--07:57--
koltukta yanında kendinden geçmişcesine uykusuna yenik düşmüş..sayıklayan platin örgülüye baktı..yine-...yavaşça kalktı camdan yansıyan "günün ilk ışıkları" eşliğinde gözlerini ovuşturdu..tuvalete gitti..istemsizce gözü aynada ki "yansımasına" takılmıştı.. (daha önce hiç yapmadığı bir şeydi.) yüzü "acınası bir zavallılık" içinde bitkince..ve öylesine de ruhsuzca buna eşlik eden "mor menekşelerinin" altındaki siyahlıkları ile..iç çekti.
Yorgunum..fazlasıyla..
acaba daha.. ne kadar uzun sürecek bu heyecan dolu "son"?...elleri ile öndeki siyahlarını geriye attırdı,üzerindeki eskimiş "paçavralarına" baktı..buram buram "sefilliğin simgesi" olan üzerindeki "paçavraları"..yüzünü o soğuk suya sanki kendisini bilerek "tokat atarmışcasına" yıkadı defalarca.. ayrılıyordu en azından
dışarıda bir kaç kuş cıvıltısı vardı sadece...sessizdi..çıktı tuvaletten..yavaşça koltukta uyuyanın yanına gitti, uyuduğundan(hala uyuyor oluşundan,) emin olunca yukarıya çıktı..üzerindeki "paçavraları" çıkardı.. sonuna kadar soyundu..çıkardığı kıyafetler yerde öylece duruyordu..
(ve yine daha önce hiç yapmadığı bir şeydi bu.)bu.. "kıyafet bozuntuları" için kısıtlı artık..çöp!...kaldırmaya bile değmez!
dolaptan koyu yeşilimsi-eski-boğazlı çıkardı..çıplak ve "izler" dolu bedenine giydirdi onu yavaşça..altınıda çıkarmış klasik koyu kahvemsi, onun "ince ve zayıf" bacaklarına bol olan bir pantolon almıştı..üşüyordu kansızlığın vermiş olduğu bir "nimet" ile..üzerinde siyah bir hırka aldı..uzun siyahlarını hepsi olmayacak kadar arkadan hafifçe topladı.
Hiç yoktan..iyidir..artık eskisi kadar "sefil bir yaratık" gibi gözükmüyorum-dur...Geçmişime dönüp baktığımda, hatalarımla ve başıboşluğumla hayatımı çarçur ettiğimi anlayınca yüreğim kanıyor Hayat bir hediyedir, her ânı sonsuz bir mutluluğun eseridir.. keşke insan gençken bunu bilebilse! Artık hayatım değişecek.. hemde "kökünden"
...
Belki onunda değişebilir?.. fena olmazdı..iç çekti, yavaşça kapıya yöneldi.
Her zaman kendimi çevremdeki insanlardan daha zeki olarak gördüm-ve de görmüştüm-Bundan bazen de utanç duydum...tüm hayatım boyunca insanlarla göz teması bile kuramadım ve ya bilerek "göz temasından" kaçındım..peki ya ne elde ettim?.. "sonuç" ne olacak tı? böylesine "sefile yakışır" sefilce bir "insan hayatı" sonu ha?...
merdivenlerden inerken konuşuyordu fısıldarcasına kendi "zihnine" karşı..bir alışkanlıktı bu da.
(tıpkı çok gerildiğinde veya huzursuz olduğunda sırf o "akan kırmızıyı" izleyebilmek adına parmaklarını deliği veya.."o akan kırmızıyı yaladığı gibi"..)-inmişti mutfağa girdi.. sessizce çay demlemeye başladı.Zaten eğer "hayatta" hep mutlu olursam, hayalini kuracak neyim kaIır? neyim olabilirdi ki?...
gülümsedi, kendi düşüncelerinin bu kadar körelmiş ve gerçekliğini yitirmiş olmasına..salona yürüdü içindeki o muazzam "huzursuzluk ve bitkinliğini yiyen düşünceleri ile"..
Ben hasta bir adamım…gösterişsiz içi kesinkes hınçla dolu bir adamım ben. Sanıyorum, karaciğerimden hastayım ya da tüm "vucudumla"
doğrusu şu, ne hastalığımdan anladığım var, ne de neremin ağrıdığını tam olarak biliyorum.
hiç bir şey...düşünecek bir zerre halim yok!
-----
gözlerini araladı,boynunu ovuşturdu..dağılan örgüsüne bakmıştı..sonra elini yanındakinin.. "zayıf ve narin" bacağına dokunmak amacı ile ileri uzattı..yoktu!.. direk açılmıştı gözleri(az önce sevdiğine bakmaya bile üşenirken.) hafif meraklı bir ton ile yeni uyanmanın vermiş olduğu "ağırlık" eşiliğinde seslendi-Fyodor..?
+efendim?
ses mutfaktan gelmişti siyahlı hoş bir ton ile ekledi-
Günaydın.. uykuna yenik düştün..saat 4'e kadar dayanabildin.. bende ellemedim.
içeriye ilerledi siyahlı elinde iki fincan ile..etrafa yayılan kokudan bunun "kahve" olduğu aşîkârdı.-Uyudum ha..? Dos-kun'numu yanlız bıraktım..
+yanında sarıldım..
-ve ben fark etmedim ha?
+ehh~-tüh..elime "fırsat" geçmiş olacaktı.
+.......
-n-neyse saat kaç?
+kafanı hafif sola çevir
-tamamdediğini yapmıştı.
Ee..?+saat?
-ha..sekiz'i çeyrek geçiyor-muş..
+bak kendinde cevapladın!-övdün mü? yoksa söv-....
+ahh..takılma neyse bakalım..
buyur..
-Oh! teşekkürler..ona uzatılan bir fincan kahveyi aldı
başın.. sızlıyor mu?
+ı-ıh..-o zaman.. Doktor ile olan randevudan sonra biraz uzanır yatarsın?..Eheh bende "sevgili Dos-kun'umu" seyredir belki.. minnak bir "açık" yakalarım ha?
eheheh...+hala geçmedi mi şu "ateş" ha?
kıkırdadı-Ben ve o "ateşin" dinmesi ha? Ahaha~...yanlız...o sana özel bir "ateş" bundan.. şikayet edeceğine.. kullanmasını bilmelisin!.. ah.. eğer koskoca "Dostoyevski" bilmiyor ise...eheh..öğretmek benim işim!
yanına oturan siyahlının bacaklarına gitti yine.+bacaklarım ile arandaki..."bağ"...neden?
-..hiç seviyorum!
+...sabah sabah..
-sende sabah sabah..yani eheh.. fazla durgunsun!
+hmhm.. bir an "keçisin" diceksin sanmıştım ahah..
-yok onun "zamanları" var..
+Trajikomik..
-eheh..klasik "şikayetçi" keçi seni-madem o kadar "keçi" istiyordun-
+peki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[last silence/DOSTOGOL]
Fanfictionİlk kitabım, ...Diyecek bir şeyim yok.. kurgu "zaman aralığıdır" belli bir zaman yok.- #dostogol