Sabah çok enerjik uyandım. Uykumu almıştım. Daha sonra temizlenmek için bir duş aldım. Kahvaltı için yemekhaneye inmem gerekiyordu. Bu yüzden çok geçmeden odamdan kendimi dışarı attım. Benim gibi diğer insanlarda odalarından çıkıyordu. Bir arkadaş edinsem iyi olacaktı. Buraya kolay kolay alışabileceğimi pek zannetmiyordum.
Bu sefer merdivenler yerine asansörü tercih ettim. Dün geldiğim için etrafa bakınma şansım pek olmamıştı. Bugün de erkenden biraz etrafı yokladım ve koridor aralarında bir sürü asansör olduğunu gördüm. Hemen ilerledim ve aşağıya indim.
Yemekhanede bir sürü insan vardı. Sanırım ortak alanlardan biri olan yemekhane, bizim bloktaydı. Diğer bloklarda da ortak yerler olmalıydı.
Düşüncelerimden sıyrılıp sıraya ilerledim. Çoğu kişi yemeğini alıp oturduğu için çok fazla sıra yoktu. Sıra bana gelene kadar bende yemekhanede göz gezdirdim ve oturacak yer aradım. Sıra bana geldiğinde görevliye kısaca bir teşekkür edip yer aramaya devam ettim.
Uzun bir arayıştan sonra tek başına oturan bir kızın karşısına oturdum. Daha sonra da sessizce yemeğimi yedim.
İnsanların çoğu birbirini tanıyor gibiydi. Koyu bir sohbete dalmış bir sürü insan gördüm. Açıkçası imrenmiştim. Keşke burada arkadaşlarım da olsaydı. Çok fazla arkadaşım yoktu ama idare ediyordum. Zaten fazla arkadaş beni sıkıyordu bu yüzden az ve öz insanları tercih ediyordum.
Ben düşüncelerimle boğuşurken karşımdaki kız-kâküllü,sarı saçlı ve yüzü Kore'dekilerden oldukça farklı olan güzel kız-bana elini uzattı.
Onu bir yerden anımsıyordum. Klan seçim merasiminde görmüştüm büyük ihtimalle.
"Merhaba. Ben Lalisa Manoban. Hava Klanındanım. Bana kısaca Lisa diyebilirsin."
Farklı klanlardan da olsak arkadaş edinmekten bir zarar gelmezdi. Bende kabalık etmeyip elini tuttum ve kendimi tanıttım.
"Merhaba Lisa. Ben Roséanne Park Chaeyoung. Ateş Klanındanım. İsmim çok uzun bu yüzden bana kısaca Rosie diyebilirsin."
Hafif kıkırdadıktan sonra tekrar konuştu.
"Tamam Rosie. Memnun oldum."
"Bende Lisa."
Daha sonra pek konuşmadık. Ben hızlıca yemeğimi bitirmeye çalıştım. Lisa'ya veda ettikten sonra koridorda ilerlemeye başladım. Eğitim odasına gitmem gerekiyordu. Derslerimiz bugün başlayacaktı.
Koridorun sonundan sağa dönecektim fakat birilerinin sessizce konuştuğunu duyunca olduğum yerde durdum ve onları dinlemeye başladım. O an yaptığım yanlıştı, sonuçta onlar beni ilgilendirmiyordu. Ama içimdeki dürtüye engel olamadım ve dinlemeye başladım. O dürtü sayesinde yapbozu tamamlayacaktım.
"Taehyung, Namjoon'un dediğini hatırla. Onları bulmadan buradan gitmemizin imkanı yok. Seninle sürekli bu tartışmayı yapmaktan ben sıkıldım, sen sıkılmadın abi."
"Burası bana güven vermiyor Jungkook, o yüzden gitmek istiyorum. Yakın zamanda burada kötü şeyler olacakmış gibi hissediyorum. Eminim o kızlarında bununla ilgisi vardır."
"Hey! Kız olduklarını nereden çıkardın? En son cinsiyetleri konusunda bir sonuca varamamıştık."
"Klan seçimi olmadan hemen önce Hoseok ile birkaç araştırma yaptık. Kesin eminiz. Net kızlar."
"Anladım. Neyse, benim odaya uğramam gerek. Sen eğitim alanına git geliyorum."
"Tamam."
İçlerinden birinin bana doğru geleceğini anladığımda, ses yapmamaya özen göstererek hızla bir yere saklandım. Giden çocuk, adı Jungkook'tu sanırım, benimle birlikte Ateş Klanına seçilen çocuktu.
![](https://img.wattpad.com/cover/233849444-288-k365321.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secret Mission For 7
FanfictionVe yıllar sonra son kez güçlerin aktarıldığı dört kızın, yedi erkek tarafından yıllarca arandığından haberi yoktur. Bu dört kız insanların içindeki merhameti bildiklerini düşünerek insanların nefretiyle karşı karşıya gelir.