Kokichi gece uyuyamamıştı. Hem de hiç, sıfır. Bu normaldi onun için, çoğu zaman uyuyamazdı zaten. Ama bu sefer uyumuş olmayı dilerdi çünkü uyuduğunda zaman daha çabuk geçiyordu ve Kokichi bunu çok istemişti.
Heyecanlıydı, çünkü Shuichi onu 505 e çağırmıştı! Miu'nun tanımıyla yaptıkları "ergenliğe yeni girmiş hatta girememiş ortaokul bebesi whatsapp kavgası" (ki Kokichi asla böyle olduğunu düşünmüyordu, yani belki birazcık) sonrası Shuichi özür dileyip onu 505 e düzgünce konuşmak için çağırmıştı ve bu Kokichi'yi hem çok heyecanlandırmış hem de çok germişti. Bu da karnında ağrıya ve bir türlü kapanmayan gözlere neden olmuştu.
Şimdi ise okulun kapısında her şeyin güzel geçmesini dilemek dışında ne yapacağını bilemeden sersem bir şekilde dikiliyordu. Ensesine bir şaplak indiren Nagito isimli şahıs olmasa daha kaç saat orda oylece dikilirdi acaba? Kim bilir.
'Of çok güzel indirdim enseye şaplağı ha'
'Manyak mısın oğlum sen! Sınanıyorum resmen.'
'Çok gerginiz bakıyorum? Azıcık sakin ol '
'Nasıl sakin olabilirim Nagito? İçim kıpır kıpır, bu anı doğduğumdan beri bekliyomuş gibi hissediyorum ve saçmalayıp mahvedicem diye ödüm kopuyo. Diken üzerindeyim ve lanet olsun kaçıncı ders ya da tenefüs gitmem gerektiğini bile bilmiyorum! Bu halde zaten ders de dinleyemem ki. Acaba tuvalette mi dursam, ya da bence burda yere oturmalıyım ve Shuichi'nin okula gelmesini burda beklemeliyim. Yok ya bu böyle olmicak en iyisi ben eve geri döneyim hasta oldu dersiniz. Zaten kimsenin takacağını sanmıyorum. Belki de zaman makinası icat etmeli ve geçmişe dönüp hiç bir şey yapmamalıyım. Evet evet en mantıklısı bu olur. Hatt-'
Yediği tokatla sustu Kokichi.
'Sus be!'
Tokatı atan da bu cümleyi kuran da oraya ne zaman geldiğini anlamlandıramadığı Miu'ydu.
'Amma dırdır ettin. Sanırsın dünyanın sonu geliyo ve her şey senin elinde. Kendine gel, alt tarafı kıçı boklu Shuichi'yle konuşup bu saçma işi aranızda uslu uslu halledeceksiniz. Siz de rahatlicaksiniz biz de! Sakin ol şimdi, böyle üstüne çok düşünürsen daha çok saçmalarsın. Boşuna aksiyona ve heyecana gerek yok. Dün yeterince boş yapmanıza maruz kaldim zaten.'
Derin bir nefes alıp verdi Kokichi. Miu haklıydı, dünyanın sonu değildi ki! Alt tarafi kıçı boklu Shui-
Ah hayır hayır orası değil
Alt tarafı aptal Shuichi'yle bu aptal olaya bir son vermek adına güzelce konuşacaktı.
Çok basit, daha zor şeyleri atlatmıştı, bu hiç bir şeydi!
'Çok uzun ve mantıklı cümleler kurup başımı ağrıtıyorsun Makarna.'
Anlık gelen cesaret, günün sonuna kadar korumak istediği sakinlik ve bıraktığı ikilinin peşinden geleceği bilinciyle bir daha arkasına dönmeden (çünkü biliyordu ki şimdi durup arkasına dönse bir daha okula giremezdi) sınıfa doğru yürümeye başladı.
...
Bulunduğu sınıfa 5 dakika önce gelmesine rağmen yıllardır oradaymış gibi hissediyordu. Zaman neden hep boyle anlarda yavaş akardı ki zaten! can sıkıntısından etrafı incelemekten sınıfın her detayını, toz tanelerine kadar ezberlemişti artık.
Geride bıraktığını zannettiği ama aslında her saniye biraz daha artan heyecanından dolayı erken gelmişti, oysaki aptal Shuichi'nin yazıp sırasına bıraktığı notu doğru düzgün okuyup vaktinde gelseydi belki de böyle olmazdı!
Belki de saniyeleri saymalıydı, dersin son 10 dakikası hep böyle yapardı. Zaten çabucak dağılan bir dikkati vardı, saymaya başlardı ve her seferinde bir şeyden dolayı sayması yarım kalırdı ve baştan saymaya başlardı. Kendi kafasında daha 1 dakikayı bitiremeden zil çalmış olurdu.