18. ELİS

2.4K 251 85
                                    

Zorda olsa hepsi birbirinden ayrılmış ve gözyaşlarını silmişlerdi. Çok zor bir dönemden geçiyorlardı fakat beraber olduktan sonra atlatamayacakları hiçbir şey yoktu. Bir arada olup birbirlerine güç olacaklar, zor zamanları omuz omuza geçireceklerdi. Güneş onlar içinde doğacaktı.

"Şimdi şuraya oturup ağlayacağım.!"

Arkalarından gelen sesle oraya döndüler. Adel hariç hepsinin yüzünde ufak bir gülümseme vardı. O ise kim olduğunu bilmediği için şaşkınca bakıyordu kısa boylu, tombul kadına.

Başında yazması, üstünde örgü yeleği, ayağında örme patikleriyle çok tonton biriydi. Adel kadını tanımasa bile içi sıcacık olmuştu.

Kadın bir kaç adımda yanlarına ulaşıp herkesi es geçerek ikinci oğluna, Kurtbey'e sarıldı.

"Annem biz hep senin yanındayız oğlum. Meriç'im erken gitti ama böyle olması gerekiyormuş. Allah onu hepimizden çok seviyormuş erken aldı yanına. Bundan sonra sadece dua edicez annem."

Kurtbey annesi yerine koyduğu kadına sıkıca sarılmış, mis kokusunun ciğerlerini doldurmasına izin vermişti. Ah bu kadın, bu kadın onun canıydı. Anne ve babası vefat ettiğin de nasıl güzel bakmıştı ona. Nasıl güzel ilgilenmiş, yokluklarını aratmamak için elinden geleni yapmıştı. Şimdi de öyleydi. Anne sıcaklığıyla sarılıyor, sırtını sıvazlıyordu.

Kurtbey bir kere daha şükretti Allah'a. Böyle bir anneye, babaya, kardeşlere sahip olduğu için bir kere daha dua etti.

'Allah onları başımdan eksik etmesin.' şimdi dilinde de yüreğinde de bu duası vardı artık. Bir kardeşini toprağa vermişti fakat geride ona destek olan bir sürü kişi kalmıştı.

Kimse kendi canının yerini almayacaktı fakat yine de yalnız değildi işte. Ona her zaman destek olacak, omuzunda ağlayacağı arkadaşları, ana sıcaklığını kendisinden hiç esirgemeyen bir annesi, baba şefkatini sonuna kadar gösteren çınar gibi babası vardı. Yalnız kaldım diye düşünürken şimdi öyle düşünmeye utanıyordu.

"Hadi içeri de yemek masası kuruluydu gördüm. Birkaç lokma bir şeyler ye sonra dinlendirsin."

Kurtbey annesini onayladıktan sonra dolabın içinden eşofmanlarını alıp banyoya girdi.

Bu sırada kadına yabancı gözlerle bakan tek bir kişi vardı oda Adel'di. Hiç tanımadığı bu kadını ve koridorun ucunda bekleyen o adamın kim olduğunu fazlasıyla merak ediyordu.

Kimsenin tanıştırmaya niyeti olmadığı için kendiside bir adım atamıyordu. Bu tanışma işlerinde fazla iyi değildi ve şuanda da belliydi.

"Üzüntüden tanışmayı unuttuk güzel kızım ben Fatma, Hazar Miran'ın annesi."

Adel şaşkınca kendisine kollarını açan kadına bakakalmıştı. Karşısında ki kadın sevdiği adamın annesi miydi yani??

Hala şaşkınca baktığı için Beliz sırtından çaktırmadan itmiş, Fatma Hanıma sarılmasını sağlamıştı. Yoksa arkadaşı alık alık bakmaya devam edecekti.

Adel kendisine geldiğin de sırtını sıvazlayan kolların sahibine karşılık verip sıkıca sarıldı. Bir kaç saniye öyle
durmuş ve ikisi de birbirinden ayrılıp gülümsemişti.

"Memnun oldum Fatma Hanım. Adel bende tim arkadaşıyım."

Adel, Fatma Hanım ve babası Erkan Bey hariç diğerlerinin şaşkın bakmasının hedefi olmuştu. Arkadaş mı demişti o?

"Memnun oldum güzel gelinim. Erkan Beycim gel gelinimizle tanış."

Adel kocaman açmış gözleriyle Hazar'a bakmış neler olduğunu sadece gözleriyle sormaya çalışmıştı. Fakat Hazar Miran'ın umurunda değildi. Gülümsemiş ve diğerlerini de alarak mutfağa geçmişti.

HURDAHAŞ 3  - FİNAL -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin