YEŞİM'in AĞZINDAN;
Sabah, Fenerbahçe marşıyla uyandım. Sanırım ilk defa erken uyanıyordum. Lavobonun önüne geldiğimde lavobonun dolu olduğunu gördüm. Demek ki ilk uyanan ben değilmişim. Aşağı kattaki lavoboya inmeye üşendiğimden, 1-2 dakika bekleyebileceğimi düşündüm. Ama tahminlerinin beni yanılttığını anlayınca daha fazla dayanamayarak kapıyı tıklattım. İçeriden ses gelmeyince, kapıyı tekmelemeyi düşündüm ama kapının kırılması durumuyla karşı kalmak durumunu göz önünde bulundurarak bu fikirden hemen vazgeçtim ve kapıyı yumrukladım, içeriden:
- "2 dakika sabret ya, çıkıyorum." diye Nur'un sesi duyuldu. Ah bu salak kesin Eymen'le mesajlaşıyordur. Zavallım Senayla Neva'nın baskılarından dolayı çocukla doğru düzgün konuşamıyor; bir tek tuvalette mesajlaşıyordu. Tabi biliyordu Sena'nın erkek fobisi olduğunu ve Neva'nın erkeklerden nefret ettiğini. Temkinli davranıyordu kızlara karşı ama beni kandıramazdı.
Kapının kilit sesi duyulduğunda:
- "Bir an tuvaletin deliğine düştüğünü sandım, Eymenle mi konuşuyordun sen?"diye bir soru yönelttim.
- "Evet, sen kızları uyandırırsın, ben Eymen'le kahvaltı yapıp oradan bara geçeceğim beni beklemeyin." dedi ve kapıya doğru yöneldi. Arkasından:
- "Sen zaten sat bizi, aşk böceği. Birgün Senayla Neva'ya yakalanacaksın haberin olsun." dedim de dinleyen kim? Kız beni tınlamadı bile. Telefonuyla uğraşarak kapıyı açtı ve:
- "Ben kaçtımm." diyerek kapıyı arkasından kapattı. Bende kimse tuvalete girmesin diye fırsattan istifade koşarak tuvalete girdim. Tuvaletten çıktıktan sonra kızları uyandırıp, bende mutfağa indim. Bir süre ne yiyeceğimizi düşündükten sonra dün akşamdan kalan pizzaları çıkardım, soğuk pizza sabah kahvaltısı için idealdi bence. Mutfağın kapısına baktığımda kızların yavaş yavaş aşağı inmeye başladıklarını gördüm.
Bugün Nur'un kuzeni Cem'in barında, Cem'in ve bizim çok yakın arkadaşımız Kutay'ın doğum günü partisi vardı. Cemde bizim partiye renklilik katacağımızı düşündüğü için bizi canlı müzik olarak bara çağırmıştı. Bizde bir yandan doğum günü partisi için canlı müzik söyleyecek bir yandan da üniversitenin açılışını kutlayacaktık, her ne kadar üniversitenin açılışı kutlanırsa artık(!).
............. Üniversitesinde; Sena, Neva, Ezgi ve ben müzik bölümünü; Nur ise fotoğrafçılık bölümünü kazanmıştık. Bu zamana kadar hiç ayrılmamıştık ve yine ayrılmıyorduk. Bundan daha iyisi ne olabilirdi ki? Tesadüf, Eymenle Kutay da bu üniversitede 4.sınıf fotoğrafçılık bölümü okuyorlardı. Cemle Eymen yakın arkadaşlardı. Zaten Eymenle Nur Cem sayesinde tanışmışlardı. Eymende artık bizden biri sayılırdı. Neva'yla Sena başta Nur'un ilişkisini onaylamasalarda zamanla Eymen'e alışmışlardı. Arada sırada Nur'a takılsalarda eskisi gibi sitem etmiyorlardı Nur'un ilişkisine. Ben burada bunları düşünürken sol omzunda kazı çalışması yapılıyormuş gibi acı hissettim. Düşüncelerimden sıyrılıp sol tarafıma döndüğümde Ezgi'nin bana mal gibi baktığını gördüm. Yüzümü tamamen Ezgi'ye döndürüp:
- "Neden öküz gibi omzumu dürttün? Ve neden şuan mal gibi suratıma bakıyorsun?" dedim.
- "Sabahtan beri sana sesleniyorum, nerelere daldın gittin mankafa?" dedi.
- "Nereye dalacam ya; dalacak olsam ya sana dalarım ya da denize dalarım." diye iğrenç bir espiri yaptım. Sanırım Sena espirime katlanamamış olacak ki; masada duran çay kaşığını bana fırlattı. Bunu önemsemeyerek kahvaltının geri kalanında iğrenç espriler yapmaya devam ettim.
Kahvaltıdan sonra hep birlikte teras kata çıktık. Akşam için hazırlanmamız gerekiyordu. Bu sahneye ilk çıkışımız değildi ama bir defasında prova yapmadığımız için rezil olmuştuk ve canlı müzik iptal olmuştu. Hatırladıkça bile hala gülüyoruz;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN MÜZİĞİ
Novela JuvenilMüzik okuluna başlarken gerçek aşkın hayatlarına nasıl dahil olacağını kim, nereden bile bilirdi ki? Peki ya, müzikle başlayan basit bir hikaye mi? Sıradan bir tesadüf müydü? Gençliğin ritmine kapılmış, hayatlarının deli dolu anlarında buluşan masum...