Kovalamaca-
_____
Kimsenin böyle bir varlıktan haberi olmadığı için şaşkına dönmüşlerdi ve merakları giderek alevlenmişti.
Hileciler küskün ruhların birbirlerini yemekleriyle var olurdu. Bir küskün ruhsan ve bir insan yiyorsan azda olsa gücün çoğalır ama bir küskün ruhun başka bir küskün ruhu yemesi bir hileciyi, yani üç diyarın hırsızını ortaya çıkarırdı.
"Bir saniye, küskün ruhların birbirini yemesi yok olmakla sonuçlanır" diye atıldı Feng Xin
"Evet bu yüzden birbirlerini yemezler ama bin yılda bir gerçekleşir bu olay çünkü bir lanet. Bu lanetin gerçekleşeceği günü kimse bilmiyor sadece bin yılda bir olduğu dışında. bu yüzden hiç duymadınız. Jun wu ya da sorabilirsiniz, yaşamı boyunca sadece bir kere hilecilerle karşılaştığına eminim."
Mu Qing eli çenesinde düşünür gibiydi. "Yani bu hilecilerin doğumu dündü. Peki tam olarak napıyor ve xie lian neden lanetlendi?"
Hua cheng bileğini çevirdiğide elinde saat benzeri bir pusula belirdi. Xie lian'ın gözleri ışıldadı. Şu ana dek eşsiz eşyalar görmüştü ama bunun can alıcı bir yani vardı. Rengi gece mavisiydi ve Oldukça parlak ve parlaktı. Çok ilgisini çekmişti. pusulaya parıldayan gözlerle baktığını gören hua cheng eline tutuşturup önüne döndü. "Bir hilecinin görevi üç diyar arasında durmadan delikler açmak. Bu sayede insanlar cenneti uzaktan da olsa görebilir ve hayaletler ölümlü diyara kaçabilir. Bu yüzden cennette durmadan göçükler açıldı"
Feng Xin onu onayladı. "Evet. Çoğu tanrı delikleri kapatmak için oldukça çaba sarf etti ve etmeye de devam ediyorlar. Gecikmemizin sebebi de bununla uğraşıyor olmamızdı, ama kimin yaptığı hakkında en ufak fikrimiz yoktu"
Mu Qing de araya girdi "adamlar çok dikkatli ve güçlü olmalı. Cennete izinsiz bir kapı açıldığı zaman çanların çalması gerekiyordu ve savaş tanrılarının sezgisel güçleri çok kuvvetlidir."
Xie lian'da düşünceler içine dalmıştı. Konuşma boyunca pek araya girmemişti ve fikirlerini ifade etmemişti. Genelde konuyu çözen taraf o olurdu ama lanetlenen kendisi olduğu için emin olmadan ağzını açmak istemiyordu. Elindeki pusulayı evirip çevirdi. Bir an düşürecek gibi oldu ama son anda sımsıkı tuttu. Hua cheng'de bu sessiz halinden rahatsız olmuş gibi sürekli ona bakıp durmuştu. Konuşmasını ve sesini duymak istiyordu ama xie lian tek kelime etmemişti. Sonunda pusulayı almak için elini uzattı. "Gege birşeyler söylemek ister mi?" Diye sordu.
Xie lian pusulayı ona geri verdi ve konuşmaya oda katıldı. "Peki san lang, hilecilere neden üç diyarın hırsızı dedin ve ben nasıl lanetlenmiş oldum."
Hua cheng gülümsedi "güzel bir noktaya değindin gege. Hileciye hırsız denmesinin sebebi gerçekten hırsızlık yapması. Bir hayalet, bir insan, ve bir tanrı fark etmeksizin hayatından birşeyleri çalıyor. Bu herşey olabilir. Gençliği, görme yeteneği. Hafızadaki anıları. En değer verdiği eşyayı, Herşeyi çalabilir. Bunu da kimse fark etmiyor çünkü bir hileciyle karşı karşıya gelirsen ve gözlerine bakarsan o kaybolana kadar hafızan siliniyor. Dün insan diyarına açılan delikleri kapatmak için gittiğimde benim yokluğumu fırsat bilip hayalet şehrine sızmış olmalı, gege de bu sayede QianDeng tapınağından dönüşte onunla karşılaşmış ve gençlikle lanetlenmiş olmalı."
Xie lian başını olumlu anlamda salladı. Sonunda nasıl lanetlendiğini anlamış oldu Ama hala kafasına yatmayan bazı şeyler vardı. Birşeyler eksik gibi hissediyordu. Hikaye tam olarak böyle olabilir ama hileciler gerçekten bu kadar güçlü müydü? Bir tanrı ve bir hayalet kralın bile diyarlar arası delikler açması oldukça zor ve zaman alırken tek bir hileci bir günde sayısız delik açıp tanrıları ve hayalet kralı uğraştıracak kadar güçlü müydü?