"Özlemişim burayı."
Hyunjin elini salonun kapısına atarken mırıldandığında derin bir nefes almadan edemedim, o ise diğer elinde tuttuğu kahve bardağını dudaklarına yaklaştırarak kocaman bir yudum almıştı.
"Kaldırış çalışalım mı bugün, çok enerjik hissediyorum."diyerek devam ederken omzu ile kapıyı ittirmiş ve hemen devamında olan merdivenlerden inmeye başlamıştı, ben de hemen arkasından yorgun adımlarımı ilerletiyordum.
"Esneyerek double axel atlamaya çalışırsam yere yapışıp ölürüm Hyunjin."
"Ölmezsin ya."
Elindeki beyaz karton bardağı tekrar dudaklarına yaklaştırırken pisti yavaşça boşaltmaya başlayan hokey takımı yanımızdan geçip solda kalan soyunma odalarına ilerliyorlardı. Hyunjin bu sırada pistin kısa duvarına bedenini yasladığında ben de dağınık topladığım saçlarımı açmış ve sıkı şekilde bağlamak için parmaklarımla taramıştım.
Gece bir türlü uyuyamamıştım bu yüzden uykum vardı, çok halsiz hissediyorum ama Hwang Hyunjin benden double axel çalışmamı istiyordu.
Hyunjin'in yaslandığı duvara doğru kayan Donghycuk yanımıza vardığında elini duvara yasayarak kaskını elime tutuşturdu, duvara bıraktığı guardlarını patenlerini geçirirken Hyunjin arkasını dönüp ona bakmıştı.
"Ben de bu salak kokusu nereden geliyor diye düşünüyordum," diye mırıldandı üzerinde hala dumanı tüten kahvesinden birkaç yudum almadan önce. "Donghycuk yaklaşmış."
Donghycuk başını kaldırıp duvara yaslanan arkadaşıma baktığında kıkırdamadan edememiştim.
"Şanslısın ki seninle uğraşacak halim yok Hyunjin." dedi derin bir nefes alırken, ardından pistten çıktı ve kaskını geri almak için yanıma adımladı.
"Yoksa bunu ağzına sokardım." Avucunda sımsıkı tuttuğu diski gösterdiğinde Hyujin'in sırıtışı kaybolmuştu, yüzünü ekşitip diğer tarafa döndüğünde sıradaki avını görmüştü çünkü.
Jung Sungchan tıpkı kardeşim gibi gergin ifadesiyle patenlerine guardlarını takarken Hyunjin'e, hatta elindeki kahveye bakıyordu. Açık kestane tutamlar dağınık görünüyordu, kaşları da hafifçe çatılmıştı.
Ardından gözleri birkaç saniyeliğine bana döndüğünde sanki birkaç gün önce güzel olduğumu söyleyen o değilmiş gibi ifadesi gittikçe gerilmiş ve ona yaklaşan Jaemin'e dönene kadar bakışlarını çekmemişti.
Genelde aptal bir sırıtış takınan Jaemin'in yüzü ikisinden farksız şekilde, patenlerini çıkarıp soyunma odasına kadar çoraplarıyla gidecek kadar sinirli görünüyordu. Neden herkes bu kadar gergindi emin olamasam da tartıştıklarını düşündüm, her zaman olduğu gibi kavga etmiş olmalılardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the red queen effect :: jung sungchan
Fiksi Penggemarbazen bir şeyler uğruna geri kalan her şeyi feda etmeyi göze alman gerekir. ©hisblackpearl 2020 | jung sungchan