San herşeyi Yeosang sayesinde öğrenmiş ve onla bir plan yapmıştı. San Hwa'ya sataşıcak bu sırada ise Yeosang Wooyoung'u zorla kafeye götürecekti. Hongjoong ise otelde bekleyecekti. Aslında Woo hongjoong'un sikinde değildi. Ama Woo çok temiz kalpliydi.
San otelin 15 metre ötesindeki parkta bankta oturmuş Seonghwa'nın gelmesini bekliyordu. Burdan geçerken çelme takıcaktı ve böylece kavga çıkıcaktı.
San etrafı yavaşça süzerken avının ona doğru geldiğini gördü. Hwa tam San'ın önünden geçicekti ki San ayağını uzatması ile Bir ayağa takıldı ve yere düştü.
“hahaa Seonghwa'ya bak sen. Tam da kucağıma düştün bakıyorum.”
San Hwa'yı kızdırmak için elinden geleni yapıcaktı. Zaten pek özenmesine gerek yoktu. Seonghwa'ydı bu çünkü. Ota boka sinirlenirdi.
“sen ne yaptığını sanıyorsun velet?!”
Ve aslan avını yakalamıştı.
O sırada Yeosang'ta dershane'nin kapısında Wooyoung'u bekliyordu. Her ne kadar Wooyoung inatçı olsa da Yeosang ondan 2 kat daha inatçıydı. O yüzden pek dert etmedi Yeo.
Ve tam o sırada Wooyoung okuldan çıktı.
“Selam Yeo! Burda ne işin var?”
“ah selam Woo. Seni bekliyordum! Ders çıkışı buluşacaktık unuttun mu?”
Woo'nun tamamen aklından çıkmıştı. Bilinmeyen numaradan gelen konum onu çok etkilemişti. Merak ediyordu ve o konuma gidicekti.
“ah..tamamen aklımdan çıkmış. Başkasına sözüm vardı sonra buluşsak olur mu Yeo?”
Yeo bozulmuş gibi duruyordu. Şuan içinden o kadar okuyacağına oyuncu olma fikri gelmişti. Ama şuan bunları düşünmenin sırası değildi.
“yaa ama sana önemli bir şey anlatıcaktım..”
Woo arkadaşını kırmak istemiyordu ama bilinmeyen numaranın attığı adersi de merak ediyordu.
Ama tanımadığı biri için arkadaşını kıramazdı.
“olurr. Hangi kafeye gidelim.”
Yeosang bu kadar çabuk kabul etmesine şaşırsa da mutlu olmuş gibi davranıp onu gidecekleri kafeye doğru yürümeye başladılar.
San temiz bir şekilde dayak yemiş ağzı yüzü kan içinde yerde oturuyordu. Her ne kadar canı acısada Wooyoung'u düşünüyor,tüm acısını öyle geçiriyordu. Kalktı ve en yakın eczaneye pansuman yaptrmaya gitti.
Ordaki çalışan güzelce pansuman yaptıktan sonra eve gidip üstünü başını güzelce giyinmiş Yeosang'ın attığı konuma doğru yürümeye başlamıştı.
Wooyoung evine gitmiş ve Yeosang ile konuşup Wooyoung'u kırmamaya dikkat ederek ayırmaya çalışacaklardı.
“selaam-fena dayak yemişsin be.”
“ah biliyorum orospu çocuğunda bir güç var mübarek.”
“neyse. Al şu hattı sana yarın atacağım fotoğrafları bu hattan Wooyoung'un numarasına atıcaksın. Woo Seonghwa'nın nasıl bir orospu olduğunu anlayacak ve ayrılacaklar.”
“off ben yapmak zorunda mıyım? Kalbi kırılsın istemiyorum.”
Yeosang koca bir iç çekip tanrıdan sabır diledi.
“her boku benim mi yapmam gerekiyor san?”
“ah pekala. Akşam atarsın fotoğrafları.”

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diary-WooSan
FanficSan her gün Wooyoung'a olan aşkını bir günlüğe yazar. -acemi bir yazar- -tamamlandı-