[1]

1.2K 57 63
                                    

"Tanrı" nedir?... sevgili gogol?

Platin örgülü bu "tuhaf" soruyu yönelten "Mor menekşelere" döndü...-oynadığı küçük kanaryayı bıraktı-...ona verebileceği en içten ve samimi bir gülüş eşliğinde konuştu

-Hmm..."Tanrı" kavramını... bizler yani.. "insanlar" oluşturduk değil mi?

Siyahlı bu sözlerden sonra..yudumladığı sıcak çayını belli bir hayal kırıklığı ile koydu tekrar masanın üzerine

Evet.. biz "insancıklar" oluşturduk tıpkı.. - Ayağa kalktı
Gerek..Eyyüp gerek varsonofi gibi biz "insancıkların" sırf kendini "dizginleyebilecek" bir, kendisinden güçlü bir "ilah" uydurma efsaneleri..

beyazlıya yaklaştı-hafif eğildi üzerindeki eski ince bedenini belli eden.."kıyafet parçası ile"  mor menekşelerinde hala belli olan huzursuzluk eşliğinde

platin örgülü-...o gözlerdeki huzursuzluğu anlamış-kendiside gergin olmasına rağmen sevgi ve şefkat dolu bir şekilde okşadı o yanağı

-Evet..belki biz uydurduk ama..bunun iyi yanlarıda var ha? ınsana... sığınacak...kendi "seviyesini" hatırlatacak, af diletecek.. pes ettirecek... dua etmesine..bu berbat...yaşamlarımızda...bazı şeyler adına şükredebilmeyi öğretecek...?
önünde eğileni çekti kucağına
Benim... sığınabileceğim, af dileyebileceğim..beni "dizginleyebileceğin" dua edip...hala yaşadığıma şükretmemin.. sebebi..
*iç çekti beyazlı*
Beni.. olduğum gibi kabul edebilen...benim hatalarımıda yüzüme korkmadan söyleyebilen... benim..tek tanrı... kavramım sensin...fyodor..

siyahlı...sözlere bir karşılık veremiyordu-...kasılmış yüz hatları.. aklından geçen binbir şey... tıpkı bir "suçlulara has psikoloji ile".. titriyordu ince ve zayıf bedeni-Beyazlı..çenesinden tutup ona bakmasını sağladı
-Sorun ne..?

zorlada olsa, baktı sonunda
Tanrı düşüncesi o derece kutsal, o derece insanı duygulandıran.. o derece derin ve insana onur kazandıran bir düşünce işte!..aslında..bana gelince,çoktandır "İnsan mı Tanrıyı yarattı, Yoksa Tanrı mı insanı?.." diye düşünmekten vasgeçtim!

siyahlı kafasını beyazlının omzuna koydu,hafif bir iç çekti, beyazlı siyahlının eski.. uzun kahverengi kapşonlu hırkasını çıkardı-kafasındaki ushankasınıda
saldı siyahları... belki bu onun..bu "pişmalığını"... dindirebilirdi...-...okşadı sert kasılmış bedeni..
Biraz olsun..rahatlamaya çalış..
gülümsedi yine ona içten bir şekilde-ama onu bu kadar bitkin görmek.. kendi "güneşinin soluşuna" tanık olmak her dakikada.. bitiriyordu onu.. ne kadar belli etmesede-ufak bir sessizliğin ardından konuştu siyahlı...titreyen sesi ile

..bu pazar... kiliseye götür beni....
*yutkundu siyahlı*
-gideriz...

beyazlının gözleri doldu-hafif burnunu çekti koltuktaki...battaniyeyi kucağındakinin sırtına örttü-siyahlıyı belinden kendisine çekip koltuğa uzandı..böylelikle üstündeki daha rahat olacaktı-umuyordu-

-Bu akşam sana..ne yapayım?

gülümsüyordu yine herşeye rağmen kendi "güneşine" -üzerindeki yorgana ve ona sarılmış siyahları birbirine karışmış..beden kalktı-mor menekşelerini.. hafif bir mutluluk içinde-her ne kadar bitkin olsada-....ona dikti.. kesin ve net bir şekilde

pirozkhi.. ama vişneli..

*kıkırdadı beyazlı*
yaparım...yapacağım..
Siyahlı iç çekti tavanı izlerken. _______________________________

[last silence/DOSTOGOL]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin