jimin'in ebeveynleri görüşmek istediğinde onlara uğramadım.canım bir an için istememişti, sadece jimin'in etrafında dolanıp onun arkadaşı olmak istemiştim çünkü yalnız olmasından tuhaf bir şekilde rahatsızdım. ama o beni tamamıyla görmezden gelmişti, güvenmediği için böyle yaptığını sanıyordum ama öyle değildi.
onun arkadaşa ihtiyacı yoktu, ya da kendisine kibar davranılmasına. gerçekten bunlar jiminin umrunda dahi değildi.
onca şeye rağmen ukala bir tavır kurmuştu kendine. muhtemelen okulda ona atılan laflar bile umrunda değildi.
onun nasıl biri olduğunu düşünmeden hareket etmiştim.
alınganlık yaptığım konusunda yalan söylemeye tenezzül etmeyecektim. alınmıştım. ayrıca hayal kırıklığına uğramıştım, ama bu niyeydi bilmiyordum. onun üzgün ve yalnız olmaması nasıl canımı sıkmıştı bilmiyordum. biraz bencillikti, yanında olup onu düzeltebileceğimi düşünmüştüm.
kırık birini beklemiştim.
sonuç olarak, değildi. gayet keyifliydi, etrafına karşı olan memnuniyetsiz tavrı bunu maskeliyordu. hoşuma gitmemişti bu. onu yanlış yorumlamıştım.
sanırım yalnız olan bendim.
yarısına yaklaşan sigaraya bakarken bir şeyleri anlamaya çalışıyordum. bir şeylerden kastım, jimin'i anlamaya çalışıyordum. kendisinin arkadaşı olmak istemiştim ama arkadaşı olduğunu fark edince bundan vazgeçmiştim. kendimi şımarık biri gibi hissettirmişti bu. ama jimin'in de yalancı olduğunu düşünüyordum. yalancılık da değil de hani, ne bileyim. sigarayı da bıraksam iyi olurdu.
kafamda konudan konuya zıplarken durup durup sigaradan tiksiniyor, bir nefes daha çekiyor, jimin'in arkadaşlarını düşündükten sonra da gözüme iki de bir duman kaçırıyordum.
aptal gibi hissediyordum.
biten sigarayı duvarda söndürüp attıktan sonra yanağımı kaşıdım. parmaklarıma sinen kokuya burun kırıştırarak geldiğim yoldan dönmeye koyuldum sonra. en azından denedim. bahçenin pek göze batmayan bir yerinde aptalın tekinin jimin'e el kol yaptığını görmek yerimde durmama sebep oldu. bana uzak bir yerde değildi bu yüzden rahatça onun jimin olduğunu anlayabiliyordum.
çocuk kolunu omzuna atmıştı, jimin'in yüzünü tam göremiyordum açıkçası, yorumlamam biraz zordu. sakin adımlarla onlara ilerledim, pek sakin hissetmiyordum açıkçası. jimin'in neden onu rahatsız eden birinin yanından ayrılmadığına anlam veremiyordum. bu çocuk neden böyleydi ki? aptalın tekiydi. tam anlamıyla.
biraz yakaştığımda tam seslenecekken jimin ile göz göze gelmiş, yüz ifadesinin rahatsız olduğunu şimdi görebilmiştim.
baktığı yeri görmek isteyen çocuk da bakışlarını bana çevirdiğinde yüzünde gevşek bir gülümseme gördüm, sinirlerime dokundu bu, saçlarının uçlarındaki yeşilliklere bir an anlam veremesem de boş vermekle yetindim. "merhaba jimin," dedim temkinli bir sesle. jimin'in suratındaki rahatsız ifade büyüdü.
"merhaba," jimin yerine onu rahatsız eden çocuk cevap verdi. "gay gibi yürüyorsun."
afalladım, jimin bir anda gülmeye başladığında ne olduğunu çözemedim. çocuk da kısa bir gülüş sunduktan sonra jimin'e kaşlarını kaldırmış, başıyla beni işaret etmişti.
"ne?"
tepkime jimin tekrar güldükten sonra alnını ovuşturup hafif uçmuş turuncu saçlarını geriye ittirdi.
"gay gibi yürüyorsun diyorum, şu tarafa yürü," çocuğun ciddi olup olmadığını anlayamıyordum. ne sikim olduğunu takip edememişken bir de beni kovar gibi bi makara geçmişti. "yaylan."
"taehyung, yeter," sonrasında jimin ifadesizce bana baktı. "zaten şimdi gidecekti."
"gay mi peki?"
jimin gülerek cevap verdi "bilmem."
"hayır."
jiminle aynı anda cevap verdikten sonra suratımı buruşturdum. bu ne sikimdi, bu çocuğu hiç görmemiştim. jimin ondan rahatsız olmuyordu, jimin ona gülüyordu ve cidden, cidden rahatsız değildi.
"panikledi," suratına yumruğumu geçirmek istediğim taehyung adındaki eleman beni vitrin sayıp muhabbetini jimin ile arasında döndürürken dudaklarımı birbirine bastırdım. "biseksüel mi o zaman?"
ağzımı açıp tek kelime edemem de aptalcaydı, bu çocuk salak saçma konuşurken kendimi konu mankeni gibi hissediyordum. inanılmaz bir olay dönüyordu ve sinirleniyordum.
"kes dedim tae, abarttın iyice," beni düşünüp böyle dediğini düşünecektim ki "biri görüp laf edecek şimdi, git artık."
"etsin, n'olacak?"
"aptal, burada olman yasak olmalı. dışarıdan öğrenci getirip götünü siktirtti dedirtmeyelim," jimin'in dediğine taehyung güldü. suratına neredeyse bir yumruk atacaktım. "sen yaylan."
çocuk yüzünü buruşturduktan sonra kolunu çekti, jimin'in yanağından bir makas aldıktan sonra hafif yüksek sayılabilecek duvarın demirine tutunarak duvara çıktı, hemen ardından da çok kolay bir şeymiş gibi göstererek demirlerin üzerinden atlayıp rahat adımlarla yürüyüp gitti. ve bunu neredeyse etraftan kimsenin dikkatini çekmeden yaptı.
"o kimdi?"
jimin sorduğum soruyu bekliyormuş gibi gözlerini devirdi. yaslandığı duvardan ayrıldı ve yanımdan geçip giderken "seni ilgilendirmez" demekle yetindi.
o gün dikkat etmeme rağmen şu an o çocuğun, taehyung'un jimin o günkü arkadaşlarından olduğunu anlamıştım. evet onun arkadaşı ve belki de sevgilisiydi.
diğer arkadaşlarını ve ailesinin onları da tanıyıp tanımadığını merak etmiştim.
sanırım benim onların yanında yerim yoktu.
-
selamlar her seyi mahvedip geri geldim. keske bunu ben yazmasam da akli basinda biri yazsa ya da bu ficin animesi olsa
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dirt on the name of park jimin
Fanfictionyoongi, sınıf arkadaşı park jimin hakkında söylenenlerin doğruluğundan emin değildi.