Bu hikayeyi Ebrukuş'uma ithaf ediyorum... Kanadından öpüyorum kalbimin kuşu.❣
Aşk...
Şu üç harf aklı başından alabilecek kadar muazzam hem de bir o kadarda öldürücü bir darbeydi.
Bilemezdi kalbinin bu denli ona ait olacağını güneş... Üzdü, defalarca üzdü. Kalbinde yara bıraktı yine de sevdi. O güzel gözleri her gördüğünde kalbi daha da hızlı attı. Yeşil gözlerine bakarken kendisini gördüğü adam ona artık uzaktı. Hayır, bedenler değildi uzak olan. Kalplerdi... Bir zamanlar içinde "aşık güneşinde olduğu" kalp şimdi yabancılaşmıştı.
Yeşil gözlüsüne güneş derdi ama o artık durgun bir ateşti...
Çok sevmişti, her gün arkadaşlarına anlatırdı. Bir olayı dakikası dakikasına, yaptığı hareketlere kadar anlatırdı. O sarı saç telleri... Herkese karşı hoyrat olan o eller, onun saçlarına dokununca ipek kumaşa dokunuyormuş gibi gezinirdi usulca.
Arkadaşı pişmandı aşık ettirdiği için. O aklına sokmuştu bu durumu. 'Seni izliyor, sana bakıyor, kesin sana aşık.' Bilemezdi ki o da. Güzel kalplisini o taş kalbe emanet ettiği için üzgündü. Güneş, onu affeder miydi?
...
Annesi yetmiş altı yaşındaydı, vefat edeli bir hafta olmuştu. Elli dört yaşında bir kadındı kendisi. Annesi bu yaşına kadar ona gül gibi bakmıştı. Aşık olmuştu mesela küçük yaşında... Başka anneler kızarken o anlayışla karşılamıştı. O da yaşamıştı bir şeyler. Anlatmıştı çocuklarına. Babalarına ne denli aşık olduğunu... Annesinin hakkını ödeyemezdi. Şu an yanında olmasa bile yanındaymış gibi hissediyordu.
Kendinden birkaç yaş küçük kardeşi aşağı da ağlıyordu. Ondan daha bağlıydı annesine. Sonuçta kadın evlenip gitmişti ama o adam hep onun yanındaydı.
"Güneş." Kafasını sesin geldiği yöne çevirdi. Kardeşi elinde bir zarf tutuyordu.
"Ateş, o elindeki ne?"
"Bilmiyorum annemin eşyalarının arasında buldum. Lakin baya eski bir şeye benziyor." İkisi de merak ediyordu. Ateş, ablasının yanına gidip bağdaş kurdu. Güneş, onun elinden zarfı alıp dayanamayarak açtı. Eski bir kağıt vardı. İçini açıp seslice okumaya başladı.
Gülüm;
Sana olan hislerimi anlatmaya çalışacağım şimdi ama ne yazarsam yarım kalacak bunu hissediyorum. Bir mektup havası vermeye çalışacağım umarım olur.
Seni tanıdığımdan beri her şeye farklı bakmaya başladım Güneş'im. Yolda baktığım çiçeğe okuduğum kitaptaki kelimeye kadar...
İnsanlar değişmez derim ben hep ama sözümün arkasında duramadım, sen kuralı bozdun. Aklımı aldın götürdün.
İkinci ayımız olacak bir hafta sonra. Seninle kah güldük kah ağladık kah aşkı iliklerimize kadar birbirimize hissettirdik.
Aleve atladık güneşin sıcağında kavrulduk, tek bir bulutun gölgesine girmeden...
Dilim tutuluyor sana yazarken, bakarken. Beni hayatına dahil ettin, yenge diye sesleniyor arkadaşların. Bir de gelin hanım var onu atlayamam. On dört yaşımda, şu küçük yaşımda sana aşığım. Zerre pişman değilim.
Ben seni hayatıma dahil etmedim, direkt hayatım yaptım.
Adını duyunca derin bir iç çektim her seferinde sonrada dünyanın en mutlu insanı gülümsemesi. Kalbime senin kokun sinmiş yakışıklım, söküp atamıyorum.
Konudan konuya geçiyorum ama içim çok dolu birini anlatsam biri kalır, onu anlatsam öbürü kalır diye korkuyorum.
Bu aralar çok cesurca şeyler yapıyorum. Sende öyle ama biz bir balonu tek nefeste şişirmeye çalışıyoruz. Fakat ciğerlerimiz mahvolmuş.
Sen sigarayı içerken mahvettin ciğerlerini, ben ise senin sigarayı içerken verdiğin dumanı çekmekten.
Seninle bu yolda ölmek istiyorum ben. Seninle beraber yaşlanmak, torun sevmek, beraber "hanım şu kumandayı uzat" diye gece gece birbirimize gireceğimiz günleri görmek istiyorum...
Sen benim mahalle aşkımsın. Her gün dışarıya seni on dakika görmek için çıktığım bu yolda çok ilerleme katetmek beni mutlu ediyor Güneşim. Bu ateşte ikimizde yanalım ve sen benimle kal. Bağlandık birbirimize kördüğüm olduk, ayrılamıyoruz.
Seni göremediğim bir günü yaşamışım gibi gelmiyor. Ne günü ya, dakikaları hatta saniyeleri bile...
Güneşim, seninle yaşadığı şeyleri yazarken bile gözleri dolan bir kadına sahipsin. Onu bırakma çünkü eğer bir gün ayrılırsak ya da düşman olursak o kız sana bir şey olmasın diye kendini kurşunların önüne bile atar. Senin için canını seve seve verir.
Buraya kadar okudun. Sonunu merak ediyorsun artık ama bu mektubun bir sonu olmayacak, sana olan sevgim gibi.
Seni çok seviyorum.
Aşık Güzelin...
Onları terk eden babalarına yazdığı bir mektup olduğunu anladılar. Annelerinin sevgisi bu dünyaya ağır geldi diye düşündüler. Gözlerinden usulca yaşlar aktı.
O güzel kalp sonsuza kadar durgun bir ateşi yakıp kavuracağına söz verdi.
son
Bu yazılan mektup üzerinde pek bir oynama yapmadım. Gerçek bir mektuptur, güzel yorumlarınızı esirgemeyin...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
aşık güneş ve durgun ateş ✔
Short StorySen sigarayı içerken mahvettin ciğerlerini, ben ise senin sigarayı içerken verdiğin dumanı çekmekten.