Utanarak ne diyeceğimi bilemezken, Bakugou'dan ayrıldım:
"eh evet tabi. Öpüşme sahnesini de çizersin her halde.."
"evet evet. Orası sıkıntı değil. Teşekkür ederim" yerine geçip tekrar çizmeye başlayınca, bende yerime geçtim.
***
2 günün ardından ilk bölüm tamamlanmıştı fakat bölümleri şimdi atmamaya karar verdik. Biraz bölüm biriktirmeliyiz diye düşündük ve patronda bu fikrimizi tasdikledi. Manganın kapağını da harika bir şekilde tasarladıktan sonra, 2 günün yorgunluğunu üzerimizden atmak için ikimizde yataklarımıza yattık. Yanımdaki yatakta yatan Bakugou'ya baktım:
"iyi iş çıkardık ha?"
"bu daha hiçbir şey.. Daha ilk bölümü çizdik sadece"
"ya orasını biliyorum.. Çizimler güzel oldu yani.."
"e yani ben çizdim.."
"bak şimdi.."
"şaka şaka.. Evet güzel oldular.." nefes verip kafamı tavana çevirdim. Boş tavana bakarken göz kapaklarım ağırlaştı ve uykuya daldım.
***
Gözlerimi, gecenin bir saati aralarken, masada çizim yapan Bakugou'yu gördüm. Yavaşça yataktan doğruldum. Bir şeyi kafasına takmış gibi oflayıp pufluyordu. Korkutmamak için önce ona seslenmeye karar verdim:
"Bakugou.." ona seslenmemle bana baktı:
"ben mi uyandırdım?"
"hayır hayır.. Kendim uyandım.." kalkıp Bakugou'nun yanına geldim ve nereye kadar çizdiğine baktım:
"2. Bölümün yarısını bitirdin neredeyse.." bilgisayarın ışığı yüzünden gözümü pek açık tutamasam da, çizimin nerede olduğunu anlayabiliyordum:
"uyuyamadım.. Bende çizeyim dedim.."
"iyi düşünmüşsün.." Bakugou'nun oturduğu koltuğun koluna oturdum:
"peki neyi düşünüyordun?"
"hahh.. Bir tane sahne var. Uke kalçası havada, göğsü ve kafası yatakta falan. Kafamda hayal edebiliyorum ama, kıvrımları tam yapamadım.." kitabın yazılı olduğu kağıdı aldım ve sahneyi okudum:
"hmm.. Ben yapayım mı?"
"hareketi mi?"
"hm hm"
"ha olur. Harika olur" ikimizde koltuktan kalktık. Ben dizlerimin üstüne çöktüm ve tam hareketi yapacağım sırada Bakugou durdurdu:
"sahnede uke'nin tişörtü yok. Sende çıkarabilir misin?"
"oh tamam"
"birde eşofmanını. Boxer'la kal"
"tamam.." soyunurken birinin beni izliyor olması acayip heyecan verici bir his.. Bunu tecrübe etmiştim.. Bakugou'nun dediği gibi soyunduktan sonra, okuduğum pozisyonun aynısını yaptım. Bakugou kafasını salladı:
"güzel." çizmeye başlarken ben orada öylece bekledim. Kısa sürede, taslağı çıkarınca bana baktı:
"bitti" yerimden doğruldum ve ona arkamı dönüp eşofmanımı giyerken, kalkan şeyime baktım:
"siktir.." hafif mırıldanarak eşofmanımı giydim ve bilgisayara doğru yürüyen Bakugou'ya baktım. Onunda pantolonundaki şişkinlik, gözümden kaçmamıştı.
Evet bu bölümü de bitirdim. İyi hoş ya eğlenceli. Yani kendi açımdan, ben hardcore çok severim bu yüzden kafamda acayip şeyler var. Neyse keyifli okumalar~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Walking Libidos -BakuDeku-
FanficJaponya'nın önde gelen çizgi roman yazarlarından iki kişi, birbirlerinden, tüm ülkeden ve yakınlarından gizli, yaoi manga çiziyorlardı. Ancak birbirlerinden habersiz olmaları pekte uzun sürmedi. Her ikisi de, son zamanlarda çokça beğenilen yaoi mang...