Aradan geçen haftalardan sonra ben ve Pelin'in okuldaki diğer sınıflardan , okuldaki çeşitli klüplerden , ögrenci birliğinden ve yurttan hatırı sayılır sayıda arkadaşımız olmuştu. Ben hala nasıl ilerleyeciğimden çokta emin olmadığım psikoloji bölümü için bişeyler yapmak , bölüme ısınmak istiyordum. Tabi farklı tarzda arkadaşlar edinince bin parçaya bölünüyormuş insan. Kimisi yemeği birlikte yemek ister, kimisi kahveyi. Birisi derse girmeyip okulun hemen yanındaki yerde okey oynamayı teklif eder ,diğeri sahile gitmeyi.
Gezme tozma işlerine Pelin'in yurtta yeni tanıştığı arkadaşının bize, hazırlığı 3 senedir geçemediğini, ailesinin bunu bilmediğini ve bu kafayla gidersek ondan beter olacağımızı söylemesiyle ara verdik.. Bu seferde sıkıntıdan derse kafamı veremez olmustum. Sürekli 1 kere kaldım sadece 3. kurda, abartma asu diyodum kendi kendime.. insanın korkması ile korktuğunun başına gelmesi arasında bu kadar da kısa bir zaman olmasaymış iyimiş. Korkularım hızla artarken dönem sonu çok çabuk gelmişti. Kantinde kafamı hangi duvara vursam diye sağa sola bakarken Pelin ağlayarak, Tan ise Pelin'e laf sayarak gelip masaya oturdular. İkimizide tebrik eden Tan "ee şimdiki planınız nedir? " dedi. Hatta bize gittiği kursu önerdi. Anında gaza gelmiş, keyfimiz yerine gelmişti. Ama çok önemli bir soruyu sormayı göz ardı etmiştik. Tan'ın gittiği ingilizce kursu bu kadar iyise kendisi neden yıllardır ve en mühimi hala hazırlıktaydı?
Konuşmanın devamı 'hemşerim memleket niree?' diyerek devam etti. Tan benden nereli olduğunu tahmin etmemi istedi. Bilen bilir tahmini zaman , tahmini kilo , tahmini uzunluk ve elbette tahmini memleket sorusuna cevap yönünden biraz noksan bi insanım. Bilemem dedim. Beni bi ayıpladı bana bir laflar boy boy. Ne demek bilmiyormuşumlar, utanmıyormuymuşumlar, derhal ögrenip ölene kadar unutmayacakmışımlar.. Tanın sesi hafiften yükselince zaten dolan göz pınarlarım , Mardinli olduğunu söylemesi ve benim nereli olduğumu sormasıyla duruldu. Ardahanlı olduğumu duyunca bi bozuldu , kürtsündür şimdi sen dedi. Verdiğim tepkiye inanamazsınız "sakızımı ver" . Agzında çignediği sakızı aldım elimde çiğnenmiş bir sakızla masadan kalkmış lavaboya gidiyor yoldada sessiz sessiz ağlıyordum.
Biraz sakinleşip masaya döndüğümde gözlerimin içine bakarak... "Saçmalama ağlamışsın, seni kızdırmak için söyledim. Benim en yakın arkadaşımda kürt 'dedi. Kendince bişeyler geveledi daha ama duymuyodum. İçim bi başkaydı, geri dönerken masaya oturduğumda anlamamıstım ama konusmanın ortasında bi yer de dünyanın hiç bir yerinde asla görmediğimi düşündüğüm o renkteki iki göze aşık olmuştum. Tanımazdım etmezdim. Çok kere aynı masada oturup yemek yemişliğimiz, sohbet etmişliğimiz vardı. Ama sorsanız adı dışında hiçbir anlattığını dinlememişim. İşte o gün eve dönerken onun hakkında bilmediğim herşeye bela okur olmuştum..
Hayalimi buldum dedim kendi kendime işte hayalim buydu. O gözlere bakarak geçeçek bir ömür istiyordum.