MELİH'in AĞZINDAN;
Yastığa gömdüğüm kafamı yavaşça kaldırarak, deminden beri çalan telefonumu elime aldım ve kimin aradığına bakmaya çalıştım; ama gözlerimi tam açamadığım için arayanı çok fazla önemsemeden telefonu açıp kulağıma dayadım.
- "Melih geçerken Holding'e uğra." diye karşı taraftan Eray'ın sesi duyuldu.
- "Tamam yarım saate oradayım." dedim uykulu olduğumu belli eden boğuk sesimle. Karşı taraftan ses gelmeyince telefonu kapattım ve yataktan kalktım. Sanırım bir duş alsam iyi olacaktı.
Duştan çıktıktan sonra havluyu belime doladım ve mutfağa doğru yöneldim. Mutfağa indiğimde kahve makinesini çalıştırıp kahveyi koydum. 1-2 dakika içinde olan kahvemi kupaya koyarak; bir yandan kahveyi içerken bir yandan da gazeteye göz gezdiriyordum.
Odama çıktığımda dolaba ilerledim. Her zamanki gibi kot pantolon ve siyah bir t-shirt alarak üzerime geçirdim. Saçlarıma da hafif şekil verip, cüzdanımı ve telefonumu alıp arka cebime attım. Arabanın anahtarını aldıktan sonra evden çıkıp arabaya doğru ilerledim.
Holding'e geldiğimde önce arabayı park ettim. Ardından Holding'e girdim ve asansöre doğru ilerledim. Asansörün boş olmasından yararlanarak hızlıca asansöre bindim ve 4.kata bastım. Asansörün 4.kata geldiğimizi bildiren sesini duyduğumda asansörde çıktım ve doğrudan Eray'ın odasına doğru yöneldim.
Eray'ın odasının bulunduğu kattaki sekretere dönerek:
- "Eray odasında mı?" diye bir soru yönelttim. Sekreter oruspu olduğunu belli eden kırmızı rujla boyadığı dudağını ve davetiye çıkaran gülümsemesiyle bana dönerek:
- "Evet efendim. Kendileri şuan sizi bekliyor." dedi ağzını yaya yaya. Aslında şuan boş olsaydım, sekreterle ilgilenebilirdim. Gerçi dolu değildim ama son zamanlarda Neva'yla ilgileniyordum. Her ne kadar o benimle ilgilenmesede.
Sekreteri umursamadan Eray'ın odasına doğru ilerledim. Kapıyı çalmadan içeri girdiğimde Eray masadaki bazı dosyalarla uğraşıyordu. Başını hafifçe kaldırarak bana baktı ve başını tekrar ederken:
- "Bende odama kapıyı çalmadan giren hangi dengesiz diye düşünüyordum." dedi. Hafif bir kahkaha atarak:
- "Ben miyim dengesiz? Kapını çalmadan giren benim dışımda biri olmadığına göre pekte düşünecek bir durum yok ortada." dedim ve masanın önünde duran konforlu sandalyeye oturdum.
- "Her neyse geyik yapmanın sırası değil şimdi." dedi Eray ve devam etti.
- "Birkaç düzenlenip, imzalanacak dosyalar var. Onlara bir ara baksan iyi edersin. Ve geçen gün yapılan açık arttırmadaki ihaleyi kim kazandı? Bana, bu iş için görevlendirdiğimiz adamlardan bir haber gelmedi?" dedi soru sorarcasına.
- "Dosyaları hallederim ama ihaleyi kimin aldığına dair herhangi bir bilgim yok" O ihale bizim için önemliydi. Kapı birden çalıp içeri ihale için görevlendirdiğimiz bir adam girdi. Başıyla selam verip:
- "Efendim ihaleyi Şeref Bey kazandı. Ama senet imzalamaya yanaşmıyor." dedi ikimize doğru bakarak. Ben kafamı sallarken adam tekrar konuştu:
- "Eray Bey bu arada babanız Şeref Beyi ziyaret etmenizi istedi, ihaleyle ilgili." dedi ve ekledi:
- "Adamlara hazırlanmalarını söyleyeyim mi?" dedi. Eray hayır anlamında kafasını sallayıp:
- "Gerek yok biz hallederiz." dedi. Adam odadan çıktıktan sonra Eray:
- "Görelim bakalım şu Şeref itini." derken ben çoktan ayağa kalkmıştım. Hızlı adımlarla odadan çıkıp garaja ilerledik. Eray kendi arabasına, ben kendi arabama binip Şeref piçinin Holding'ine doğru yol aldık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN MÜZİĞİ
Teen FictionMüzik okuluna başlarken gerçek aşkın hayatlarına nasıl dahil olacağını kim, nereden bile bilirdi ki? Peki ya, müzikle başlayan basit bir hikaye mi? Sıradan bir tesadüf müydü? Gençliğin ritmine kapılmış, hayatlarının deli dolu anlarında buluşan masum...