twelve

982 100 46
                                    

Han Jisung

" Aman Tanrım cidden geldi. Ne yapacağım ben ya?! " dehşetle baktığım arkadaşlarım beni aşırı güzel umursuyorlardı cidden. Jeongin ve Seungmin çizgi film izleyerek gülüşüyordu. Chan hyung zaten başından beri aramızda değildi. Sanal dünyasında Hyunjin ile konuşuyordu. " hepinizden nefret ediyorum cidden ya. Öldüm ben tamam mı? Bu sefer cidden öldüm diyeceğim. Çıkmıyorum dışarı falan. Ne yapabilir ki? " Çalan telefonum ile yerimde zıpladım.

" Hyung kusura bakma ama ben bile Minho hyungun apartmanı başımıza yıkabilecek potansiyeli olduğunu biliyorum. " Jeongin'in gerçekleri yüzüme vurmasıyla stresle tırnaklarımı kemirmeye başladım. " çık konuş Jisung. Normal insanlar böyle iletişim kurar ve sorunları çözer. Tavsiye ederim bak. " iğneleyici kelimelerini alıp bir taraflarına yapıştırmak istediğim Seungmin'e ters ters baktım. " Öyle kolay olsa stresten bir kaç yıl yaşlanmazdım herhalde burada. " oflayarak gizlice perdenin arasından Minho'yu dikizlemeye devam ettim. Fazlasıyla gergin duruyordu ve sinirlice ayağını yere vurarak telefonu açmamı bekliyordu. İtiraf ediyorum sinirliyken çok ateşli görünüyordu. Ne diyorum ben ya?

" Neden kaçıyorsun peki konuşmaktan küçük sincap? " Chan hyung merakla konuşmasını bırakmış bana bakıyordu. " Çünkü ya anın etkisine kapılıp yanlış kararlar verirsem? Minho'dan etkilendiğim kesin ama hoşlanıyor muyum bilmiyorum. Ya sadece cinsel bir arzuysa ve ben bir hata yaparsam? " hepsi aynı anda kafasını sallayınca cidden ağlamak üzereydim. " İlk defa bu kadar mantıklı olduğu için kutlama yapmalıyız bence. " Chan hyung yine 'hain baba' moduna geçmişti anlaşılan. Onlar Seungmin ile birlikte gülüşürken ofladım. Elimde ki telefonum susup bir titreme olduğunda ekrana baktım. Minho mesaj atmıştı!

Minho: 5 dakika içinde aşağıya gelmezsen apartman kapısını tekmelemeye başlayacağım Han Jisung.

Yok artık iyice gangster oldu bu herif. " İniyorum ben. Apartman kapısını tekmeleyecekmiş inmezsem. Babam eve gelmeden Minho'yu göndermem lazım hem. Birde onunla uğraşamam. " bizimkiler bana acıyarak baktığında ağlamaklı bir şekilde ofladım ve saçma sapan pijamalarımı bile umursamadan kendimi direk dışarı attım. Apartman kapısını açıp Minho'nun görüş açısına girdiğimde yaslandığı arabasından ayrıldı ve kaşları çatık bir şekilde bana baktı. Döver miydi acaba beni? Tamam kaslarım vardı evet ama Minho ile kıyaslandığında kas bile denemeyecek kadar hafiflerdi.

" Önce beni dinle. Aşağı inmek istemedim çü- " bana doğru hızla gelen Minho'nun cidden bana vurmasını beklemiştim ama o belimden tutup kendine çekmiş ve dudaklarıma yapışmıştı.

Alt dudağımı sertçe emip, ısırdığında acıyla inledim o benden ayrılırken. Elimi sızlayan dudağıma götürdüğümde parmaklarıma bulaşan hafif kanla Minho'yu kızdırmamam gerektiğini aklıma not ettim. " Tanrım aşırı sinirli olmama rağmen seni öpmeme engel olamıyorum. " belimde ki elini çekip saçlarına daldırdığında ben sadece öylece dikiliyor ve ona bakıyordum. Hareket edemiyor ve konuşamıyordum resmen şuan. Öpüşmek bile sayılmayan bir şey yüzünden üstelik.

" Neden benden kaçıyorsun sarışın? " şu işten kurtulduğum ilk an saçlarımı boyayacağım. Sarışın demesi bile tehlikeliydi şuan benim için. " B-ben kaçmıyorum aslında. " kekeleyerek söylediğim cümle eminim ki onun için çok ikna edici olmuştur! Boğazımı temizleyip karşımda dikilen ve beni süzmeye devam eden Minho'ya kaçamak bir bakış attım. Sanki yeterince gergin değilmişim gibi o bana bakmaya devam ettikçe daha da çok geriliyordum.

" Hadi ama Jisung. Sana senden hoşlandığımı söylüyorum ve sen koşarak otobüsü terk ediyorsun. İnanabileceğim bir şeyler söylemeye başlasan iyi olur. " İsmimi bu tonla söyleyişi fazla yeni bir şeydi beynim ve kulaklarım için. " Ben senden hoşlanıp hoşlanmadığımı bilmiyorum tamam mı? Sadece cinsel bir çekim yüzünden de seninle birlikte olmak istemiyorum. " kaşlarını kaldırdığında kafamı eğdim ona bir daha bakmamak üzere. Bunu söylemek neden bu kadar utanmamı sağlamıştı bunu bile bilmiyordum. Çocuğun dudaklarını vakumlarken bile bu kadar utanmamıştım.

" Tanrım cidden bunun için mi kaçtın benden? " şaşkınca kafamı kaldırdım. Gayette geçerli bir sebepti bence. Bana bir adım daha yaklaştı ve ellerini belime koyup gülümsedi. Bana bu şekilde gülümsemesine alışabilirdim cidden. Normalde tanıdığım kişi değilmiş gibi görünüyordu ne zaman gülümsese. " Eğer hislerinden emin değilsen ben de emin olmanı sağlarım. Seni benimle çıkmaya zorlayacak değilim. Sadece beni tanımak ve sevmek için bir şans ver bana. " o kadar güzel görünüyordu ki şuan düşünmeden evet diyordum neredeyse. Minho kötü biri değildi. Babalarımız yüzünden nefret etmiştim ondan aslında ama gerçek anlamda nefret etmediğimi de biliyordum. Ondan etkileniyordum ve sırf babamın vicdanı rahatlamasın diye bunu harcayamazdım.

" Tamam Lee Minho. Senden hoşlanmamı sağla. "

*
Vay be cidden bölüm atıyorum sşeşdşdşeşdşxldldlxl

Üstelik sınav haftamdayken:,)

Yeni bölüm atabilirim önümüzdeki hafta yine umarım yani:))

Yorum yapın siz o yüzden bol bol seviliyorsunuz♡♡

SEE U LATER~

Say İt{MinSung}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin