12.BÖLÜM

390 15 16
                                    

YEŞİM'in Ağzından:

Hızlı adımlarla odama girdiğimde sinirden masamdaki kitapları devirdim. Ya nasıl olurda Tuna'nın elini tutabilirdim ki ya. Pislik ukala! Ama o Emir'e de soracağım. Bu olaya nasıl izin verirdi. Bu çocuk sinirlerimi aşırı bozuyordu. Onunla kavga ettiğimde kendime hakim olamıyorum. Onu ilk gördüğümde ve beni kurtardığında yakışıklı kurtarıcı olduğunu zannetmiştim. Taki bana ukalalık yapana kadar. Ama onu anlayamıyorum. Bazen geliyor, dünyanın en iyisi oluyor bazen ise dünya gıcıklığında ilk üçe girebiliyor.

Onu seviyor muyum bilmiyorum. O öyle biriydiki onu gerçekten anlayamıyorumdum. Bazen onunla iyi ki tanıştığımı düşünüyorum. Bazen ise onunla tanıştığım güne lanet ediyorum. Beni seviyor mu yoksa benimle oyun mu oynuyor anlayamıyorum. Birde benim numaramı almış salak!

Şimdiye kadar bir kişiyle çıkmıştım. Arda. Küçüklük arkaşımdı. Onu herzaman arkadaş olarak görmüştüm. Bana okulun önünde şarkı söyleyerek çıkma teklifi etmişti. Ne hoş bir teklifti. O zamanlar lisede çok konuşulmuştuk. Gerçekten çok denemiştim onu sevmeyi ama olmamıştı. Ona ilk ayrılmak istediğimi söylediğimde beni çok sevdiğini ve ayrılırsam intihar edeceğini söylemişti. Tabiki inanmamıştım. Bir kez daha aynı şeyi tekrarladığımda hiç birşey olmamış gibi 'Tamam' deyip telefonu yüzüme kapatmıştı. Nereden bilebilirdim ki kendine böyle birşey yapacağını... İntihar etmişti. İnanamamıştım. Allah'tan endişelecek bir durum olmamıştı. Zaten o günden sonra bir daha hiç konuşmadık. Bu olaydan sonrada hiç kimseye güvenememiştim. Güvenmek istememiştim. Yani Tuna'yı gördüğüm ilk gün ona bir şeyler hissettiğimi düşünmüştüm. Ama yok ya öyle birşey olmaz, olamaz da...

Kafam gerçekten karışmıştı. Masanın üstünden fırlattığım defterlerin arasında günlüğüm olduğunu gördüm. Kaç gündür daha doğrusu kaç aydır yazmadığını fark ettim. Sinirli olduğum zamanlar beni iki şey sakinleştirirdi. Bir günlüğüm, iki Ezgi. Bizim gurupta en şakacı benim. Ama en sinirli de. Sinirli anımda beni sakinleştirmeye beceren sadece Ezgi oluyor. Canım arkadaşım. İyiki var. Diğerlerin de iyi ki varlardı. Onlar olmazsa herhalde kafayı tırlatırdım zaten bu aralar anneme çok kırgınım. Hiç beni arayıp sormuyor. Hep aradığımda da meşgule atıyor ve aramıyor. Paraya da ihtiyacım vardı. Benim gibi alışveriş delisinin iki gündür parası yok! Bu durum kötüye gitmeden annemden para koparmalıydım. Düşüncelerimden sıyrılarak günlüğümü yazmaya karar verdim.

Tam yazacakken yere fırlattığım eşyaların arasından telefonumun sesini duydum. Annem arıyordu. İyi insan lafın üstüne gelir derlerdi de inanmazdım. İlk planım trip atmak. Telefonu açtığında ondan önce davranıp:

- "Efendim anne hiç arama zaten kızını. Niye telefonlarıma cevap vermiyorsun ya. Kaç gündür parasız kaldım. Hiç aramıyorsun, hele babam! O hiç aramıyor. Size ne oluyor ya? Şevval nasıl? Mertim nasıl? Aşkımı çok özledim yanındaysa bir versene?" dedim hızlı bir şekilde cümlelerimi sıralarken. Annem:

-"Yok bitanem onlar evde. Ben hala şirketteyim. İşlerim uzadı da mola vermiştim. Seni bir arayım dedim. Bizi çok mu özledin? Bizde seni özledik kuzucum. Ee nasılsınız, kızlar nasıl? Emir, Kutay? " dediğinde konuyu değiştirdiğini fark ettim. İkinci planım ise para koparmak.

- "Anne iyiyim. Kızlar ve Emirle Kutay'da iyiler de bana para göndermen gerekiyor. Anne beni, beni Yeşimini bir haftadır parasız bırakıyorsun.(Yalnız bihtere b@ğladığım için kendimden iğrendim). Bu durum ülkemiz için hiç hayırlı bir şey değil. Hemen hesabıma şimdilik iki bin atarsan yeter. Anne ya hem geçen Mavide bi kombin gördüm mükemmel birşey tabi biraz pahalı ama kesinlikle almalıyım. Eee anne seni hiç konuşturmadım. Sen nasılsın nasıl gidiyor işler?" dedim. Ay yoruldum taramalı gibiyim mübarek. Annem:

AŞKIN MÜZİĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin