Yeni bir kurgu, yeni hayaller, yeni umutlar...
Bu yolda beni yalnız bırakmayacağınıza inancım sonsuz.
Sizden ricam Manolya'ya ön yargıyla yaklaşmayın. Kendinizi onun yerine koyun ve öyle okuyun. Oy vermeyi unutmazsanız ve yorumlarınızı esirgemezseniz çok mutlu olurum.~04.02.2021~
Keyifli okumalar :)
____________________________________"Anne pamuk şeker alalım."
"Sezon indirimi başlıyor kaçırmayalım."
"Bir çiçek bile almamış ya düşünebiliyor musun"
"Bu ayda kirayı ödeyemezsem kesin evden çıkaracak adam."
Uğuldayan ama yanımdan geçenlerin söylediği her şeyi saniyesinde yakalayan kulaklarımı tıkamak ve bir daha hiçbir şey duymak istemiyordum." Keşke.." diyordum, "Keşke benimde tek derdim evimin kirası, alınmayan bir çiçek, sezon indirimleri olsaydı. Savaşmak zorunda olduğum şey yaşam mücadelesi olsaydı ama beni ölümle tehdit eden bir hücre olmasaydı."
Sadece saatler önce bir buçuk yıldır savaş verdiğim kanserin beni daha da ölüme yaklaştırdığını öğrenmiştim. Halbuki bu sefer doktorum, ailem, ben bile ümitliydim biteceğinden. Gençliğimin en güzel zamanlarında yakalamıştı bu hastalık beni. Mide kanseri. On dokuz yaşındayken tesadüfi bir şekilde öğrenmiştim. Babamla geçirdiğimiz trafik kazası sonucu kaldırıldığım hastanede yapılan tetkikler sonucu ortaya çıkmıştı. Belirtileri vardı ama ben ciddiye almamıştım. Ömrüm boyunca bunun pişmanlığını içimde yaşayacaktım. Her şerde bir hayır vardır der babaannem. Geçirdiğim kazanın hayrı da hastalığımı öğrenmem olmuştu. Eğer o kazayı yapmasaydık beklide daha geç öğrenecektim ve o zaman her şey için daha geç olacaktı. Şimdi de kemoterapiye başlayacaktım tümörün daha fazla yayılmaması için. Duruma göre de ameliyat diyordu doktor. En başından beri en çok korktuğum şeylerden birisi kemoterapiydi. Saçlarım, kirpiklerim, kaşlarım dökülecek, hastalıktan bitap düşen vücudum günden güne daha da eriyecekti. Aynanın karşısına geçip sevmelere doyamadığım saçlarıma, kirpiklerime veda etmek beklide bu hayatta başıma gelebilecek ikinci en kötü şeydi. Birincisi zaten kanserdi.
Önümden geçen küçük kızın bacağıma bakarak elini tuttuğu annesine daha da sokulduğunu gördüm. Protez bacağım vardı. Bu da o kazanın bir hatırasıydı. Sol bacağımın kapıya sıkışması ve uzun süre kan gitmemesi sonucu kesilmişti. Başlarda hayatımın bittiğini bacaksız yaşayamayacağımı düşünüp hayatı kendime ve aileme zehir etmiştim. Zamanla alışmıştım bu duruma ama kabullenmem hiçte kolay olmamıştı. Daha sonrada protez bacak takılmıştı. Bu farklılığım insanların bana acıyarak bakmasına neden oluyordu ama artık alışmıştım. Tıpkı az önce olduğu gibi umursamadan kafamı başka tarafa çeviriyordum. İnsanların ne düşündüğünü umursayamayacak kadar zordu hayatım.
Telefonum tekrar çalmaya başlayınca derin bir nefes alarak cebimden çıkardım. Hastaneden çıkıp buraya geldiğimden beri susmak bilmiyordu. Aslında bir buçuk senedir susmak bilmiyordu. Evden çıktığım andan itibaren annem, ablam, abim defalarca arıyordu. Önceden kimse aramadığı için veryansın ederdim şimdiyse susmak bilmeyen telefonumu kırmak istediğim zamanlar oluyordu. Çok bunalıyordum üzerime bu kadar titremelerinden. Benim için endişelendiklerini biliyordum ancak bunalmamak elimde değildi. Eğer açmazsam açana kadar arayacaklarını bildiğimden ve daha fazla merakta bırakmamak için parmağımı ekranda kaydırdım.
"Neredesin sen"
"Vapurdayım." Derin nefesler aldığını ve annemin arkadan gelen seslerini duyabiliyordum. Onları bu kadar endişelendirmenin hakkım olmadığını biliyordum ama biraz nefes almaya ihtiyacım vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANOLYA
Teen Fiction"Bana inanmam için sebep yok demiştin ya." Titreyen ve buz kesmiş ellerimde hissettim ilk defa ellerini. Benimkinden daha soğuktu. Yavaş bir şekilde önüne çekti, sırtım göğsüne yaslandı. "Bak.." dedi nefesi ensemden tişörtümün içine yayılırken. Kame...