Nerede olduğuma dair hiçbir bilgim yokken uzandığım yataktan kalkıp beyazların hakim olduğu odada gezinmeye başladım. Başımdaki geçmeyen ağrı, her geçen dakika şiddetini artırırken ben neden burada olduğumu çözmeye çalışıyordum. Sadece nerede olduğumu öğrenmeyi değil, en son neler yaşadığımı da merak ediyordum.
Sanki son yaşadıklarım zihnimden çekip alınmıştı. Ben de bunun bedeli olarak bu ağrıyı çekiyordum galiba.
Odada ileri geri gezdiğim dakikalardan sonra, beyaz kapı temkinli bir şekilde açıldı. İçeride beni ayakta gören kadın arkasına dönüp birisine bağırarak bir şeyler söylemeye başladı. Normalde dedikleri çokta umrumda olmayacak olan bu kadının ilk cümlesinde adım geçince mecburen ciddiye aldım.
"Roséanne Park Chaeyoung uyandı! Hemen yetkilileri çağır Lee!"
Adının Lee olduğunu öğrendiğim kişinin koşarak uzaklaşma sesleri uzun olduğunu düşündüğüm koridorda yankılanınca gittiğini anladım. Kapıyı açan kadın daha sonra bana döndü ve içeri girdi:
"Bu kadar erken uyanmanızı beklemiyordum küçük hanım. Şu ana kadar ilacın etkisinden en erken çıkan kişi oldunuz. Ne yazık ki tekrar uyumanız gerekecek. Dinlenmeye ihtiyacınız var."
"Sormak istediğim bazı sorular var. Bazı değil bayağı var."
"Üzgünüm ancak sorunuz ne olursa olsun yanıtlama yetkisine sahip değilim. Şimdi yatağınıza geçin ve uzanın."
Yaygara çıkarmanın bir anlamı yoktu sorularıma cevap vermeyecekti. Bu yüzden yatağa gittim ve uzandım. Yaklaşık üç veya dört dakika sonra -sanırım adı Lee olan adam- içeri hışımla girdi. Yanında da yapılı iki adam, ve bir kadın vardı. Tamamen beyazların hakim olduğu bu odaya ters olarak mavi bir üniforma giyen bu kadın elindeki enjekte edeceği şeyle bana yaklaştı:
"Direnirsen arkamda duran kişiler güç uygulamak zorunda kalacak. Bunu istemeyiz. Biraz daha dinlendikten sonra çoğu sorunun cevabını alacaksın. Şimdi uyuma zamanı."
Ben daha bir şey demeden kadın bana yaklaştı ve vücuduma sıvıyı enjekte etti. Son gördüğüm şey bulanıklaşmaya başlayan beyaz tavan ve mavi üniformalı kadın oldu.
---
Tekrar başımın ağrısıyla uyandım. Olduğum yerde doğruldum ve elimi gözlerime doğru götürdüm. Çok fazla uyuduğum için gözlerim şişmişti.Bu sefer bulunduğum oda beyaz değil mavi renklerle döşenmişti. Tavanın tam ortasında bulunan ışık gözlerimi alıyordu. Gözlerimi hafifçe kıstım ve ayağa kalktım. Odada sadece bir yatak bulunuyordu onun dışında yatağın hemen sağında geniş ve büyük bir kapı vardı. Birde yatak başlığının orada yanıp sönen bir ışık vardı.
Kapı bir anda açılınca irkildim ve arkamı döndüm. Siması tanıdık gelen kadın yavaşça bana yaklaştı. Şimdi hatırladım, kadın bana iğne yapan kadındı. Ayrıca elinde bir dosya vardı.
Ben gözlerimi ondan ayırmazken o, rahatça yanıma geldi ve beni elimden tutarak yatağa oturttu.
"Şimdi söyleceğim şeyleri iyice dinlemeni istiyorum. Zaten konuşmamda çoğu sorunun cevabını alacaksın fakat eğer konuşmamdan sonra aklına takılan bir yer olursa sorarsın. Anlaştık mı?"
Aklımda gezinen onca sorunun cevabının bu kadında olduğunu bildiğimden sadece başımı aşağı yukarı sallamakla yetindim.
"Güzel. O zaman ilk önce senin hakkında edindiğim birkaç bilgiden bahsedeyim. Asıl asın Roséanne Park Chaeyoung. 21 Yaşındasın. Aslen Koreli olup, Kore'de doğmana rağmen Avusturalya'da büyümüşsün. Şu an sana anlattıklarımdan bir şey anlamıyor olabilirsin ama merak etme anlattıkça aklında oturacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secret Mission For 7
FanfictionVe yıllar sonra son kez güçlerin aktarıldığı dört kızın, yedi erkek tarafından yıllarca arandığından haberi yoktur. Bu dört kız insanların içindeki merhameti bildiklerini düşünerek insanların nefretiyle karşı karşıya gelir.