

Tuhaf.

Hiçbir şey hissetmiyorum.

Ağzını aralıyor, bir şey diyecek gibi görünüyor. Ancak tekrar kapatıyor ve bunu birkaç kez tekrarlıyor. İçimden ne soğuğa karşı uyarmak, ne de selam vermek gelmiyor.

Durup çehresine daha fazla bakmak da gelmiyor.

Arkamı dönüp gidiyorum. Bir feryat kopuyor.

"Lalisa!"

İsmimi anmasından hoşnut değilim.

"Benim işte! Benim, Kiraz Çiçeği!"

Hayır. Sen Kiraz Çiçeği değilsin.

"Lalisa!"

Adımı haykırmaya devam ediyor. Sesi gittikçe uzaklaşıyor.
Aciz. Tamamen aciz. Kiraz çiçeklerini lekeleyecek denli aciz.

Yeminler olsun ki Kiraz Çiçeği'm, seni bulacağım. Ellerinden tutacağım. O zamana dek değdiğim kirli elleri tenimden pakla diye.

Ve yine yeminler olsun ki, kim olursan ol, bu zamanların acısını çıkartana dek verdiğim isimlerinle, "Kiraz Çiçeği'm" diyerek sayıklayacağim yüreğine, kulağına.

Her neredeysen seni seviyorum, kiraz çiçeklerinin bercestesi ve de aslı.

_

Okuyan herkese teşekkür ediyorum. Bu kurgu yeontaninbabasi isimli kullanıcıya ithaftır.

Fleur De Cerisier | ChaeLisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin