Yanağın acımıyor mu öyle yatarken? Zavallı barmen çocuk iyilik edip seni evine bıraktığından beridir halının üzerinde yüzükoyun yatıyorsun, kaldır yanağını, sızlıyor, hissetmiyor musun? Bak, desenin izi çıkmış yüzünün yarısında. Kalk artık yerden.
Kendine geldin. Lütfen, uzatma bugünü daha fazla. Ya gel oturup konuşalım artık, ya da git yatağına yat. İyi gitmiyorsun.
Korkma, Yoongi sana neler olduğunu daha yeni idrak ediyor gibi bakmıyor artık. Burada değil.
"Anlamış mıdır artık?" diye düşünüyorsun halının tüyleri arasında parmaklarını gezdirirken, bu esnada oturma odanın LED'lerinden biri tekliyor durmadan. Değiştirmen gerek, ancak acelesi yok. Acelesi olan tek bir problem var o da "Beni anlamış mıdır?" problemi.
Bunu bilemezsin.
Peki ya o yanındaki kimdi? Neden onunlaydı? Neden sana bakarken yüzlerinden utancın en ufak bir esintisi geçmedi?
Yoksa yanlış mı anladın yine bir şeyleri? Yine mi kendi şüphen boğazına dolandı?
Aslında, belki de sen fazla kuşku duydun onun alengirli, albenili tavırlarından. Belki de senin sevdiğin gibi dümdüz, önü açık bir patikada yürümek demek değil onun için sevgi. Onun için bu kelebek kovalamaya benzemeli, ya da balık tutmaya, ya da yamaç çıkmaya. Belki de sağ kulağını sağ elinle tutarken o sol eliyle tutmaktan hoşlanıyor. Belki de Yoongi sadece onun için uğraşılmasını seviyor, ancak bu kıymet bilmediği anlamına mı gelir?
Bilmiyorsun. Muhtemelen bundan sonra da bilemeyeceksin. Çünkü herkesin içinde bağırdın ona. O seni rezil etmedi doğrusu, hiçbir zaman hem de. Ama sen yaptın bir iki saat önce.
Seni sevebileceği varsa da, artık yok.
Bir düşün, Namjoon. Ayık kafayla bir düşün. Cüzdanını aşırdığında, seninle alay ediyor, seni aşağılıyor zannettin. Ama sadece içine not bırakmıştı.
Olanca özgüveninle ona o peçete parçasını vermeye gittin, yazının ona ait olmadığını söylediğinde konuşmasının devamını bekleyemedin, çünkü yine seni aşağılıyor, bütün arkadaşlarının yanında seninle dalga geçiyor zannettin. Ama onlar yakın arkadaşlarıydı, ve Yoongi sadece kendi yazısını beğenmediği, belki o peçeteyi saklarsın diye düşünerek gözüne hoş gelmeyen bir yazıyı sana vermek istemediği için notu onlardan birine yazdırmak istemişti.
Burnundan bir nefes veriyorsun. Ya Yoongi de cüzdanına o ufak peçeteyi bırakmadan önce, seninle konuşabilmek için arkadaşlarından biraz motivasyon istediyse? Ya o masada oturan arkadaşlarının bıyık altından gülmesinin sebebi, Yoongi'yi mutlu edecek bir şey yapmış olmansa?
Ve ayrıca bir hatırla. Beyin kabuğun hasar görmediyse eğer, dün geceyi hatırlayabilirsin. Gözlerini kısıyor ve ayak parmak uçlarını halının pürüzlü dokusunda gezdirirken düşünüyorsun. Yoongi sana hiç seni sevmediğini söyledi mi?
Hayır. Bunu bu kelimelerle hiçbir zaman söylemedi. Bu çıkarım sana aitti.
Sadece acı çektim diyebilmiş olmak için tüm bu kuruntuları kendi kendine ürettin aslında.
Yoongi'nin yüzündeki kafası karışık, donuk hayal kırıklığını o zaman anlıyorsun.
Ve bunu konuşma imkanın yok artık.
Yerden kalkıyorsun. Hayırlı olsun. Artık atlatman gereken, hiç başlamamışken bitivermiş bir ilişkin var. Allah tamamına erdirsin.
Ayaklarını sürüye sürüye odana gitmeye başlıyorsun. Çarşafı ve yastık kılıfını değiştirmen gerek. Yoksa o aqua marine kokusu bu gece seni uyutmayacak. Yüklükten yeni bir nevresim takımı çıkarıyorsun. Eskisini kirliye atacaksın. Deterjan ve yumuşatıcı kokusu Yoongi'nin parfümünü o nevresimden çıkarmayı başarırsa artık sen de "Kullanan 10 kişiden 9'u bu deterjanı öneriyor." cümlesindeki dokuz kişiden biri olabilirsin.
![](https://img.wattpad.com/cover/255486452-288-k45402.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
passepartout '' namgi
Fanfickırık lümen, kalbim ışıl ışıl. fikir anası: @justeunjour aka evan