5

5.3K 574 467
                                    

İyi okumalarr 💜

Geçen birkaç günde Seungmin Chan'la seanslarına devam ediyordu. Her onu gördüğünde hızlanan kalbine söz geçirmeyi hala başaramamıştı. Chan da günler geçtikçe ona alışmaya hatta ondan hoşlanmaya başlamıştı. Her zaman çok kibar ve güleryüzlüydü. Ne yaparsa yapsın onunla güzelce konuşuyordu. Ayrıca çok yakışıklı olduğu da bir gerçekti. O anda Chan onu hiç sinirli görmediğini fark etti. Bunu denemeye karar verdi, onu sinirlendirecekti. Kolay olmayacağı belliydi ama denemekten ne çıkardı ?

Seungmin elinde kahve kupaları, yüzünde sıcacık bir gülümsemeyle içeri girdi.

S: Merhaba. Bugün nasılsın, hava çok güzel değil mi ?

Chan dışarı baktı. Kar yağıyordu.

C: Karı seviyor musun ?

S: Çok severim, ya sen sevmez misin ?

C: Bana bir anlam ifade etmiyor, normal bir hava olayı.

Seungmin'in omuzları düşmüştü, yine de modunu düşermedi. Her zamanki seanslarından biriydi. Chan'a hala istediği kadar yaklaşamamıştı. Bu durum canını sıkıyordu. Yaklaşık 1 saat boyunca konuştular. 

S: Bu günlük bu kadar yeter. Yarın görüşürüz.

Seungmin kendini ondan uzaklaştırmaya çalışıyordu çünkü gittikçe ondan daha çok hoşlanmaya başladığının farkındaydı ve bunu yapmaması gerektiğinin de farkındaydı. Bu yüzden olabildiğince hızlı bir şekilde odayı terk etmek için hazırlandı.

C: Seungmin bekle.

Chan ona ilk defa ismiyle hitap etmişti. Şaşırtıcı. Seungmin ona doğru döndü. Chan'ın onu sinir etmesi gerekiyordu ama Seungmin ona böyle bakarken bunu yapmak imkansızdı. Bunu ayrıntılı bir şekilde planlamaya ve daha sonra yapmaya karar verdi.

C: Yok bir şey, boş ver.

S: Peki.

Seungmin şüphelense de bir şey demedi ve odadan çıktı. Kendi odasına girdikten biraz sonra kapı çaldı. İçeri mavi saçları olan ve tilkiye benzeyen bir çocuk girdi.

Je: Merhaba, ben Yang Jeongin. Bang Chan'ın kardeşiyim.

S: Soyadlarınız farklı ve bana bir kardeşi olduğundan bahsetmemişti. 

Je: Kan bağımız yok. 

S: Beni takip et.

Chan'ın odasına geldiklerinde içeri önce Seungmin girdi. Chan pencerenin kenarındaki koltuğa oturmuş yağan karı izliyordu.

S: Chan ?

Kafasını kaldırıp ona baktı. Gözleri buluştuğunda Seungmin yine kalp atışlarını hissetmeye başlamıştı. 

S: (hadi ama seungmin sadece göz göze geldiniz) Ziyaretçin var.

Jeongin kapıdan kafasını uzattı. Chan onu görünce gülümsedi. 

S: Ziyaret süresi maksimum yarım saat. Yarım saat sonra geleceğim. (eğer ona zarar verirsen seni ellerimle öldürürüm)

Seungmin kapıdan çıkarken kafası karışmıştı. Eğer Jeongin denen çocuk bu kadar önemliyse neden ondan hiç bahsetmemişti ? Bunu ona sormayı unutmamak için yang jeongin ismini not aldı. Diğer hastalarıyla ilgilenmeye başladı.

O anda diğer odada Chan ve Jeongin'in yaptıkları şey belki hastanede yapılmamalıydı ama Chan Jeongin'i bu yüzden çağırmıştı. 

Yarım saat sonra Seungmin kapıyı tıklattı ve içeri girdi. Gördüğü şeyle ne yapacağını şaşırmıştı. Karşısında Chan duruyordu fakat tamamen siyah saçlarla. Nefes kesiciydi. Seungmin şaşkınlıkla donakalmıştı.

C: Ne oldu, beğenmedin mi ?

S: H-hayır sadece şaşırdım. (neden kekeliyorsun seungmin kendine gel)

S: Ziyaret saati bitti dışarı çıkman gerekiyor.

Je: Görüşürüz hyung. Yine geleceğim. 

C: Görüşürüz Jeongin, Hyunjin'e selam söyle.

Jeongin gülerek çıkarken Seungmin onun da gamzeleri olduğunu fark etti. 

S: Saçını ne zaman boyadın ?

C: Jeongin'i bunun için çağırmıştım.

S: Peki. Bana söylemek istediğin bir şey var mı ?

C: Hayır, yok.

S: Peki, bu arada bir şey olursa bu benim numaram beni arayabilirsin. Görüşürüz.

Kağıdı ona verdikten sonra hızlıca odadan çıktı. Kalbi her zamankinden de hızlı atıyordu. Bir an önce buradan çıkmalıydı. Ona gittikçe aşık oluyordu.

Odasına gitti. Çıkış saatine kadar diğer hastalarla ilgili işlerini halletti. Dışarıda hala kar yağıyordu. Bir an önce eve gitmek istiyordu.

Sonunda çıkış saati gelmişti. Seungmin montunu giydi tam çıkarken gözüne Chan'ın dosyası takıldı. İçindeki her şeyi onlarca kez okumuş olsa da yanına aldı.

Karda yürümeyi çok severdi bu yüzden yürüyerek gitmeye karar verdi. Penceresinden aşağı bakan Chan onu arkasından tanımıştı. Üzerindeki mont çok ince umarım üşütmez diye düşündü. Görüş alanından çıkana kadar gülümseyerek yürüyen Seungmin'i izledi. 

Yolun yarısında gerçekten çok üşüdüğünü fark etmişti. Oturduğu yer çok uzak değildi ama hava oldukça soğuktu. Şansına yoldan hiç kimse geçmiyordu bu yüzden yürümeye devam etti. Zorlukla eve varmıştı. Montunu çıkarıp üstünü bile değiştirmeden kendini yatağa attı ve uyuyakaldı.

psycho/chanmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin