"matematik hocasının altına girmiş, tuvalette arkadaşı ile gülüşürken duydum."
"emin misin? gittiği dans kulübünde arkadaşım var, çekecekleri videoda olmak karşılığında kulüp başkanıyla yattığını söyledi."
"ikisiyle de yatmıştır."
gülüşmeler.
"ailesi evlatlıktan reddetmiş."
"ciddi ciddi kıçını satıyormuş."
"onlyfans hesabı ve 'hoş' fotoğraflarını paylaştığı bir twitterı varmış. tam bir sürtük."
"soyunma odasında onu sıkıştırdım ve hoşuna gitmiyormuş gibi davrandı, çok nazlı."
hemen arkamdaki arkadaş grubunun çaprazımda oturan jimin hakkında söylediklerinden hoşlanmamıştım. lisenin ilk yılında, pembe saçlarıyla edebiyat dersinde kendisine gelen şakayla karışık "kız arkadaşın var mı?" sorusuna sınıfta öğretmen varken erkeklerden hoşlandığını söylediğinden beri hemen hemen herkes onu konuşuyordu. öğretmenler ona tuhaf bakıyordu, öğrenciler onu kınıyordu ve çoğu homofobik orospu çocuğu içlerindeki dürtüyü bastıramadıklarından dolayı onu kenarda köşede taciz ediyordu. hep yalnızdı. arkadaş olmaya çalışan herkes jimin ile aynı muameleyi görmüştü bu yüzden ona kötü davranmayanlar tamamıyla o yokmuş gibi davranıyordu.
jimin onların dediklerini duyuyordu ama pek öyle davrandığı söylenemezdi. dikkati telefonundaydı, ekranını görebiliyordum. hiçbir şey yapmadan ana ekranını izliyordu. hakkında denilenlerin doğruluğunu merak ediyordum.
eğilip sırasının kenarına astığı çantasından su şişesi aldı ama boş olduğunu görünce gerisin geri yerine koydu. engel olamadığım bir dürtüyle birlikte çantamın kenarındaki açılmamış suya uzandım. aldıktan sonra gürültü çıkaracağını ve belki de düşeceğini tahmin ederek şişeyi sırasına attım. tahminimden daha iyi bir şekilde şişe kitabının üzerine geldi, tam geri düşecek iken jimin şişeyi tuttu. boş bakışlarla başını çevirdiği sırada göz göze geldik. sakince ona bakıp çok çok hafif bir baş selamı verdim.
neden bilmiyordum ama gözlerinden geçen şaşkın ifade beni neredeyse gülümsetecekti.
dikkatimi okul kitabımın üzerindeki telefonuma çevirdim. arkamdaki grup gülüşmeye devam ediyordu, konuşmalarının arasında jimin'e su verişimi fark etmemiş olmalılardı çünkü bu konuda konuşmuyorlardı. jimin konusu kapanmıştı, vizyondaki filmlerden biri hakkında tartışıyorlardı.
saçmalanan şeyler bazen gerçek olamayacak kadar uçuk olurdu. gerçek olmadıklarını tahmin edebiliyordum ama yine de meraklıydım.
zil çaldığında ve hocanın olmadığı dersimiz bittiğinde sınıftan ayrılan öğrencilerin ve dışarıdan gelen gürültünün arasında jimin'e seslendim. ama beni duymazdan geldi. dediğimi tekrarladım ama tekrar bana bakmadığında omuzlarımı düşürüp kantine gitmek için ayaklandım.
geri döndüğümde sıramın üzerinde bir su şişesi vardı ve hemen altında güzel bir el yazısı ile "isteyen olmadı aptal." yazılı bir kağıt parçası vardı. hafifçe gülüp kağıdın arkasına "biliyorum aptal" yazdım henüz sırama oturmamış olduğumdan kağıdı su şişesi ile birlikte hızlıca sırasına bırakıp yerime geçmiştim. zil çaldığı için çoğu kişi sınıfa yeni giriyordu. bu karmaşada fark edilmemişti.
jimin bana tekrar not yollamamıştı ama derste suyu içtiğine şahit olmuştum.
-
bes dskika sonra bunu da silwrim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dirt on the name of park jimin
Fanfictionyoongi, sınıf arkadaşı park jimin hakkında söylenenlerin doğruluğundan emin değildi.